Asıl adı Bişr bin Amr’dır. Carud lakabıdır. Bahreyn taraflarında yaşayan bir kabilenin ileri gelenlerinden olup, daha sonra kabile reisi olmuştur. İslamiyet’ten once dindar, Allah’ın varlığına ve birliğine inanan bir Hıristiyan olarak yaşamış ve tanınmıştır. Dini konularda onemli bir bilgiye sahip olup, son peygamberin vasıflarını okuduğu kitaplardan oğrenmiştir. Hz. Muhammed’in (sav) zuhurundan sonra Medine’ye gitmiş ve burada Musluman olmuştur. Kendisi Musluman olduktan sonra tum kabilesi de İslamiyet’e dahil olmuşlardır. Hz. Ebu Bekir (ra) ve Hz. Omer (ra) zamanında da yaşayarak İslam’a hizmet etmiştir. Risale-i Nur’da ismi, zamanın buyuk din ve devlet adamları arasında zikredilmiştir. Diğer bazı meşhur zatlar gibi, Peygamber Efendimizin vasıflarını kendi dini kitaplarında gorup oğrendikleri ve iman ettikleri hatırlatılmıştır. Kunyesi Ebu’l-Munzir Carud Bişr bin Amr bin Haneş el-Mualla el-Abdi şeklindedir.
Carud’un hangi tarihte doğduğu bilinmemektedir. Bahreyn’de yaşayan Adnaniler’in Rebia kabilesindendir. Ailesi de bu kabilenin Abdulkays koluna mensuptur. Genclik yılları hakkında fazla bilgi bulunmadığı gibi, mevcut bilgilerde de farklı rivayetler dikkat cekmektedir.
Carud, kabilenin ileri gelen ailelerinden birine mensup olup Kass ibn Saide’den sonra kabilenin başına gecmiştir. Hem kendisi hem de kendinden onceki kabile reisi Hıristiyanlık dinine mensup olup, bu inanc uzerine hayatlarını surdurmekte ve tevhid inancına bağlı, Allah’ın birliğine inanan insanlar olarak bilinmekteydiler. Kitaplarından da son peygamberin vasıflarını oğrenmiş bulunmaktaydılar.
Son Peygamberin geldiğini oğrenen Carud, kalabalık bir heyetle birlikte Medine’ye gitti. Yirmi bir kişiden oluşan heyet Medine’ye varınca, Peygamber Efendimize (sav) geldikleri haber verildi. Peygamber Efendimiz kendileri icin karşılaşmadan evvel dua etti. Heyet Hz. Omer (ra) tarafından karşılandı. Konaklayacakları yere goturulerek kendilerine yakın ilgi gosterildi. Daha sonra Mescitte bulunan Peygamber Efendimizin huzuruna cıktılar.
Misafir heyeti guzel bir şekilde karşılayıp iltifatlarda bulunan Peygamber Efendimiz, İslam dini hakkında kendilerine bilgi vererek onları iman etmeye davet etti. Bunun uzerine Carud; “Ben, bir dine bağlı bulunuyorum. Senin dinin icin, kendi dinimi bırakırsam, dinimi bırakışımdan doğabilecek sorumluluğu uzerine alıyor musun?” (M. Asım Koksal, İslam Tarihi, Şamil Y., C. 15, İstanbul ?, s. 548) mealinde bir soruyla mukabelede bulundu. Bunun uzerine Peygamber Efendimiz de; “Allah’ın seni, o dinden daha hayırlısına hidayet eylediğine şahadet ve kefalet ediyorum!” buyurunca, Carud, orada Musluman oldu. Kendisi ile birlikte heyettekilerin tamamı iman etti.
Carud ve heyetiyle sohbette bulunan Peygamber Efendimiz, daha onceki kabile reisleri olan Kass ibn Saide’nin ismini zikrederek hakkında bilgi sahibi olup olmadıklarını sordu. Carud, heyettekilerin hepsinin onu bildiğini ve onun yolunda gittiklerini soyledi. Bu şahıs, ilim sahibi bir kimse olup etrafındakilere son peygamber hakkında bilgi vermekte ve geleceğini ihbar etmekteydi. Bu şahsın Suku Ukaz denilen bir mevkide ve kızıl tuylu bir devenin uzerinde yaptığı konuşmayı hatırlayıp hatırlamadıklarını sordu. Ancak, heyettekiler mevki ve yaptığı konuşmayı hatırlamakla birlikte soylediklerini tam hatırlayamadılar. Huzurda bulunan Hz. Ebu Bekir (ra) sohbete katılarak, o gun kendisinin de orada bulunduğunu ve soylediklerini hatırladığını, bir şiir okuduğunu ve şiirinde son peygamberin vasıflarını acık bir şekilde dile getirdiğini belirtti.
Peygamber Efendimiz, kendisini gormeden haber veren ve bircok insanın İslamiyet’e dahil olmasına vesile olan Kass ibn Saide icin de dua etti. Cenabı Hakk’ın kıyamet gunu kendisini tek başına bir ummet olarak diriltip kendisine yollayacağını umit ettiğini soyledi. Carud ve yanındakiler bir sure Medine’de kalarak İslamiyet hakkında ayrıntılı bilgi sahibi oldular. Peygamber Efendimize sordukları muhtelif sorular ve aldıkları cevaplarla inanclarını pekiştirdiler. Donecekleri zaman da Peygamber Efendimiz Carud’u kabilenin başına emir olarak tayin etti.
Risale-i Nur’da, Peygamber Efendimizin doğumundan once ve sonra cereyan eden mucizelere ayrıntılı bir şekilde yer verilirken, ozellikle okumuş ve ilim ehli, alim ve idarecilerin gosterdikleri tavır ve tutumların buyuk onem arz ettiğine işaret edilmektedir. Cunku, bu tur kişilerin takındığı tavır kendileriyle birlikte hareket eden bir cok insan icin ornek teşkil etmiş ve cok buyuk etki yapmıştır. Bunlardan birisi de Carud’tur. Dindar bir Hıristiyan olan Carud’un, donemin meşhur zatlarından biri olduğu ve kendi kitaplarından oğrenmiş bulunduğu vasıfları Peygamber Efendimiz uzerinde muşahede etmek suretiyle iman ettiğine yer verilmektedir. (Mektubat, s. 165)
Kabilesine Musluman olarak donen Carud, hic tepki cekmediği gibi butun kabile halkı İslamiyet’i kabul ederek yanında yer almaya devam ettiler. Bu durum Peygamber Efendimizin vefatına kadar devam etti. Peygamber Efendimizin vefatından sonra, Hz. Ebu Bekir’in (ra) halifeliğinin ilk zamanlarında Arap yarımadasının bazı bolgelerinde meydana gelen dinden donme olayları Carud’un kabilesine de sirayet etti. Dininden donmek isteyenler oldu. Ancak, Carud soz konusu kişilere karşı iyilikle davranıp nufuzunu kullanmak suretiyle doğabilecek olumsuzluklara engel oldu. İnsanlara seslenerek; Allah’tan başka ilah bulunmadığını ve Muhammed Aleyhisselamın, Allah’ın kulu ve elcisi olduğuna şahadet ettiğini; Allah’ın dini din, Rahman olan Allah’ı da Rabb olarak kabul ettiğini hatırlattı.
Carud, kendi kabilesinde doğabilecek dinden donuşlerin onune gectiği gibi, cevresinde meydana gelen irtidad olaylarında da engelleyici rol oynadı. Bir sure sonra kendi bolgesinden ayrılıp Basra’ya yerleşti. Hz. Omer’in (ra) halifeliğini de gordu. İran uzerine yapılan bazı seferlere katıldığı gibi, bazılarında da kumandanlık yaptı.
Carud (ra), cesaretiyle de adından soz ettirdi. Kendisi gibi oğulları da Abdulkays kabilesinin ileri gelenleri arasında yer aldı. Oğlu Munzir, Hz. Ali (ra) tarafından İstahr’a vali olarak tayin edildi. Abdullah adındaki oğlu ise Haccac’ın zulmune uğradı ve idam edildi. Bir oğlu daha Haccac tarafından tutuklanıp hapse atılmış ve daha sonra hapiste vefat etmiştir.
Carud’un vefat tarihi ile ilgili olarak farklı rivayetler mevcuttur. Bu rivayetlerde ağırlıklı olanlar, carpışmalar sırasında şehit olduğu şeklindedir. Bunlara gore vefat tarihi 641 veya 642 yılıdır. Bunun dışında daha uzun sure yaşayıp Hz. Osman’ın (ra) halifelik zamanına yetiştiğine dair rivayet de mevcuttur. (Ahmet Onkal, “Carud b. Mualla”, TDVİA., C. 7, s. 160)

Kaynak: Risale-i Nur Enstitusu
_____________

__________________