Hz. SALİH (a.s)

Kur'an-ı Kerîm'de adı gecen peygamberlerden biri. Semud kavmine gonderilmiştir. Allah TeÂl onu, onceki peygamberlerin getirmiş olduğu tevhid dininden sapıp kendilerine ilÂhlar edinen Semud kavmini uyarmak icin bu kavme peygamber olarak gondermiştir. Ancak Semud kavmi, oteki azgın kavimlerde olduğu gibi onu dinlememişler ve eziyet ederek, yanlarından kovmuşlardır. Semud kavminin ileri gelenleri onunla alay ederek kucumsemeye calışmış ve kendilerini tehdit ettiği azabın gelmesini istemişlerdir. Bunun uzerine Allah TeÂlÂ, onları şiddetli bir şekilde cezalandırarak yok etmiştir. Salih (a.s)'ın ve Semud kavminin kıssası sonraki nesillere ibret olsun diye Kur'an-ı Kerim'de yer almıştır.

Hz. Hud'un vefatından sonra, Semud'un torunları Kuzey Arabistan bolgesine yerleştiler. Kendilerine koşkler, saraylar inşa ettiler. Taşları oydular, onlara yeni şekiller verdiler. Koşklerini ve saraylarını bu şekillerle suslediler.

Semud kavmi, tevhit inancını unutup Allah'a ortak koştular ve yapmış oldukları putlardan kendilerine tanrılar edindiler.

Bu kÂvmin ahlak ve fazilet bakımından en ustunu olan Salih'e kırk yaşına geldiği zaman peygamberlik gorevi verildi.

Hz. Salih, kavmine gerceği bildirdi. Onları doğru olan yola cağırdı. Tebliğde bulundu;

"Şuphesiz ben, size gonderilmiş emin bir peygamberim. Allah'tan korkun ve bana itaat edin. Ben sizden tebliğim icin bir ucret istemiyorum. Benim ucretim Âlemlerin Rabbına aittir" dedi.

Salih aleyhisselam gercekten saygı duyulacak bir insandı. Semud Kavmi de Hz. Salih'i sever, sayardı. Salih, davetini acıkladıktan sonra durum değişti. Kavmi, Salih'e karşı cephe almaya başladı. Babalarının yanlış inanclarını surdurmeyi tercih ettiler. "Babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi yasaklıyor musun?" dediler.

Semud kavmi, kendi aralarından birisinin gerceği haber vermesini kabullenemediler, "İcimizden bir insana mı uyalım?" dediler.

Kavmi, Hz. Salih'i suclamaya başladı. Terbiyesizlik ettiler. Hz. Salih icin "o, şımarık bir yalancıdır" dediler.

"Onlar yarın kıyamette şımarık ve yalancının kim olduğunu bilecekler. Ama iş isten gecmiş olacak. Onların yalvarıp yakarmaları kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. "

Semud kavmi, Hz. Salih'e engel olamayacaklarını anlayınca, onunla uğraşmaktan vazgectiler. Salih peygambere inanan mu'minleri yollarından dondurmeye calıştılar. Allah'ın elcisini yapayalnız bırakmak istediler. Mu'minlere; "Salih'in, Rabbı tarafından gonderilmiş bir peygamber olduğunu gercekten biliyor musunuz?" dediler.

O, gercek iman mutluluğuna eren insanlar da "Biz, onunla gonderilen her şeye iman ederiz" dediler.

Hic bir şupheye yer vermeyen bu kayıtsız şartsız iman karşısında Semud kavmi'nin inkarcıları şaşkınlığa duştuler; "Sizin inandığınızı bir inkar ederiz" diyerek vicdanlarını bir kez daha sattılar.



Bu inkarcılar, Hz. Salih'i bozgunculukla suclarken halkı da inkara zorladılar; "Yeryuzunu islah etmeyip bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dediler.

Hz. Salih sabretti. Umitsizliğe kapılmadı. Gerceğe yuzceviren kavmini putlardan uzaklaştırmaya calıştı. Onlara oğutlerde bulundu.

Semud kavmi'nin sapıkları Hz. Salih'e; "Eğer doğru soyleyenlerden isen bir mucize getir" dediler. Bu istekleri inanmaya yonelmelerinden değildi. Sapkınlıklarına yeni malzeme aramalarındandı.

İstedikleri mucize, dişi ve hamile bir deve idi. Allah, mucize olarak Semud kavmi'ne bu dişi deveyi verdi. Bu mucize karşısında bazıları iman ettiler, bazıları da inkarlarında direttiler. Allah elcisi hakkında "amma da sihirbazmış" demek alcaklığında bulundular.

Semud kavmi, bu kez de deveden rahatsız olmaya başladılar. Devenin fazla su icmesinden yakındılar. Yuce Allah suyu, deve ile Semud kavmi arasında paylaştırdı; "Suyu icme hakkı bir gun onun, bir gun de sizindir" buyurdu.

Deveyi her gorduklerinde mu'minlerin inancı yenileniyordu. Azgınların da kini artıyordu. Hz. Salih bu durumu biliyordu. Kavmini uyarıyordu;

"Sakın ona fenalık ile dokunmayın. Eğer dokunursanız sizi buyuk bir gunun azabı yakalar" diyordu.

Bu kavmin inkarcıları Salih'in sozlerini dinlemediler. Kendi aralarında Salih'i, mu'minleri ve dişi deveyi oldurmeyi kararlaştırdılar. Once, mucize olarak gonderilen deveyi oldurduler. Bu hareketleriyle Salih peygamberi ve muminleri yıldırmak, korkutmak istediler. isyanlarını ve kinlerini kustular. "Ey Salih!" dediler. "Eğer sen gonderilmiş peygamber isen va'dettiğin azabı getir!"

Allah Elcisi yılmadı. Bu azgınlar topluluğuna; Ey milletim! Ben size Rabbımın risaletini tebliğ ettim. İşe nasihat eyledim. Fakat siz, nasihat edenleri sevmezsiniz" dedi.

Hz. Salih, kavmine iyi muamelede bulundu. Yine kurtuluş yollarını gosterdi. Tevbe etmelerini oğutledi. "Ey kavmim" dedi. Nicin tevbeden evvel cabucak kotuluğu istiyorsunuz? Allah'tan mağfiretinizi istemeli değil miydiniz? Belki merhamet olunurdunuz. "

Semud Kavmi bu sozlere kulaklarını tıkadılar. Biz, seninle ve seninle bulunanlar yuzunden uğursuzluğa uğradık" dediler. Bela ve musibetlere sebep olarak Salih'le mu'minleri gosterdiler.

"O şehirde dokuz kişi vardı ki bunlar yeryuzunde fesat cıkarıyor iyilikte bulunmuyorlardı".

Deveyi oldurten bu adamlar, kotu arzularım devam ettirmek niyetindeydiler.

Bunların hepsi bir araya geldiler. "Gece baskını yapıp Salih'i ve ailesini oldurelim. Sonra velisine; biz o ailenin helakinde hazır değildik, gercekten biz doğru soyleyenlerdeniz diyelim" dediler. Kendi aralarında bu karara vardılar.

anı Yuce Allah, bu olayı şoylece belirtiyor: "Onlar, bir hile duşunduler. Biz de onların haberleri olmadan hilelerini alt-ust ettik ".

Salih peygambere munkirlerin bu hilesi haber verildi. O da ailesini ve mu'minleri yanına alarak bu şehri terketti. Boylece hicret olayı da gercekleşti.

Azgınlar, planlarını uygulamak icin geceleyin Salih peygamberin evini kuşattılar. Evin icinde kimseyi bulamayınca şaşırıp kaldılar.

"Allah'ın azabı onları yakalayıverdi. Bunun uzerine şiddetli bir sarsıntı tuttu. Yurtlarında yuz ustu duşup oyle kaldılar. "

Ne kadar inkarcı ve sapkın varsa hepsi de helak oldu. Şehir bir harabe haline donuştu.

Muminler bir muddet sonra bu harabe haline donuşen şehre geldiler. Azgınlığın ve inkarcılığın kotu sonucunu seyrettiler. Mu'min olduklarından dolayı Allah'a şukrettiler.

Salih peygamber mu'minlerle birlikte tekrar hicret ettikleri şehre donduler. Allah Elcisi Salih (a.s), muminlere oğutlerde bulundu; onlara, Allah'a kul olmanın sevincini tattırdı.

Her peygamber gibi o da Rabbının rahmetine kavuştu. Olumsuzluk diyarına ulaştı.
__________________