Ebu Rafi aslen Mısırlı olup, Resul-ı ekremin amcası Hz. Abbasın kolesi idi. İslÂmın ilk zamanlarında Musluman olmasına rağmen, muşriklerin kotuluk yapmasından cekindiği icin, Muslumanlığını acığa vurmamıştı. Cunku Mekkeli muşrikler, kole gibi kimsesiz olanlara daha fazla işkence yapıyorlardı. Ebu Rafi Bedir savaşına kadar, Mekke�de kaldı.

Bedir savaşı olmuş, muşrikler mağlup olarak Mekke�ye donmuşlerdi. Ebu Rafi, bu sırada Zemzem kuyusunun yanındaki odasında kendi işi ile uğraşıyordu. Yanında Hz. Abbasın hanımı Umm-i Fadl da vardı.

Sevincli haber

Umm-i Fadl da Musluman idi. O da Muslumanlığını gizliyordu. Muslumanların, Bedir�de, muşrikleri buyuk bir hezimete uğrattıklarını duyunca, cok sevinmişlerdi.

Ebu Rafi ile Umm-i Fadl bu sevincli haberden konuşuyorlardı.

Bu sırada oraya Ebu Leheb gelince, konuşmalarını kestiler. Ebu Leheb, Bedir savaşına gitmemiş, yerine As bin Hisam bin Mugireyi gondermişti. O zamanın adetine gore harbe gitmeyen bir kimse, yerine başkasını gondermesi gerekiyordu.

Ebu Leheb gelince, kendisine Kureyşin mağlubiyet haberini verdiler. Bunun uzerine, Ebu Leheb orada bir yerde oturdu. Ebu Rafi ile Ebu Lehebin sırtları birbirine donuk bir vaziyette idi. Ebu Leheb otururken, Ebu Sufyan da Bedir�den donmuştu. Bunu gorenler dediler ki:

- İşte Ebu Sufyan geldi!

Ebu Leheb, Ebu Sufyana seslendi:

- Ey kardeşimin oğlu! Yanıma gel!

Ondan, Bedir harbi hakkında bilgi almak niyetiyle sordu:

- Anlat bakalım, nasıl oldu? Ebu Sufyan orada bir yere oturdu. Bircok kimse de ayakta dinliyorlardı. Ebu Sufyan şoyle anlattı:

- Hic sorma, Muslumanlarla karşılaşınca, sanki elimiz kolumuz bağlı idi. İstedikleri gibi hareket ettiler. Bir kısmımızı oldurduler, bir kısmımızı esir ettiler. Vallahi ben, bizimkilerden kimseyi kınayıp, ayıplamıyorum. Cunku, o sırada oyle kimselerle karşılaştık ki, yer ile gok arasında siyah-beyaz atlar uzerinde beyazlara burunmuşlerdi.

Sessizce onları dinlemekte olan Ebu Rafi, birdenbire, "Vallahi onlar meleklerdir" deyiverdi.

Kimsesi yok diye...

Ebu Leheb, Ebu Rafiye şiddetli bir tokat vurdu ve kaldırıp yere carptı. Onu bir hayli dovdu. Bunun uzerine, orada bulunan Umm-i Fadl, bir sopa ile şiddetle Ebu Lehebe vurdu ve dedi ki:

- Kimsesi yok diye onu gucsuz gordun, değil mi?

Ebu Leheb, başına yediği sopa ile zelil, hakir ve horlanmış bir vaziyette donup, gitti. Yedi gun gecmişti ki, Allahu teÂl ona, kara kızıl denen bir hastalık verdi. Bu hastalık, onun olmesine sebep oldu. Oğulları, onu, iki veya uc gece defnetmeden bıraktılar.

Sonunda halkın ayıplaması uzerine, yanına yaklaşmadan, uzaktan uzerine su serpip kenar bir yere gomduler.

Ebu Rafi, Bedir savaşında esir olan Hz. Abbasın fidyesini getirdi. Bundan sonra Hz. Abbas onu Peygamber efendimize bağışladı. Ebu Rafi bundan sonra bir daha geri donmeyerek, daima Peygamber efendimizle beraber oldu. Resulullahın himayesinde olup, devamlı sohbetinde bulunan Eshab-ı Soffa arasına katıldı.

Bir kole bağışladı

Resul-i ekremin, mubarek hanımlarından olan MÂriyeden, İbrahim ismindeki oğlunun dunyaya teşrifinde, Ebu Rafi�nin hanımı Selma, ebelik yapmıştı. Ebu Rafi Resul-i ekreme mujde haberini getirdiğinde, Peygamber efendimiz, onu azat etmiştir.

Resul-i ekrem efendimiz, onu, Selma ismindeki cariyesi ile evlendirdi. Ondan, Ubeydullah adında bir oğlu oldu. Bu oğlu buyuyunce, Hz. Alinin kÂtibi olma şerefine kavuştu.

Ebu Rafi, azat edildiği zaman ağlamış ve demişti ki:

- Ya Resulallah! Beni bırakıyorsunuz, ama bundan sonra da yanınızda kalacağım.

Hur iken de Resulullahtan ayrılmamış, harp ve sulh zamanlarında da, Resul-i ekremin hizmetinde bulunma nimetine kavuşmuştur. Seferlerde Resulullahın cadırını o kurardı.

Peygamber efendimiz Erkam bin Ebil-Erkamı, zekat memuru olarak bir bolgeye gondermişti. Hz. Erkam, Ebu Rafi�ye dedi ki:

- Bana bu işte yardımcı olursan, sana, toplanan zekattan, toplayanlara ne verilirse, sana da o kadar veririm.

Ebu Rafi bunu Resulullaha arz edince, buyurdu ki:

- Ya Eba Rafi! Biz Ehl-i beytteniz. Onun icin bize sadaka yani zekat helal değildir. Kavmin kolesi, kendilerinden sayılır.

Ebu Rafi, Uhud ve Hendek savaşlarına katılmış, Hz. Alinin kumandasında Yemene gonderilen seriyyede bulunmuş, bu seriyyede Hz. Aliye yardımcılık vazifesi yapmıştır. Hz. Ebû Bekir zamanında murtedlerle yapılan savaşlarda bulunup, Hz. Omer devrinde de fetihlere katılmıştır.

Ebu Rafi, Hz. Osmanın zamanında, kendi hÂlinde, sakin bir hayat yaşamış, ilimle meşgul olup, pek cok talebe yetiştirmiştir. 660 yıllarında vefat etmiştir.

Daha fazla ihsan edildi

Ebu Rafi, Resul-i ekremin sunnet-i seniyyesini ve yuksek ahlakını cok iyi bilirdi. Eshab-ı kiram, ondan bu konuda cok istifade etmişlerdir. Hatta İbni Abbas bir kÂtip tutup, onun bu hususta verdiği bilgileri yazdırmıştır. 68 hadis bildirmiştir.

Allahu teÂlÂ, Âdem aleyhisselama olan ikramdan daha fazlasını, Peygamber efendimize ihsan etmiştir. Cunku Hz. Âdeme yalnız isim bilgisi verildi. Peygamber efendimize isim bilgisi verildikten sonra, bu isimlere ait sahışlar da bildirildi. Ummetinden ne kadar kişi gelecekse, hepsinin suretleri kendisine sunulmustur. Bu konuda Resulullah efendimiz buyurdu ki:

- Âdem (aleyhisselam) su ile camur arasında iken, ummetimin suretleri bana sunuldu. Âdeme butun isimler oğretildigi gibi, bana da butun isimler ogretildi.

__________________