UZAYDAKİ MESAFELER ALLAH'IN İLMİYLE OLCULENDİRİLMİŞTİR


Gok cisimlerinin uzaydaki dağılımı ve aralarındaki devasa boşluklar Dunya'da canlı hayatının var olabilmesi icin zorunludur. Gok cisimleri arasındaki mesafeler Dunya'daki yaşamı destekleyecek bicimde pek cok evrensel gucle uyumlu bir hesap icinde duzenlenmiştir.

Dunya gezegeni, bildiğimiz gibi Guneş Sistemi'nin bir parcasıdır. Bu sistem, evrenin icindeki diğer yıldızlara gore orta kucuklukte bir yıldız olan Guneş'in etrafında donmekte olan dokuz gezegenden ve onların elli dort uydusundan oluşur. Dunya, sistemde Guneş'e en yakın ucuncu gezegendir.

Once bu sistemin buyukluğunu kavramaya calışalım. Guneş'in capı, Dunya'nın capının 103 katı kadardır. Bunu bir benzetmeyle acıklayalım; eğer capı 12.200 km. olan Dunya'yı bir misket buyukluğune getirirsek, Guneş de bildiğimiz futbol toplarının iki katı kadar buyuklukte yuvarlak bir kure haline gelir. Ama asıl ilginc olan, aradaki mesafedir. Gerceklere uygun bir model kurmamız icin, misket buyukluğundeki Dunya ile top buyukluğundeki Guneş'in arasını yaklaşık 280 metre yapmamız gerekir. Guneş Sistemi'nin en dışında bulunan gezegenleri ise kilometrelerce oteye taşımamız gerekecektir.

Ancak bu kadar dev bir boyuta sahip olan Guneş Sistemi, icinde bulunduğu Samanyolu galaksisine oranla oldukca mutevazıdır. Cunku Samanyolu galaksisinin icinde, Guneş gibi ve coğu ondan daha buyuk olmak uzere yaklaşık 250 milyar yıldız vardır. Bu yıldızların icinde Guneş'e en yakın olanı Alpha Centauri'dir. Eğer Alpha Centauri'yi az once yaptığımız olceğe, yani Dunya'nın misket buyukluğunde olduğu ve Guneş ile Dunya'nın arasının 280 metre tuttuğu olceğe yerleştirirsek, onu Guneş'in 78 bin kilometre uzağına koymamız gerekir!

Modeli biraz daha kucultelim. Dunya'yı gozle zor gorulen bir toz zerresi kadar yapalım. O zaman Guneş ceviz buyukluğunde olacak ve Dunya'ya uc metre mesafede yer alacaktır. Bu olcek icinde Alpha Centauri'yi ise Guneş'ten 640 kilometre uzağa koymamız gerekir. Samanyolu galaksisi, işte aralarında bu denli inanılmaz mesafeler bulunan 250 milyar yıldızı barındırır. Spiral şeklindeki bu galaksinin kollarının birinde, bizim Guneşimiz yer almaktadır.

Ancak ilginc olan, Samanyolu galaksisinin de uzayın geneli duşunulduğunde cok "kucuk" bir yer oluşudur. Cunku uzayda başka galaksiler de vardır, hem de tahminlere gore, yaklaşık 300 milyar kadar! Bu galaksilerin arasındaki boşluklar ise, Guneş ile Alpha Centauri arasındaki boşluğun milyonlarca katı kadardır.




Gok cisimlerinin birbirlerine olan uzaklıklarındaki mucize


Gok cisimlerinin uzaydaki dağılımı ve aralarındaki bu devasa boşluklar Dunya'da canlı hayatının var olabilmesi icin zorunludur. Bu mesafeler gezegenlerin yorungelerini hatta varlıklarını doğrudan etkiler. Mesafeler biraz daha az olsaydı, yıldızlar arası kutle cekim gucleri gezegenlerin yorungelerini kararsız hale getirecekti. Bu kararsızlık ise gezegenlerde cok uc sıcaklık değişimlerine yol acacaktı. Eğer uzaklıklar biraz daha fazla olsaydı, supernovalarla uzaya fırlatılan ağır elementlerin dağılımı cok seyrek olacak ve Dunya gibi dağlık gezegenler oluşamayacaktı. Yıldızlar arasındaki şu an var olan boşluklar bizimki gibi bir gezegen sisteminin var olabilmesi icin en ideal mesafeye sahiptir.

Unlu biyokimya profesoru Michael Denton da, "Nature's Destiny" (Doğanın Kaderi) adlı kitabında şoyle yazar:

Supernovalar ve aslında butun yıldızlar arasındaki mesafeler cok kritik bir konudur. Galaksimizde yıldızların birbirlerine ortalama uzaklıkları 30 milyon mildir. Eğer bu mesafe biraz daha az olsaydı, gezegenlerin yorungeleri istikrarsız hale gelirdi. Eğer biraz daha fazla olsaydı, bir supernova tarafından dağıtılan madde o kadar dağınık hale gelecekti ki, bizimkine benzer gezegen sistemleri buyuk olasılıkla asla oluşamayacaktı. Eğer evren yaşam icin uygun bir mekan olacaksa, supernova patlamaları cok belirli bir oranda gercekleşmeli ve bu patlamalar ile diğer tum yıldızlar arasındaki uzaklık, cok belirli bir uzaklık olmalıdır. Bu uzaklık, şu an zaten var olan uzaklıktır.1

Prof. George Greenstein da bu akıl almaz buyuklukle ilgili, The Symbiotic Universe (Simbiyotik Evren) adlı kitabında şoyle yazar:

Eğer yıldızlar birbirlerine biraz daha yakın olsalar, astrofizik cok da farklı olmazdı. Yıldızlarda, nebulalarda ve diğer gok cisimlerinde suregiden temel fiziksel işlemlerde hicbir değişim gercekleşmezdi. Uzak bir noktadan bakıldığında, galaksimizin gorunuşu de şimdikiyle aynı olurdu. Tek fark, gece cimler uzerine uzanıp da izlediğim gokyuzunde cok daha fazla sayıda yıldız bulunması olurdu. Ama pardon, evet; bir fark daha olurdu: Bu manzarayı seyredecek olan "ben" olmazdım... Uzaydaki bu devasa boşluk, bizim varlığımızın bir on şartıdır.2

Greenstein bunun nedenini de acıklar; uzaydaki buyuk boşluklar, bazı fiziksel değişkenlerin tam insan yaşamına uygun bicimde şekillenmesini sağlamaktadır. Ayrıca Dunya'nın, uzay boşluğunda gezinen dev gok cisimleriyle carpışmasını engelleyen etken de, evrendeki gok cisimlerinin arasının bu denli buyuk boşluklarla dolu oluşudur.

Kısacası evrendeki gok cisimlerinin dağılımı, insanın yaşamı icin tam olması gereken olculerdedir. Dev boşluklar, rastgele ortaya cıkmamışlardır; amaclı bir yaratılışın sonucudurlar.

Sonsuz hikmet sahibi olan Allah, Kuran'da, goklerin ve yerin bir amacla yaratıldığını pek cok ayetle bildirmiştir:

Biz, gokleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amacla) yaratmadık. Hic şuphesiz o saat de yaklaşarak-gelmektedir; oyleyse (onlara karşı) guzel davranışlarla davran. (Hicr Suresi, 85)

Biz, gokleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye yaratmadık. Biz onları yalnızca hak ile yarattık. Ancak onların coğu bilmezler. (Duhan Suresi, 38-39)
__________________