Imam Et- TABERÎ
(224/838 - 310/923)

H. III-IV (M.9-10) asirlarda yetismis, fikih, hadis, tarih, dil, tefsir ve kirÂat ilimlerinde otorite olmus Âlim.
Tam adiyla Ebû Cafer Muhammed ibn Cerîr et-Taberî. Taberistan'in mul sehrinde 224/838 yili sonlarinda dunyaya geldi, ilk tahsilini burada yapti. Yedi yasinda hafiz oldu, dokuz yasinda hadis ezberlemeye basladi.
Ilim tahsili icin Rey, Basra, Kûfe, Medine, Suriye ve Misir gibi sehir ve ulkeleri dolastiktan sonra, hilÂfet merkezi olan Bagdad'a yerlesti. Kaynaklar onun hocalari ve talebeleri icin uzun bir liste vermektedir. Zamaninda hadis, fikih (Hanefi, SÂfiî ve MÂlikî fikihlari), kirÂat, tarih ve edebiyat sahalarinda meshur olan bircok Âlimden ders aldi, yetistikten sonra da butun bu ilimlerde eserler verdi. Kirk sene sureyle, her gun kirk varak yazmak suretiyle, son derece hacimli eserler meydana getirdi.
Zamanindaki birtakim mezhep mensuplarinca RÂfîzîlik ve Sîîlikle itham edilmis olmakla birlikte, bu vasiflari yoktur. Bunlar, mufrit ve mezheplerinde mutaassip kimseler tarafindan ortaya atilmis iddialar, hatta iftiralardir. Cunku, Taberî'nin eserlerinde onun, ne RÂfizî ne de Sîî olduguna delÂlet edecek ifadeler ve bilgiler ya almaktadir.
Fikihta onceleri Safîî mezhebine mensup iken, sonradan mutlak muctehidlik mertebesine ulasmistir. Kaynaklar onun, Cerriyye adinda sonralari ortadan kalkmis olan bir mezbebin imami oldugunu kaydeder. Onu, RÂfizlikle itham edenler de Hanbelî mezhebi mensuplari olup, bu dusmanliklari, Taberî'nin, onlarin imami Ahmed Ibn Hanbel'i bir fikih imami degil de hadis Âlimi kabul etmesine kizdiklarindan olmalidir. Kaynaklar Taberî'nin, Ahmed Ibn Hanbel'den ilim almak uzere Bagdat'a geldigini ve fakat ancak onun vefatindan sonra Bagdat'a ulasabildigini, bunun uzerine memleketine donmeyerek Basra'da tahsiline devam ettigini belirtiyorlar. Bu yuzden iki imam arasinda herhangi bir husumet olmadigi gibi Taberî, Imam Ahmed Ibn Hanbel'in degerini ve mertebesini inkÂr etmis de degildir.
Taberî, 310/923 yilinda Bagdat'da vefat etmis ve muhaliflerinin coklugu sebebiyle, olumu gizli tutularak geceleyin vefat ettigi eve defnedilmistir. Kabrinin baska yerde oldugu (mesel Misir gibi) seklindeki haberler ise saglikli degildir. Taberî'ye ait oldugu iddia edilen kabirler ona ait olmayip belki de onun adina kurulmus ziyaret makamlaridir.
Imam Taberî'nin te'lif ettigi eserlerin bircogu kaybolmus ve zamanimiza kadar ulasamamistir. Fakat bize kadar ulasan eserlerinin bile bir omre sigdirilmasi zordur ve Taberî'nin buyuklugunun en buyuk delilidir. Taberî'nin eserlerinden bazilari sunlardir.
1- TÂrîhu'l-Umem ve'l-Mulûk: Taberî'nin doguda ve batida hakli bir sohrete ulasmasina ve "Tarihin Babasi" unvani verilmesine sebep olan genel tarihidir. Taberî bu eserinde yaratilistan kendi zamanina kadar olan olaylari rivayet senedleriyle birlikte kaydetmistir. Tarih ilminde en onemli kaynaklardan biri olarak kabul edilir. Daha sonra gelen tarihciler onun verdigi bilgileri ya aynen almis, ya da ozetleyerek vermislerdir. Bircok dile ve bu arada Turkce'ye de tercume edilmistir. Millî Egitim Bakanligi tarafindan Sark IslÂm KlÂsikleri serisi icinde nesrine baslanan Turkce tercumesinin basimi henuz tamamlanamamistir.
2- IhtilÂfu'l-FukahÂ: Bu eser IhtilÂfu UlemÂi'l-Emsar f AhkÂmi SerÂii'l-IslÂm adiyla 1933'de yayimlanmistir.
3- LetÂifu'l-Kavl f AhkÂmi SerÂii'l-IslÂm: Usûl-i fikha dair yazdigi bir eserdir.
4- KitÂbu'l-KirÂÂt ve Tenzîlu'l-Kur'an.
5- KitÂbu Serhi's-Sunne: Mezhebî ve itikÂdî konulari ihtiva eden eser Misir ve Bombay (1321)'da basilmistir.
6- KifÂbu AdÂbi MenÂsiki'l-Hacc.
7- KitÂbu'l Mûciz fi'l-Usûl.
8- KitÂbu'l-Garîb ve't- Tenzîl ve'l-Aded.
9- KitÂbu ÂdÂbi'l-KudÂt.
10- CÂmiu'l-BeyÂn an (f&#238 Te'vîli Âyati'l-Kur'an: 270/883 yilinda tamamladigi bu eseri Taberî Tefsiri olarak da bilinir. Taberî, cok meshur bir tarihci olmasi kadar, "RivÂyet tefsirlerinin anasi" olarak kabul edilen bu tefsiri ile de sohret buldugu icin, bu tefsiri hakkinda biraz daha genis bilgi verecegiz.
Taberî Tefsiri
CÂmiu'l-BeyÂn, rivÂyet tefsirlerinin ilki ve en onemlisi sayilir. Kendinden sonraki rivÂyet tefsirlerinin kaynagi durumundadir. Ancak dirayet tefsiri yonunden de kucuksenemiyecek derecede bilgiler ihtiva eder. Subkî'nin et-TabakÂtu'l-KubrÂ'sinda kaydettigine gore Taberî, bu tefsirini cok uzun kaleme almis ve fakat yine kendisi daha sonra kisaltarak bugunku hacmine indirilmistir .
Taberî bu tefsire bir mukaddime ile baslar. Mukaddime'de Kur'Ân ile ilgili bazi konulara yer verir. Kur'Ân'in nÂzil oldugu Arapca'nin ozelliklerinden ve lehcelerinden soz eder. Tefsir ve Te'vîli aciklar. Kur'an'i, kendi re'yi ile tefsiri yasaklayan hadisleri, pesinden de Kur'an tefsirine tesvik eden hadisleri ve sahabeden Kur'an-i tefsir edenleri zikreder. TÂbiûndan Kur'an tefsiri makbul olanlarla tefsiri kabul edilemeyecek derecede zayif olanlari sayar. Daha sonra Kur'an'in isimlerinin, surelerinin ve ayetlerinin te'vîline gecer.
Taberî, eserine "Tefsir" degil de "Te'vîl" adini vermistir. Ayetleri tefsire baslarken de ayni- isimlendirmeyi surdurur ve "el-kavlu f te'vli kavlihî TeÂlÂ" diyerek ayeti zikrederek, sonra o ayeti tefsir eder. O ayetin tefsiri ile ilgili olarak kendine ulasan muhtelif rivÂyetlerden birbirini destekleyenleri ayni anlamda olan veya birbirini tamamlayan rivÂyetleri pespese senedlerini de zikrederek serdeder. Bu rivÂyetlerde "merfû, mevkûf, maktû hadis" (Hz. Peygamber'den, sahÂbeden, tÂbiûndan nakledilenler) sirasina riayet eder. Eger bu ayetin tefsirinde birden fazla gorus varsa, bu gorusleri ve delilleri olan rivÂyetleri ayri basliklar altinda verir.
Ancak o, tefsire dair rivÂyetleri saymakla yetinmez; gerek rivÂyetlerin senedlerini, gerekse metinlerini tenkide tabi tutar, zayiflik ve kuvvet nokta-i nazarindan inceleyerek aralarinda tercihler yapar.
Ihtiyac duydugu yerde Âyetlerin gramer tahlillerine girisir, Âyetlerden cikarilacak fikhî hukumlere, bu fikhî hukumlerin dayandigi delillere temas eder, bu hukumlerden tercih ettiklerine ve tercihine sebep olan delillere isaret eder.
Eserde yer yer kirÂatlere, bunlardan sÂz* olanlarina da isaret edilir. KirÂat* farkliliklarina gore Âyetlerin kazandigi anlamlar da verilir.
Taberî tefsirinde yer yer IsrÂiliyyÂt'a da rastlanir. Bu konudaki rivÂyetlerini daha ziyade Ka'bu'l-AhbÂr, Vehb Ibn Munebbih, Ibn Cureyc ve Suddi'ye dayandirir. Ancak IsrÂiliyyÂt'a dair verdigi haberleri senedleri ile birlikte kaybettigi icin bu haberlerin tahkiki ve arastirilmasi daima mumkundur .
Taberî, ozellikle kelime izahlarinda, garib lafizlarin tefsirinde eski Arap siirinden buyuk olcude istifade etmis, izahlarina cahiliye devri siirinden cokca deliller getirmistir.
CÂmiu'l-BeyÂn'da kelÂm ve akîde konularinda da azimsanmayacak derecede bilgi vardir. Mufessir, eserinden ehl-i sunnet ve'l-cemÂat mezhebini destekler; Kaderiyye, Mu'tezile, Mucessime, Musebbihe gibi ehl-i sunnete muÂriz mezheblerin goruslerini reddeden aciklamalara ve te'villere yer verir.
Ozetle Ibn Cerîr bu eserinde kendinden onceki mufessirlerin hemen butun goruslerini, o zamana kadar tesekkul etmis olan Abdullah Ibn AbbÂs (ol. 68/687-688), Abdullah Ibn Mes'ûd (ol. 32/652), Ali Ibn TÂlib (ol. 40/660), Ubeyy Ibn Ka'b (ol. 19/640)'a dayanan tefsir ekollerinin mufessirlerinden ve diger mustakil Âlimlerden elde ettigi butun rivÂyetleri toplamis, boylece buyuk bir "Tefsir Ansiklopedisi" meydana getirmistir. Bu arada MukÂtil, Ibn Bukeyr ve Kelbî gibi tefsirde zayif kabul edilen Âlimlerden nakilde bulunmamaya da dikkat etmistir.
CÂmiu'l-BeyÂn'in muhtelif baskilari vardir. En yaygin olani 30 cuz halinde ve kenarinda NeysÂbûrî (ol. 728/1 328)'nin "GarÂibu'l-Kur'an ve Ragaibu'l-Furkan" adli tefsiri bulunan baskisidir.
Mahmûd Muhammed SÂkir ve Ahmed Muhammed SÂkir eserin tahkikli nesrine baslamislarsa da, Ahmed Muhammed SÂkir'in vefati ile 16. ciltde kalmistir. Tahkiki biten ciltler Misir'da DÂru'l-MaÂrifce nesredilmistir. Camiu'l-Beyan'in bircok yonu uzerinde cesitli mastir ve doktora tezleri yapilmistir. Ayrica Hasan Karakaya tarafindan Turkceye tercume edilen eseri yayinlanmaya hazir hale getirilmistir.
Bedreddin CETINER

__________________