imam Ali hutbesi-elĞarra*
Kendi kuvvetiyle yucelen, yuceliğine rağmen yarattıklarına yakın olan, her turlu ganimeti ve fazileti ihsan eden, her felaketi ve sıkıntıyı gideren Allah’a hamd olsun. Kereminin yakınlığından ve nimetlerinin bolluğundan dolayı O’na hamd ederim. O’nun İlk ve Zatıyla Zahir olduğuna iman ederim. Yakın ve hidayet edici olan O’nunla doğru yolu bulurum. Guclu ve galip olan O’ndan yardım dilerim. Yeten ve yardım eden olarak O’na guvenirim. Muhammed’in [s], O’nun emrini yerine getirmesi, delillerini bildirmesi ve uyarılarını sunmaı icin gonderdiği kulu ve elcisi olduğuna şehadet ederim.
Ey Allah’ın kulları!
Size, ornekler veren, ecellerinizi belirli vakitlerle takdir eden, size elbiseler giydiren, rızkınızı genişleten, amellerinizi hesaplayarak sizi ihata eden, size cezayı hazırlayan, bol nimetlerle ve buyuk hediyelerle tercih eden Allah’tan sakınmayı tavsiye ediyorum. Apacık delillerle sizi uyarmış; sizi saymış; sınanma yerinde ve ibret yurdunda sizin icin muddetler takdir etmiştir. Orada sınanıyorsunuz; ondan dolayı da hesaba cekileceksiniz.
Dunya, pınarı bulanık; su icilecek yeri camurludur. Gorunuşu beğenilir; ici helak eder. Ondan nefret eden samimi oluncaya ve onu inkar eden guveninceye kadar değişken bir aldatma, batan bir ışık, yok olan bir golge ve eğik bir dayanaktır. Ayaklarıyla şaha kalkar, ipleriyle tuzağa duşurur, oklarıyla vurur. Yatağın darlığına, donuş yerinin ıssızlığına, varılacak yerin muşahedesine ve amelin karşılığına goturmek icin insanı olum kementleriyle bağlar. Boylece sonra gelenler once gidenleri takip eder. Olum bitirmekten vazgecmez, kalanlar da gunah işlemekten geri durmaz. Oncekileri ornek alırlar; suruler halinde varılacak sona ve yokluğa giderler. İşler hızla gecince, zaman bitince ve diriliş yaklaşınca, Yuce Allah onları kabirlerin yarıklarından, kuşların yuvalarından, yabani hayvanların inlerinden ve helak oldukları yerlerden, O’nun emrine suratle icabet ederek, donulecek yere hızla koşarak; sessizce, gruplar ve saflar halinde ayakta cıkarır. Murakabe onları ihata eder; cağıran onlara sesini duyurur. Uzerlerinde boyun eğme elbiseleri, teslim olma ve zillet bitkinliği vardır. Hileler boşa cıkmış, umit kesilmiş, gonuller suskunlaşmış, sesler kesilmiş; ter konuşmayı engelleyecek derecede artmış; korku buyumuş; kulaklar ise işlenen amellerin karşılıklarıyla, sucun cezayla, sevabın mukafatla değiştirileceğini bildiren hitabıyla, cağıranın sesinden titremiştir.
Onlar Allah’ın kudretiyle yaratılmış; yenilerek koleler haline gelmiş; olumle alınmış; kabirlere konulmuş; curumuş cesetler haline gelmiş; tek başlarına haşredilmiş; yaptıklarının krşılığını almış ve tek başlarına hesaba cekilmişlerdir. Kurtuluş yolunu istemleri icin kendilerine muhlet verilmiş; acık yol kendilerine gosterilmiş; hoşnut olmak isteyenin muhletiyle kendilerine omur verilmiş; şuphe karanlıkları aydınlatılmış; yarış atlarının hazırlandığı yerde, kendilerinden istenileni duşunmeleri ve bir şeyi aramak amacıyla eline ateş alıp arayanı beklemeleri icin ecel suresince ve muhletin dalglanmaları arasında bırakılmışlardı.
Ey temiz kalplere, dikkatli kulaklara, azimli anlayışlara ve basiretli akıllara rastladığında isabetli ornekleri ve şifa veren nasihatleri olan! Allah’tan, duyup boyun eğenin, suc işleyip itiraf edenin, korkup iyi amel işleyenin, dikkatli olup acele edenin, kesin olarak bilip doğru davrananın, kendisine tembihte bulunup ibret alanın, uyarılıp sakınanın, kulak verip donenin, donup tovbe edenin, birine uyup uyduğunun peşinden gidenin, kendisine gosterilip gorenin ve cabuk isteyenin, kacarak kurtulup hazineden yararlananın, doşeği guzel bulanın, donulecek yeri hazırlayanın, yolculuk yurdu icin kendisinden once ihtiyaclarını gonderenin sakınması gibi sakının!
Ey Allah’ın kulları!
Allah’tan sizi yaratma sebebine gore sakının! Nefsi hakkında sizi ikaz ettiği şeyin ozunde endişelenin. Sizin icin hazırladığı vaadinin doğruluğunun ve donulecek yerin korkusundan sakınmanın gereği olarak elde edilecek şeyi hak eden.
Allah, size, onem verdiği şeyleri muhafaza etmeniz icin kulaklar, korlukten kurtulmanız icin gozler, -terkip edilmiş yapısıyla, omrunun uzunluğuyla, faydalarıyla kaim bedenlerle, gıdalarını isteyen kalplerle, nimetlerini orterek, şukru gerektiren iyilikleriyle ve sizden belayı alıkoyan afiyetiyle-, uzuvlarını bir arada tutan, kıvrımları mutenasip bedenler vermiştir.
Sizin icin –sizden gizlediği- omurler takdir etmiştir.sizden once gidenlerin eserlerinden sizin icin, paylarından faydalanmaları ve boğuldukları iplerin geniş olması gibi ibretler bırakmıştır. Umitleri gercekleşmeden olum onları yakalamış; ecellerin kesip ayırması onları dunyadan uzaklaştırmıştır. Bedenler selamette iken hazırlık yapmadılar; zamanın başında ibret almadılar. Ayrılığın ve intikalin yakınlığına, korku telaşına, acının ıstırabına, yutkunmanın zorluğuna, torunların, akrabaların, azizlerin ve dostların yardımına bakınmasına rağmen, gencliğin yumuşaklığına sahip olanlar yaşlılık hastalığından, sağlığın rahatlığına sahip olanlar hastalık musibetlerinden, beka muddetine sahip olanlar yokluk zamanlarından başka bir şey bekliyorlar mı? Akrabalar olumu uzaklaştırabildiler mi? Yada ağıt yakanlar faydalı olabildiler mi? Kişi, oluler diyarında rehin olarak, yatağın darlığında tek başına terkedilmiştir. Yılanlar derisini cekip koparmakta, bitkinlikler tazeliğini yıpratmakta, şiddetli ruzgarlar izlerini silmekte, olaylar işaretlerini supurmekte, cesetler dolup taştıktan sonra helak olmakta, kemikler sağlamlığından sonra curumektedir. Ruhlar yuklerinin ağırlığı karşılığında rehin olmakta, haberlerinin gaybı ortaya cıkmaktadır. Artık ondan iyi amelini artırması istenmez, hatalarından dolayı tovbe etmesi de talep edilmez.
Orneklerini izlediğiniz, yollarından gittiğiniz, ve caddelerinden yuruduğunuz topluluğun cocukları ve babaları, kardeşleri ve akrabaları değil misiniz? Kalpler, payına karşı katı, olgunluğuna karşı ilgisiz, faaliyet alanının dışında bir yere gider. Sanki kastedilen kendisinden başkasıymış; sanki olgunluk dunyayı kazanmaktaymış gibi… bilmiş olun ki, sırattan ayakların kaymasıyla, kaymanın verdiği korkuyla ve bazen de başka korkularla gececeksiniz.
Allah’ın kulları!
Allah’tan, duşuncenin kalbini meşgul ettiği, korkunun bedenini yorduğu, gece ibadetinin az olan uykusundan alıkoyduğu, umidin gununun oğle sıcağını susuz gecirttiği, zuhdun şehvetlerini engellediği, zikrin dilini titrettiği, gerektiği zaman korkan, ana yolun dışındaki tali yollara sapmaktan kacınan ve istenen yola goturen en doğru yolu secen akıl sahibi gibi sakının! Oyle ki gururun alıkoymaları onu engellemez; kendisi de işlerin karışıklığını hafife almaz. En tatlı uykusunda ve en guvenli gununde mujdenin sevinciyle ve mutluluğun rahatıyla muzafferdir. Dunyanın gecilecek yerini ovulmeye değer olarak gecmiş; ahiretin azığını mutlu olarak takdim etmiştir. Korkudan dolayı cabuk davranmış; sure icinde acele etmiştir. İstenmesi gerekene rağbet etmiş; kacınması gerekenden uzaklaşmıştır. Yaşadığı gunde yarınını gozetmiş; onceden gecene bakmıştır. Sevap ve kazanc olarak cennet yeter! Ceza ve vebal olarak cehennem yeter! Oc alıcı ve yardım edici olarak Allah yeter! Muhalefet edeni ikna edici delil ve duşman olarak Kitap yeter!
Uyardığıyla mazur olan, acıklığa kavuşturduğuyla delil getiren, gizlice goğusleri yarıp gecen ve sırdaş olarak kulaklara ufuren bir duşman icin sizi uyaran Allah’tan sakınmanızı tavsiye ediyorum. O duşman, eşini ayartıncaya ve rehinini kurtulamayacak hale getirinceye kadar saptırıp helak eder; vaat edip arzu ettirir; sucların kotuluklerini suslu gosterir; insanı helake goturen buyuk gunahları gozunde basitleştirir; sonra da suslu gosterdiğini reddeder; sabitleştirdiğini onemli sayar; guvenilir olduğunu soylediği şey icin uyarır.
* el-Ğarra kelimesi, alnında beyaz olan [at], her şeyin beyazlığı; guzel, yakışıklı; eli acık; onurlu anlamına gelir. Bu anlamlardan mulhem el-Ğarra hutbesi olarak nitelenmiştir.
__________________
Hz.Ali Diyor ki...
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●43 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- Hz.Ali Diyor ki...