Simurg veya bir diğer ismiyle Zumrudu Anka efsanevi bir kuştur. Pers mitolojisi kaynaklı olsa da zamanla diğer Doğu mitoloji ve efsanelerinde de yer edinmiştir. Sênmurw (Pehlevi) ve Sîna-Mrû (PÂzand) diğer isimlerindendir. Ayrıca zaman zaman sadece Anka kuşu olarak da anıldığı olmuştur.

Rivayet olunur ki, kuşların hukumdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı' nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
Kuşlar Simurg' a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını duşunurmuş. Kuşlar dunyasında her şey ters gittikce onlar da Simurg' u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada gorunmedikce kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gun uzak bir ulkede bir kuş surusu Simurg'un kanadından bir tuy bulmuş. Simurg' un var olduğunu anlayan dunyadaki tum kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg' un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların uzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak icin yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte goğe doğru ucmaya başlamışlar. Yorulanlar ve duşenler olmuş.
Once Bulbul geri donmuş, gule olan aşkını hatırlayıp;
papağan o guzelim tuylerini bahane etmiş (oysa tuyleri yuzunden kafese kapatılırmış);
kartal; yukseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını ozlemiş,
balıkcıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi uzerinden uctukca sayıları gittikce azalmış.
Ve nihayet beş vadiden gectikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş" ta butun kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg'un yuvasını bulunca ogrenmişler ki;
"SİMURG ANKA - Otuz Kuş" demekmiş.
Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg' muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgecerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile ucmayı surdurerek, kendi kullerimiz uzerinden yeniden doğabilmek icin kendimizi yakmadıkca, her birimiz birer Simurg olmayı goze almadıkca bataklığımızda, tuneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

Rivayet olunur ki, kuşların hukumdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı' nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
Kuşlar Simurg' a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını duşunurmuş. Kuşlar dunyasında her şey ters gittikce onlar da Simurg' u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada gorunmedikce kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gun uzak bir ulkede bir kuş surusu Simurg'un kanadından bir tuy bulmuş. Simurg' un var olduğunu anlayan dunyadaki tum kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg' un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların uzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak icin yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte goğe doğru ucmaya başlamışlar. Yorulanlar ve duşenler olmuş.
Once Bulbul geri donmuş, gule olan aşkını hatırlayıp;
papağan o guzelim tuylerini bahane etmiş (oysa tuyleri yuzunden kafese kapatılırmış);
kartal; yukseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını ozlemiş,
balıkcıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi uzerinden uctukca sayıları gittikce azalmış.
Ve nihayet beş vadiden gectikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş" ta butun kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg'un yuvasını bulunca ogrenmişler ki;
"SİMURG ANKA - Otuz Kuş" demekmiş.
Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg' muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgecerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile ucmayı surdurerek, kendi kullerimiz uzerinden yeniden doğabilmek icin kendimizi yakmadıkca, her birimiz birer Simurg olmayı goze almadıkca bataklığımızda, tuneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
__________________