Ebubekir SİFİL • 73. Sayı / DİĞER YAZILAR -SEMERKAND
Medine alimlerinin ilminin vÂrisi. Hicret yurdu imamı, yuzune bakanların ahireti hatırladığı MÂlik b. Enes rahmetullahi aleyh... Bu guzide alimimizin Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'i ruyasında gormediği bir gece dahi olmadığı rivayet edilmiştir.
Malikî mezhebinin imamı MÂlik b. Enes rh .a . Medine'de, Mescid -i Nebî'de ders verirken Hz. Omer r.a.' ın hukum ve meşveret icin oturduğu yerde otururdu. Evi de buyuk sahabi Abdullah b. Mes'ud r.a.' ın oturduğu evdi. ( Ebu Nuaym , Hilyetu'l -Evliya, 6/346)
Salih zatlarla birlikte bulunmaya ayrı bir onem verir ve şoyle derdi:
“Kalbimde bir kasvet hissettiğim zaman Muhammed b. Munkedir'e gider, bir sure yuzune bakarım. Bu, gunlerce bana bir ibret ve nasihat olarak yeter.” (Kadı İyÂd , Tertîbu'l - MedÂrik , 1/179)
Peygamber saygısının zirvesi
Kendisine talebelik etmiş olan İmam ŞÃ‚fiî rh.a. anlatıyor:
MÂlik'in kapısında bağlı cins atlar ve bir de katır gordum ve “ne guzel!” dedim. “Al, hepsi benden sana hibe olsun.” dedi. “Binmen icin birini kendine ayır.” dedim; şoyle karşılık verdi:
- “Allah'ın Peygamberi'nin gezdiği toprakta hayvan sırtında gezmekten hay ediyorum.” (Aynı eser, aynı yer.)
Talebelerinden biri şoyle demiştir:
- “MÂlik bizimle beraber oturduğu zaman sanki bizden biriymiş gibi olur, bizimle beraber soze dalar, bizden daha cok tevazu gosterirdi. Fakat hadis-i şerif rivayetine başladığı zaman, artık sozu bizde heybet hissi uyandırır; sanki bizi tanımıyormuş, biz de kendisini tanımıyormuşuz gibi konuşurdu.” ( Ebu Zehra, İmam MÂlik , 53)
Hadis dersine cıkmadan once abdest alır, guzel elbiselerini giyer, guzel koku surunurdu. Ders boyunca vakar ve sekinetin muhafazasına dikkat ederdi.
Bir keresinde Ebu HÂzim'in meclisine gitmiş, yer bulamadığı icin ayakta kalmıştı. Ebu HÂzim'in naklettiği hadisleri yazmadığını gorenler bunun sebebini sorduklarında şoyle demişti:
- “Hz. Peygamber s.a.v.'in hadislerini ayakta iken almayı uygun gormedim.” (el- Halîlî , el- İrşÃ‚d , 26)
Ayakta iken, yururken veya acele bir işi varken hadis rivayet etmekten hoşlanmaz ve şoyle derdi:
- “ Rasul -i Ekrem s.a.v.'den rivayet ettiğim hadisin anlamını iyi kavramak isterim.” ( Ebu Nuaym , a. g.e ., 6/347)
Gece ibadeti
Yine Kadı IyÂd'ın naklettiğine gore İmam MÂlik rh .a .'in her gece kılmayı alışkanlık haline getirdiği belli bir miktar gece namazı vardı. Cuma geceleri ise butun geceyi ihya ederdi.
Bir keresinde namaz kılarken Fatiha'dan sonra TekÂsur Suresi'ni okumaya başladı. “Sonra, andolsun ki o gun her nimetten sorguya cekileceksiniz.” mealindeki ayete geldiği zaman uzun uzun ağladı. Bir taraftan ayeti tekrar ediyor, bir taraftan da ağlıyordu. Nihayet tan yerinin ağardığını hissettiğinde rukû ve secde yaparak namazını tamamladı.
Zorlama altında soylenen boşama sozunun gecerli olmayacağı konusunda fetva verdiği zaman, bu fetva Emevî sultanları tarafından halktan zorla alınan biatın gecerli olmayacağı goruşunde olduğu şeklinde yorumlanmış, İmam MÂlik rh .a . bu yuzden takibata uğramıştı. Hatta kendisine sopa atılmış, işkenceden dolayı omuzu cıkmıştı. ( İbn Abdilberr , el- İntik , 87)
Bu takibat surecinde bile gece namazını aynen devam ettirmişti. Kendisine, “Bari bu durumda gece namazını biraz hafiflet” denildiğinde şoyle mukabele etmi şti:
- “Allah icin amel işleyen bir kimseye gereken, o amelini guzelleştirmektir.” (Kadı IyÂd , a. g.e ., 1/178)
Allah korkusu ve sorumluluk duygusu
İmam MÂlik rh .a . kendisine sorulan butun sorulara cevap vermez, coğu zaman susmayı veya bilmiyorum demeyi tercih ederdi. Oyle meseleler olurdu ki, uzerinde on yıl, hatta yirmi yıl duşunur, araştırma yapar, buna rağmen kalbi mutmain olmadığı icin o konuda kesin bir şey soylemezdi.
Oğrencisi İbn Vehb şoyle demiştir:
- “MÂlik , sorulan bir soruya cevap vermeden once (o kadar uzun sure susardı ki), bir kimse elindeki boş bir sayfayı ‘bilmiyorum' kelimesiyle doldurmak istese bunu yapabilirdi.” (Kadı IyÂd , a. g.e ., 1/147)
Meclisinde bulunanların cok soru sormasından hoşlanmaz, kimi zaman da soru soran kişiye:
- “Yazıklar olsun sana! Beni kendinle Allah Teal arasında huccet kılmak mı istiyorsun? Ben once kendimi nasıl kurtaracağıma bakayım; seni sonra kurtarırım” dediği olurdu. (Aynı eser, 1/146)
Kendisine bir mesele sormak icin Mağrib'den kalkıp altı ay yol teptikten sonra Medine'ye gelen birine, “bir araştırayım, yarın gel” demişti. Ertesi gun adam tekrar geldi ve neticeyi sordu. İmam MÂlik “bilmiyorum” cevabını verdi. Adam, “Benim geldiğim yerde insanlar yeryuzunde senden daha alim birisi bulunmadığını soyluyor!” deyince şoyle mukabele etti:
- “Onlara gittiğinde benim ‘bu işin altından kalkamıyorum' dediğimi soyle.”
Yine kendisine sorulan yirmi sorunun ancak ikisine, uzun sure “l havle vel kuvvete ill billÂh” dedikten sonra cevap vermişti. Kendisine; “Sen de bilmiyorum dersen kim bilir?” dendiğinde şoyle mukabele etmi şti:
- “Yazık ... Beni ne zannediyorsunuz? Ben neyim ki sizin bilmediğinizi bileyim?” (A. g.e ., 1/146-147)
Oğut ve tavsiyeleri
Kendisinden tavsiye isteyen birisine şoyle demişti:
- “Allah TealÂ'dan ittika et ve hadisi ancak ona ehil olan kimseden al.”
Şu oğut ve tavsiyeler de ona aittir:
- “İlim talep eden kimseye duşen, vakar, sekinet ve haşyeti muhafaza etmek ve kendisinden once yaşamış olanların izine uymaktır.”
- “Din konusunda şahsi goruşleriyle hareket edenlerden uzak durun. Onlar Ehl -i Sunnet'in duşmanıdır.” ( Ebu Nuaym , a. g.e ., 6/348 vd .)
- “İlim bir nurdur ki, ancak takva ve Allah korkusu ile dolu olan kalp ile unsiyet eder.”
Kendisine, “İlim oğrenmek farz mıdır?” diye sorulduğunda şoyle cevap vermi ştir:
- “Hayır ! İnsanların hepsi alim olacak değildir. Halk arasında oyleleri var ki, onlara ilim talep etmelerini emretmem. (Mecburi olanın dışındaki) ilim insanların hepsine farz değildir.”
Bu konuda talebesi İbn Vehb'e şu tavsiyede bulunmu ştur:
- “İşittiğin şeyleri hayatına tatbik et ve bununla yetin. Başkalarının menfaati icin kendi sırtına yuk alma. İnsanların en bedbahtı, ahiretini dunya icin satandır. Ondan daha bedbahtı ise, kendi ahiretini başkasının dunyası icin satandır.”
Yine şoyle demiştir:
- “Kendisine ilim nasip edilen ve ilimde parmakla gosterilecek seviyeye ulaşan kimsenin, nefsiyle baş başa kaldığında başına topraklar sacıp nefsini azarlaması, riyaset (ustunluk) sebebiyle rehavete kapılmaması gerekir. Zira kabrine uzanıp da ustune toprak atıldığında elde ettiği riyaset onun aleyhine olacaktır.”
- “İstemediğin şeyi sorup da istediğin şeyi unutma. Zira muhtac olmadığı bir şeyi satın alan kimse, ihtiyac duyduğu şeyi satmış olur.”
- “Sana soru soran herkese cevap vermen, ilmi ortadan kaldıran hususlardandır. Duyduğu her şeyi nakledenlerin onderi olma. Sorulmadığın şey hakkında konuşman da ilmi ortadan kaldıran sebeplerdendir.”
- “Allah TealÂ'ya taat cercevesinde bir ilim oğrendiğin zaman, onun eseri uzerinde belli olsun.”
- “Kişi dilini muhafaza etmedikce imanı kemale ermez.” (Kadı IyÂd, a.g.e., 1/185-186)
Allah ondan razı olsun.
__________________
İmam MÂlik Rh.a. ve Zuhd Hayatı
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●42 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eðitim Forumlarý
- Ýslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- İmam MÂlik Rh.a. ve Zuhd Hayatı