“Kıbrıs’ın manevi bekcisi” olarak bildiğimiz “Hala Sultan”ın asıl adı “Ummu Haram”dır (r.anha). Re*sû*lul*lah’ın mujdesine mazhar olabilmek icin yaşlı hÂlinde Me*di*ne’den kalkıp Kıbrıs’a kadar gelen ve orada şehit olan bu buyuk İslam mucahidesi, meşhur sahabi Enes bin MÂlik’in (r.a.) teyzesidir. Yine buyuk sahabi Haram bin Mil*han’ın (r.a.) kız kardeşi, Peygamberimizin de teyzeleri tarafın*dan akrabası, aynı zamanda sutteyzesidir. İslam’dan once Amr bin Kays ile ev*lenmişti. İslamiyet’in Medine’de yayıldığı ilk yıllarda Musluman oldu. Kocasını da Musluman olmaya davet etti. Fakat o bunu kabul etmedi. Bir muşrikle haya*tını devam ettirmek istemeyen Ummu Haram (r.anha), kocasından ayrılmakta te*reddut gostermedi. Bir muddet sonra da meşhur sahabi UbÂde bin SÂmit’le (r.a.) evlendi.
Peygamberimiz, sutteyzesi olan bu buyuk İslam kadınının evini şereflendi*rir, zaman zaman ziyaret ederek gonlunu alırdı. Bazen “oğle uykusu”nu orada uyuduğu da olurdu. Ummu Haram da (r.anha) Re*sû*lul*lah’a ikram ve izzette kusur etmez, ona hizmet etmeyi kendisi icin buyuk bir şeref sayardı.
Bir gun yine Peygamberimiz onu ziyaret etmiş, biraz sohbet ettikten sonra uyumuştu. Biraz sonra uyandı. Tebessum ediyordu. Ummu Haram (r.anha) buna bir mana veremedi. “YÂ Re*sû*lal*lah, anam babam size feda olsun! Nicin gulu*yorsunuz?” diye sordu. Peygamberimiz cevap verdi: “Ey Ummu Haram, um*metimden bir kısmının gemilere binip kÂfirlerle savaşmaya gittiğini gor*dum.”
Ummu Haram heyecanlanmıştı. Onlardan biri olmayı arzu etti. “YÂ Re*sû*lal*lah, dua etseniz de ben de onlardan biri olsam!” diye ricada bulundu. Re*sû*lul*lah (a.s.m.) onu kırmadı, “YÂ Rabbi, bunu da onlardan eyle!” diye duada bulundu. Sonra yeniden uyumak uzere tekrar uzandı.
Fazla bir zaman gecmemişti ki, yine tebessum ederek uyandı. Ummu Haram, gulmesinin sebebini sordu. Re*sû*lul*lah (a.s.m.), “Bu defa da ummetimden bir kısmının, padişahların tahtlarına kuruldukları gibi debdebeli bir hÂlde gazaya gittiklerini gordum.” Ummu Haram, Peygamberimize tekrar dua etmesi ricasın*da bulundu. Kendisinin de onların arasında olmayı arzu ettiğini soyledi. Fakat Re*sû*lul*lah (a.s.m.) bunu kabul etmedi. “Sen oncekilerdensin.” buyurdu.
Aradan yıllar gecti. Peygamberimizin vefatından sonra, kocası UbÂde bin SÂmit (r.a.), Humus’ta tebliğ vazifesinde bulunmak uzere gorevlendirildi. Bir*likte Humus’a gittiler. Uzun bir muddet orada İslamiyet’in neşri icin gayret gos*terdiler.
Hz. Osman’ın halifeliği devriydi… Hz. Ebû Bekir devrinden beri yapılan fetihlerle İslam Devleti’nin hudutları bir hayli genişlemişti. Fakat fethedilmesi gereken daha bircok yer vardı. Bunlardan biri de stratejik onemi sebebiyle Kıbrıs’tı. Şam Valisi Hz. MuÂviye bu adayı fethetmeyi cok arzuluyordu. Bunun icin teklifte bulunduysa da, Hz. Osman, henuz vaktinin gelmediği duşuncesiyle bu*nu kabul etmedi. Fakat MuÂviye’nin ısrarı neticesinde buna izin verdi.
Hz. MuÂviye bu izne cok sevindi. Kısa zamanda bir donanma duzenledi. UbÂde bin SÂmit ile (r.a.) hanımı Ummu Haram da (r.anha) bu orduya iştirak etti*ler. Hz. Ummu Haram o sırada 86 yaşında bulunuyordu.
Kıbns Seferi, Muslumanların ilk deniz seferiydi. Dolayısıyla yolculuk esna*sında bircok guclukle karşılaşıldı. Ummu Haram (r.anha), yaşından umulmaya*cak şekilde gayet sakindi. Yolculuğun verdiği meşakkatten dolayı şikÂyette bu*lunmuyordu. Re*sû*lul**lah’ın kendisine verdiği mujdeyi hatırlıyor, o mujdenin ta*hakkukunu arzuluyordu. CenÂb-ı Hakk’ın şehitlere ihsan edeceği ikramları du*şunuyor, sıkıntılara aldırış etmiyordu. Bu hÂli mucahitlere ornek teşkil ediyor, sabırlarını artırıyordu.
Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra donanma Kıbns’a ulaştı. Once Kıbrıslıları Musluman olmaya davet ettiler. Kabul edilmeyince cizye vermeleri tekli*finde bulundular. Rumlar buna da yanaşmadılar. Artık savaş kacınılmazdı. Ummu Haram (r.a.) yerin*de duramıyor, bir an once neticeye varmak icin sabır*sızlanıyordu. Nihayet savaş baş*la*dı. Mucahitler yıldırım hızıyla taarruza gecti*ler ve kısa zamanda Rum donanmasını mağ*lup ettiler. Sonra da bir cıkarma yap*tılar. Artık savaş karada devam ediyordu. Rum*lar daha fazla karşı koyamadılar.
Cizye vermeyi kabul ederek barış teklifinde bulundular. Boylece Kıbrıs, Hicret’in 28. yılında fethedildi.
Savaş sonrasında İslam ordusu Şam’a donuyordu. Ummu Haram (r.a.), şehitliğe nail olmamanın uzuntusunu yaşıyordu. Fakat şehitlik bu mubarek hanım icin takdir edilmişti ve mutlaka gercekleşecekti. Nitekim birdenbire atı huysuzlandı. Ummu Haram (r.a.) duşerek, cok ozlediği şehadet mertebesine kavuş*tu. Boylece CenÂb-ı Hakk’ın “Oluler demeyiniz.” buyurduğu şehitler kervanına o da katıldı.[1]
Kıbrıs’ın fethinin sembolu Ummu Haram’ın (r.anha) kabri, Larnaka yakınlarında bulunan Tuz Golu kıyısındadır. Yuzyıllardır oradan feyiz ve bereket sacmakta*dır. Kabri devamlı ziyaret edilir.
Kıbrıs uzun yıllar Muslumanların idaresinde kaldı. Bir ara tekrar Hıristiyan*ların eline gecti. Fakat 1570 yılında Osmanlılar tarafından fethedilerek yine Muslumanların eline gecti. Osmanlılar Ummu Haram’ın (r.anha) kabrini imar etti*ler. Turbe yaptılar ve “Hala Sultan” ismini koydular. Yıllarca da Hala Sultan’ın kabri hizasından gecerken, hur*meten top ateşiyle onu selamladıkları rivayet edilir.
Allah ondan razı olsun
__________________
Ummu Haram (r.anha)
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●46 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- Ummu Haram (r.anha)