Metabolik sendrom, insulin direnciyle başlayan abdominal obezite(karın bolgesi yağlanma), glikoz intoleransı veya diyabet, dislipidemi, hipertansiyon ve koroner arter hastalığı (KAH) gibi sistemik bozuklukların birbirine eklendiği olumcul bir hastalıktır. Metabolik sendrom yıllarca farklı isimlerle de anılmıştır bu isimlerden bazıları; sendrom X, polimetabolik sendrom, olumcul dortlu ve uygarlık sendromudur. Uygarlık sendromu bu hastalığı en iyi tanımlayan ifadelerden biri olmuştur. Cunku yaşam standartları yukseldikce, teknolojinin hayatımızdaki yeri arttıkca, iş yaşamının getirdiği stres arttıkca ve hareketsiz bir yaşam surdukce bu hastalığa yakalanma riski artıyor. Hastalığın sıklığı incelendiğinde kadın bireylerin erkek bireylere gore metabolik sendroma yakalanmaya daha yatkın olduğu gorulmektedir. Bunu bir ornekle acıklamak gerekirse yapılan araştırmalara gore Turkiye’ de erkeklerin % 28 i, kadınların ise % 40 ı metabolik sendromludur. Bu oranlara bakıldığında ulkemiz acısından metabolik sendromun ne kadar ciddiye alınması gereken bir hastalık olduğu gorulmektedir.
Abdominal obezite yani karın bolgesi yağlanmaya bağlı obezite belirlenirken bel cevresi olcumu kullanılmaktadır. Bel cevresinin kadınlarda 88 cm erkeklerde ise 102 cm den fazla olması abdominal obezite belirtisidir.
Metabolik sendromu oluşturan ceşitli bileşenler olmakla birlikte bu bileşenlerden en onemlisi insulin direncidir. Metabolik sendrom insulin direnci merkezinde oluşan bir durumdur diyebiliriz. İnsulin direnci dışındaki bileşenler hipertansiyon, diyabet, koroner arter hastalığı ve obezitedir.
Metabolik sendromun temel bileşeni olan insulin direnci dokuların insuline karşı duyarsızlaşması ve insulinin kanda dolaşan miktarlarının artmasına karşın etkinlik gosterememesi olarak tanımlanabilir. Bozulmuş glikoz toleransı ve tip 2 diyabeti olan bireylerde gorulme sıklığı daha yuksektir.
Metabolik sendromun tedavisi nedenleriyle oldukca ilgilidir. Oncelikle birey bu sendromun yaşam tarzının bir sonucu olduğunun bilincine varmalı ve tedavisinin yaşam tarzı değişikliği olacağını kabullenmelidir. Kişi yaşam tarzında yapacağı değişiklerin hayat kalitesini yukselteceğine ve kendisini sağlıklı bir birey yapacağına inanmalıdır.
Tedavi surecindeki hedefler yaşam tarzını değiştirmek, tansiyonu kontrol altına almak, sigarayı bırakmak, diyabet varsa kan şekeri kontrolunu sağlamak, kolesterolun duşurulmesi, kilo kaybının sağlanması, olabildiğince stresten uzak durmak, duzenli egzersiz ve yeterli, dengeli bir beslenme tarzı benimsemektir.
Metabolik sendrom tedavisinde % 10 luk bir kilo kaybının sendromun tum bileşenlerini kontrol altına alabileceği yapılan calışmalarla gosterilmiştir. Diyetisyeniniz tarafından size ozel olarak hazırlanan bir beslenme programının yanında duzenli olarak yapılan egzersizle sağlıklı bir şekilde kilo kaybı sağlamanız mumkundur. Yapılan egzersiz kilo kaybına yardımcı olmasının dışında HDL (iyi kolesterol) nin artışına da katkı sağlayacaktır. Metabolik sendromlu bireylerde yuksek olan total kolesterol ve LDL (kotu kolesterol) nin duşurulmesi icin katı yağların yerine sıvı yağlar ozellikle de kanola yağı, fındık yağı, zeytinyağı ve kabuklu yemişlerin (ceviz, badem vs.) icerisindeki yağlar tercih edilmelidir.
Posa tuketimi artırılarak kan şekerinin kontrol altına alınması sağlanmalıdır. Gunluk alınması gereken posa miktarı 25-30 g dır. Kan şekerini duzenlemek icin yapılması gereken bir diğer değişiklik glisemik indeksi duşuk bir beslenme tarzı benimsemektir. Kilo kaybı ve diyette tuzun kısıtlanması ile hipertansiyon da kontrol altına alınabilir. Ayrıca ana oğunlerden yaklaşık 2 saat sonra glisemik indeksi duşuk besinlerle ara oğunler yapmak kan şekerinin duzenlenmesinde ve kilo kontrolunde ve insulin direncinin duzelmesinde bize yardımcı olacaktır.

[h=2]Adana Diyetisyen uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]