ŞEYH İBRÂHİM BİN ALİ
ZÂhirî ve bÂtınî ilimleri kendisinde toplayan İslÂm Âlimlerinden ve evliyÂnın buyuklerinden. İsmi, İbrÂhim bin Ali bin Abdulazîz bin AbdurrahmÂn el-Feşlî el-Yemenî'dir. On ikinci asrın sonları ile on ucuncu asrın başlarında yaşadı. 1217 (H.613) senesinde Zebîd şehrinde vefÂt etti. BÂb-i SihÂm Kabristanı'nda defnedildi. Kabri orada, meşhûr kabirler arasında tanınmakta ve ziyÂret edilmektedir.
Fakîh İbrÂhim-i Yemenî hazretleri, zamÂnında bulunan meşhûr Âlimlerin sohbetlerinde bulunup, onlardan ilim oğrendi. Kendisinden ise; Ahmed SayyÂd el-Yemenî ve başka meşhûr zÂtlar ilim oğrenip rivÂyetlerde bulunmuşlardır. Ahmed SayyÂd, bu zÂtı cok over ve hurmet ederdi. Hocasının bircok kerÂmetlerini nakletti. Ahmed SayyÂd el-Yemenî şoyle anlatıyor: "Fakîh İbrÂhim binAli hazretlerine talebe oluşumun ilk zamanları idi. Bana, nefse guc gelen işleri yapmamı emrediyor, bu şekilde vazifeler veriyordu.Ben ise buradaki inceliği anlıyamıyordum. Bir gece yalnız kaldığımda, bu hÂlden şikÂyetci oldum. Yanına vardığımda, ben hicbir şey soylemeden; "Allahu teÂlÂya benden şikÂyetci oldun ve şoyle şoyle soyledin değil mi?" diyerek, benim butun soylediklerimi haber verdi. Ben, hocamın bu kerÂmetini gorunce, bana verdiği vazifelerin ve nasîhatlerin hep benim fÂidem icin olduğunu anladım. Kendisinden hic şikÂyetci olmamaya karar verdim. Yine ona talebe olduğumun ilk zamanlarında cok konuşurdum. Konuştuğum zaman da, duzgun konuşamazdım. Yerli yersiz, luzumlu luzumsuz konuşurdum. Hatt hocamın huzûrunda bile boyle konuşurdum. Bu hÂlimden, kendim dahî rahatsız olurdum. Fakat bir turlu terkedemiyordum. Hocam, cok def beni bu hÂlden menettiği hÂlde yine terk edemedim. NihÂyet birgun yine boyle konuşurken, hocam; "Y Rabbî! Bunun dilini bağla!" buyurdu. Bundan sonra hocamın yanında tekrar konuşmak istediysem de konuşamadım. Konuşmak isteyip de konuşamadığım zaman cok sıkılır, olecekmiş gibi olurdum. Hocamın yanında hic konuşamayınca, sıkıntılı bir hÂlde şehrin dışına cıktım. "Y Rabbî! Şehre geri donunceye kadar dilimi coz! Hocamın duÂsı ile dilim bağlandı. Bu hÂle dayanamıyorum." dedim. Allahu teÂl dilime eski hÂlini ihsÂn etti. Hocamın yanına geldiğimde, ben hicbir şey soylemeden; "Allahu teÂlÂya benden şikÂyetci olmamaya karar vermiştin. Şimdi bu hÂle tekrar dondun oyle mi?" buyurdu."
İmÂm-ı Zebîdî diyor ki: "Fakîh İbrÂhim-i Feşlî, Zebîd ahÂlisinin cok sevip, hurmet ettikleri yedi buyuk zÂttan birisidir. Zebîdliler, bu yedi buyuk zÂtı yedi gun arka arkaya ziyÂret edip, onları vesîle ederek du edenin duÂsının kabûl edildiğine, ihtiyÂcının hÂsıl olduğuna inanırlar. Bu yedi zÂttan altısının isimleri, Fakîh İbrÂhim-i Feşlî, Ahmed SayyÂd, Omer bin RÂşid, Merzûk bin Hasan, Ali bin EflÂh, Ali bin Murtekî olup, yedincisinde ihtilÂf olundu. BÂzıları, Ahmed el-Mukrîd olduğunu soylediler. Doğrusunu Allahu teÂl bilir."
KORKMA!
Ahmed SayyÂd anlatır: "Bir defÂsında Cebel bolgesinde bulunan buyuk zÂtlardan birini ziyÂret icin Cebel'e gitmiştim. Orası bizim bulunduğumuz yere bir gunluk mesÂfede idi. Oraya vardığımda, beni, o zÂtın talebelerinden biri karşıladı. Bana; "Sizin oralarda (TihÂme'de) bizim hocamız gibi buyuk bir zÂt var mıdır?" dedi. Anladım ki, bunlar, hocam fakîh İbrÂhim hazretlerini tanımıyorlardı. O talebeye cevÂben; "Evet, var." dedim. O talebe hocamı tanımadığı icin, kendi hocasının daha ustun olduğunu soyledi. Aramızda boyle biraz konuştuktan sonra, elimden tutarak beni hocasının huzûruna goturdu.Bana bir şey yapılacağından cok korktum. Ben bu hÂlde iken, birden hocam fakîh İbrÂhim hazretlerini yanımızda gordum. Allahu teÂlÂnın izni ile, aradaki bir gunluk yolu bir Ânda gelmişti. Bana;"Filan kimseden mi korkuyorsun? Korkma!" buyurdu. Sonra onların arasına girdi. Onlara; "Size gelen bu SayyÂd, size iyilik yapmak istiyor. Siz ise onun kalbini kırıyorsunuz." buyurdu. Sonra elimden tuttu. Oradan ayrıldık. Hocamın buna benzer kerÂmetleri coktur."
1) CÂmiu KerÂmÂt-il-EvliyÂ; c.1, s.238
2) İslÂm Âlimleri Ansiklopedisi; c.9, s.38
3) TabakÂt-ul-HavÂs
Kaynak
__________________
Şeyh İbrahim Bin Ali
Peygamberler ve Evliyalar0 Mesaj
●29 Görüntüleme