ŞEYH MUHAMMED EL-HAZÎN
(1231-1309m.)

Risale-i Nur enstitusu

Şeyh Muhammed el-Hazîn Hz. (ks.), Osmanlı Devleti’nin son doneminde, Anadolu’da yetişen buyuk evliyÂdan biridir. Neseb bakımından Şeriftir. Yani Hz. Hasan (ra)’ın soyundan gelmektedir. Bilindiği uzere Hz. Hasan (ra)’ın soyundan gelenlere «şerif», Hz. Huseyin (ra)’in soyundan gelenlere ise «seyyid» denir. Kısaca Şeyhu’l-Hazîn olarak anılan bu buyuk velî, h. 1231/m. 1816 yılında Siirt’in Fersaf koyunde dunyaya geldi. Onun icin Şeyh Muhammed el-FersÂfî unvanıyla da bilinmektedir. İlk tahsilini babasının talebe yetiştirdiği aile medresesinde yaptı. Daha sekiz yaşındayken Kur’Ân-ı Kerim’i hıfzetti.

Yuksek ilimleri tahsil etmek uzere babası Şeyh Musa Efendi Hazretleri Onu Siirt'e goturdu. Devrin en buyuk ilim merkezlerinden olan Hamid Ağa Medresesine Onu kaydetti. Bu Universitenin baş muderrisi, Molla Halil Efendi Hazretleri idi. Bu zat, Hz. Omer’in otuzuncu gobek torunlarındandır. Hayatında yuzlerce talebe yetiştirip mezun etmiş ve cok kıymetli eserler bırakmıştır. Bursalı merhum Mehmed Tahir Efendi, Osmanlı Muellifleri adlı eserinde bu şohretli Âlimin hayatı ve eserleri hakkında bilgi vermektedir.

Molla Halil el-Omerî Hazretleri, kendisine emanet edilen Muhammed’i cok sevdi ve ona daima iltifatta bulundu. İlk başlarda Onu, maiyetindeki alimlerden birinin ders halkasına tayin etti ise de cok gecmeden huzuruna cağırarak bizzat halkasına katılmasını emretti. Ondan sonra Muhammed el-FersÂfî tam on dort yıl boyunca bu ustadın rahle-i tedrisinde ilim tahsil etti. Bu muddet icerisinde hocasının derin sevgisini kazandı ve hususi sohbetlerinde de bulundu. Molla Halil Efendi Hazretleri (rahmetullahi aleyh), bazen talebesi Muhammed el-Fersafi’yi cağırır, sacını ona tıraş ettirir, bu vesile ile de kendisine dua ederdi.

Muhammed el-Fersafî, Siirt’de Hamid Ağa Medresesinden buyuk bir muvaffakiyetle mezun olduktan sonra Mardin’e giderek burada Kasım Padişah Medresesinde iki yıl daha ilim tahsil etti ve yuksek icazetle mezun oldu. Zahir ilimlerde kazandığı bu ustun derecelerden sonra tasavvuf yoluna girmek uzere Irak’a gitti. Bağdad’da bir muddet, Şeyh Mahmud el-Behdini, Şeyh Haydar es-Sohrani ve Şeyh Abbas El-Bağdadi’nin manevi terbiyesinde pişti. Sonra tekrar memleketine donerek Şeyh Salih Sipki Hazretlerini ziyaret etti. Onun işareti uzerine, uzaktan akrabası ve medrese arkadaşı olan Hakkarili Seyyid TÂh (ks.) Hazretlerine muracaat ederek onun tavsiyelerini aldı.

Seyyid TÂh Hazretleri, Şeyh Muhammed el-Fersafi’den yaşca buyuktu. Onun icin Şeyh Muhammed Ona derin bir saygı gosterir, nasihatlerini dinlerdi. Gıyabında, «Amcamız, buyuk ustadımız» diye kendisinden bahsederdi. Seyyid TÂh Hazretleri, Muhammed el-Fersafi’ye: «Sevgili yeğenim, senin kalbinin anahtarı Halepce’de, Şeyh Osman Efendi Hazretlerinin elindedir», buyurdu. Bunun uzerine Muhammed el-Fersafi, Halepce’ye giderek Şeyh Osman Tavilî (ks) Hazretlerinin manevi terbiyesine girdi. Şeyh Osman Hazretleri, MevlÂn HÂlid-i BağdÂdî (ks), Hazretlerinin halifelerindendir. Muhammed el-Fersafi burada bir muddet seyru sulûk ile olgunlaştıktan sonra tasavvuf icazetnamesini de aldı ve ustadı tarafından irşÃ‚d vazifesiyle gorevlendirildi.

Boylece zahir ve batın ilimlerde kemale eren Şeyh Muhammed el-Fersafi, 1844 yılında, Irak’tan donerek doğduğu Fersaf koyune gelip yerleşti. Burada irşÃ‚d ve tedris hayatına başladı. Kurduğu medresede yuzlerce talebe yetiştirdi. İnsanlara daima zuhd ve takva yolunu gosterdi. Cok gecmeden bolgenin Âlimleri Ona buyuk bir hurmet duymaya başladılar. Onu ziyaret ederek ilminden istifade etmeye calıştılar.

Bunların başında vaktiyle ona ders veren Molla Halil Efendi Hazretlerinin cocukları ve yakınları gelmektedir. Bunlardan, Molla Omer Efendi ve Zokaydalı Molla AbdulkahhÂr Efendi en meşhurlarıdır. Ayrıca Nuvinli Şeyh İbrahim Efendi, Halid bin Velid (ra)’in soyundan gelen Siirtli Şeyh Abdullah Efendi, Siirtli Mahmud Cemaleddin Efendi, Siirtli Şeyh HattÂb Efendi, Zadolu Şeyh Muhammed Efendi, Huvitli Şeyh Abdullah Efendi, İskambolu Şeyh Derviş Efendi, Fersaflı Şeyh Abdulhakim Efendi ve VerkÂnisli Şeyh FethullÂh Efendi gibi şahsiyetler, onun yanında tasavvuf terbiyesi aldılar. Bu zatlardan Fersaflı Şeyh Abdulhakim Efendi, Zokaydalı Şeyh AbdulkahhÂr ve Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi Hazretleri, daha sonra Ustadları Şeyh Muhammed Fersafi’nin işareti uzerine Seyda-yi TÂğî Hazretlerine giderek seyru sulûk terbiyesini Onun yanında tamamlamışlardır.

İsimleri gecen bu zatlardan Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi, Hz. Omeri (ra)’in soyundan gelmektedir ve Hocası Fersaflı Şeyh Muhammed el-Hazîn’in kayın biraderidir. Fersaflı Şeyh Abdulhakim Efendi ise Onun yeğenidir.

MilÂdî 1258 de Bağdad'ın Moğollar tarafından istila edilmesi uzerine Şeyh Muhammed’in ataları gelip Siirt’in Fersaf koyune yerleşmişlerdir. Burası, Siirt’in bugunku Tillo (Aydınlar) ilcesinin bir mahallesi gibidir. Aynı tarihlerde Abbasi saray erkÂnından bazı şahsiyetler de Moğol zulmunden kurtulup hicret ederek buraya yerleşmişlerdir. Siirt eşrafından bu meşhur aile, bilindiği uzere Hz. Abbas’ın soyundan gelmektedir. İsmail Fakirullah Hazretleri bu ailenin son buyuklerindendir. Osmanlı son devrinin buyuk evliya ve ulemasından, (MarifetnÂme’nin muellifi) Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi Hazretleri, bu zatın yanında yetişmiştir.

Şeyh Muhammed el-Fersafi Hazretleri, Asırlar boyu bir ilim ve irfan merkezi haline gelen bu muhitte doğup buyumuştur. II. Sultan Mahmud HÂn, Sultan Abdulmecid HÂn ve II. Abdulhamid HÂn donemlerini idrak etmiştir. Onun, on iki oğlu da birer alim olarak yine bu muhitte yetişmişlerdir.

Şeyh Muhammed, bir gun derin bir cezbeye kapılarak soylediği kudsî kasidede «Ya Hazinî» diye muhatap olduğu ilham uzerine o gunden sonra Şeyhu’l-Hazin olarak tanınmaya başlamıştır. Muhitinde ve adının zikredildiği kitaplarda Şeyh Muhammed el-FersÂfî, ayrıca Şeyh Muhammed el-Hazin diye anılmaktadır. İlÂhi aşka dair kasidelerinden başka Onun Hz. Peygamber (sav)’e «GayÂtu’l-HayrÂt» adı altında manzum olarak yazıp hediye ettiği on uc kıta salevÂtı şerifeleri vardır. Bu salevÂt, doğuda geniş bir muhitte namazlardan sonra okunmaktadır.

Doğduğu Fersaf koyunde, h. 1309/m. 1892 yılında vefat eden Şeyh Muhammed el-Hazîn, koyun yukarısında onceden gosterdiği yere defnedilmiştir. Henuz hayattayken burayı işaret ederek, «Beni buraya defin ediniz, Cunku Halid bin Velîd Hazretleri Siirt’i fethettiği sırada cadırını buraya kurmuştur» der idi. Nitekim, vefatından bir yıl sonra, uzerine yapılan turbenin inşaatı sırasında temel hafriyatında kıvırcık saclı bir şehid ile ona ait yay ve oklar bulunmuştur.

Bircok kerametleri olan Şeyh Muhammed el-Hazîn’in soyundan bircok değerli alim yetişmiştir. Başta oğullarından Şeyh Fahreddin, Şeyh Muhiddin, Şeyh Abdullah ve Şeyh Şerafeddin Efendiler olmak uzere butun cocukları ve gunumuzde yaşayan torunları onun ilim ve irfanına layıkıyla veraset etmişlerdir. Bunlardan bilhassa, Şeyh Zeynelabidin, Şeyh Muhammed Musa KÂzım ve Şeyh Takyeddin Efendiler, insanlara daima zuhd ve takva yolunu gostermiş, bircok talebe yetiştirmiş ve ehl-i Sunnet velcemaat itikadı anlatmaya calışmışlardır.

Şeyh Muhammed el-Hazîn Hazretlerinin mahdumlarından Şeyh Şerafeddin Efendi Hazretleri, birinci dunya harbi sırasında maiyetindeki uc bin kişilik milis mucahit kuvvetlerle Ruslara karşı verdiği cihadda buyuk bir ustunluk gostermiştir. Bu sayede Rusların Bitlis’i gecmeleri engellenmiştir.

__________________