Şah-ı Nakşibend Hazretleri (K.S)
ŞÃ‚h-ı Nakşbend hazretleri, kendisine kadar “HÂcegÂn Yolu” olarak anılan tarikatı “Nakşbendî” yapan kolbaşı. Veliler serdÂrı bir ulu. Adı Muhammed BahÂuddin b. Muhammed, nisbesi el-BuhÂrî. BuhÂr yakınındaki Kasr-ı ÂrifÂn’dan. Burasının eski adı Kasr-ı HinduvÂn. Kendilerine nisbetle “Arifler koşku” anlamına Kasr-ı ÂrifÂn denildi. “Nakşbend” lÂkabının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte tarikatın “hafi zikir” ve “rabıta”yı esas almış olmasından kaynaklandığı soylenmektedir. Cunku “Nakşbend” “Nakışcı, nakışbağı” anlamlarına gelmektedir. Başındaki “ŞÃ‚h” kelimeside “Gonul Sultanı” anlamına bir saygı ifadesidir.
ŞÃ‚h-ı Nakşbend, 718 Muharrem’inde (1318 Nisan’ında) Kasr-ı HinduvÂn’da doğdu. Bu yıllar Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılları. ŞÃ‚h-ı Nakşbend’in doğumundan tam bir asır evvel, Cengiz Han, BuhÂrÂyı kuşattı. İşgal edip yaktı yıktı ve tÂr u mÂr etti. Bundan sonra BuhÂrÂ, Moğollarla Harezmliler ve İlhanlılar arasında bir cok defa el değiştirerek siyasi acıdan tam bir keşmekeş icinde kaldı. Bahaûddin BuhÂrî’nin doğduğu zaman BuhÂrÂ, İran Moğolları ile muttefikleri Cağatay hÂnedÂnının elindeydi.
ŞÃ‚h-ı Nakşbend hazretlerinin ilk ustadı, dedesinin ve babasının Şeyhi olan Muhammed Baba SimÂsî’dir. Kendisinin doğumunu “Benim burnuma bu evden bir er kokusu geliyor” diyerek mujdeleyen ve onu uc gunluk bir bebek iken manevi evladlığa kabul edip terbiyesini halifesi Emir KulÂl’e havale eden, odur. Ancak seyr u sulûkunu yanında tamamlayıp manevi emaneti aldığı murşidi, Emir KulÂl hazretleridir.
Dînî İlimlerle Meşguliyeti
ŞÃ‚h-ı Nakşbend hazretleri, maneviyat yoluna girmeden once bir sure dînî ilimler tahsili icin Semerkand’a gitti. Onsekiz yaşında Semerkant’taki tahsilini tamamlayarak memleketine dondu ve evlendi. Evlenmesinden bir sure sonra ilk şeyhi SimÂsî vefat etti. Bu arada Kasr-ı HinduvÂn’a gelen Emir KulÂl, BahÂeddin’e şeyhinin vasiyetini hatırlatarak, onun manevi eğitimiyle meşgul olmaya başladı. Şeyhiyle birlikte Nesef’e giden BahÂeddin BuhÂrî yedi yıl kadar orada kaldı.
AbdulhÂlik GucduvÂnî zamanında gizli zikre onem veren “HacegÂn yolu”nda Mahmud İncir Fağnevî ile cehri zikir, hafi ile birleştirildi. ŞÃ‚h-ı Nakşbend hazretleri gizli zikre olan meyilleri sebebiyle bir bakıma AbdulhÂlik GucduvÂni’nin uveysi muridi oldu. O’nun vaz’ ettiği esaslar cercevesinde ve ondan aldığı ruhani uveysi terbiye dairesinde yetişti. Muridinin halindeki farklılığı sezen ve onun cehri zikre katılmayışı dolayısıyla muridlerinin tepkisini bilen Emir KulÂl, bir muddet sonra ona: “Şeyhim Muhammed Baba SimÂsî’nin senin yetişmen konusundaki emirlerini yerine getirdim. Goğsumde ne varsa sana aktardım. Ama senin himmet kuşun beni gecti. Artık kemÂl semasında dilediğiniz gibi ucmağa tarafımdan mezunsun” diyerek icazet verdi. SuhÂr’da bir mescid inşası sırasında beşyuz muridin huzurunda gercekleşen bu icazetten sonra ŞÃ‚h-ı Nakşbend, oradan ayrıldı. Emir KulÂl’in halifesi Arif DikgirÂni’nin dergahında yedi yıl sohbetine katıldı. Bunun ardından on iki yıl kadar Yesevî şeyhlerinden Kusem Şeyh ile Halil AtÂ’nın sohbetlerinde bulundu. Bir ara hukumdar olan Şeyh Halil AtÂ’nın bertaraf edilmesinden sonra cok uzulen BahÂeddin Nakşbend, dunya işlerinden busbutun soğuyarak BuhÂr koylerinden Ziverton’a yerleşti. MevlÂn BahÂeddin KışlÂkî’den hadis okuyan BahÂeddin Nakşbend’in Herat, Merv, Nişabur beldelerine muhtelif seyahatleri oldu. Daha şeyhinin sağlığında irşada mezun olduğu icin etrafında geniş bir murid ve muhib kitlesi oluşmuştu.
Şeyhi Emir KulÂl vefatı sırasında (771/1370) muridlerine Muhammed BahÂeddin’e bağlanmalarını vasiyet etmişti. Uc defa hac maksadiyla Hicaz’a gitti. Son haccında halifelerinden Muhammed PÂrsÂ’yı muridleriyle Nişabur’a gonderdi. Kendisi Herat’a giderek orada bulunan Zeyneddin Ebû Bekir TÂyibÂdî ile uc gun sureyle sohbetlerde bulundu ve Nişabur’da bulunan Muhammed PÂrs ve diğer ihvanına yetişti. Hac donuşu Bağdad ve Merv’e uğrayan Şah-ı Nakşbend, daha sonra BuhÂrÂ’ya geldi ve vefatına kadar irşad hizmetini orada surdurdu. Bir ara Herat hukumdarı Muizzuddin Huseyn tarafından hediyyeler gonderdilerek Herat’a davet edildi. Bu goruşme sırasında Sultan’a pek iltifat etmemesi, onun halk nezdindeki “ŞÃ‚hlığını” yani gonuller sultanı olma ozelliğini daha da artırdı. BuhÂrÂ’nın ilim ve irfan cevrelerinde gorduğu husn-i kabul ve saygı, ilmini ve tasavvufî kişiliğini gostermektedir. 791/ 1389 yılında doğdukları Kasr-ı Ârifan’da 73 yaşında hastalandı ve bir sure sonra Hakk’a yurudu.
Hakkında yazılan eserlerden Enîsu’t-tÂlibin’in verdiği bilgilere gore Hakim Tirmizi’nin eserlerini okumuş ve fikri olgunluğa o eserler sayesinde ermiştir. Hatta yirmi iki yıldan beri onun tarikında olduğunu soylediği kaydedilmektedir. Bu ifadeler, O’nun tasavvufun amelî ve Âhlakî tarafından başka, fikri tarafıylada ilgili bulunduğunun delilidir.
Şah-ı Nakşbend hazretleri cok mutevazi bir hayat yaşadı. Haramlardan titizlikle sakınır, ruhsat yolundan cok, azimet tarikini ihtiyar ederdi. Misafirlerine ikramdan hoşlanır, hediyeye hediye ile mukabele etmeye calışırdı. Mahlûkatın tumune şefkat nazarıyla bakardı.
__________________
Şah-ı Nakşibend Hazretleri (K.S) Kimdir ?
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●46 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- Şah-ı Nakşibend Hazretleri (K.S) Kimdir ?