Hudeybiye andlaşmasından sonra musluman olan sahabi. Amr b. el-Âs b. VÂil b. HişÃ‚m b. Saîd b. Selhem b. Amr b. Kusay b. Ka'b b.Luey.
Adı, Amr, kunyesi Ebu Abdullah veya Ebu Muhammed'dir. Babası Âs, annesi NÂbiğa'dır. Amr'ın soyu Ka'b b. Luey'de Hz. Peygamber (s.a.s.)'le birleşir. Kureyş kabilesinin Sehmoğullarındandır. Sozu dinlenen ve cevresini rahatlıkla etkisi altına alabilen bir kişiliğe sahipti.
Amr, muşriklerin zulmunden uzaklaşmak icin Habeşistan'a hicret eden muslumanların tekrar Mekke'ye geri gonderilmesi maksadıyla NecÂşi'ye gonderilen elci heyetine başkanlık etti. Fakat muslumanları geri getiremeyince onlara karşı duşmanca davrandı. Bedir, Uhud, Hendek savaşlarında muşriklerin yanında yer alarak İslÂm'a karşı savaştı.
Kureyş muşriklerinden yaşlıların olumunden sonra muslumanlara olan kin yavaş yavaş siliniyordu. Amr, Hendek savaşından sonra da muşriklerin hareketlerinin sonucsuz kalacağını, muslumanların galip geleceğini anladı. İcinde İslÂm'a karşı bir sevgi uyanmaktaydı. Nihayet muşriklerle ilişkisinin koptuğu, Hudeybiye anlaşmasına katılmayıp, İslÂm'a gonul vermeye başladığı goruldu. Amr, Hicretin 8. yılı (629) Medine'ye geldi. Hz. HÂlid b. Velid'le birlikte aynı gun Hz. Peygamber'e bey'at etti.
Mekke'nin fethinden once Cuzam, Lahm, Kudaa, Âmile, Beliy ve Uzre kabîlelerinin bir araya gelerek Medine'yi kuşatmak amacında oldukları haberi Hz. Peygamber (s.a.s.)'e ulaştı. Resulullah, EnsÂr ve MuhÂcirlerden oluşan ucyuz kişilik bir kuvvet hazırladı. Bu kuvvetin başına komutan olarak Amr'ı getirdi. Beliy ve Uzre kabilelerine uğramasını, akrabalarının yardımını sağlamasını da emretti. Beliy kabilesi Amr'ın dedesi VÂil'in dayıları olurdu. Amr, Cuzamlıların yurduna vardığında onların hazırlığını ve yaptıkları yığınağı gordu. Peygamberimiz (s.a.s.)'den yardım istedi. İkiyuz kişilik takviye kuvveti gonderildi. Muşrikler, muslumanlar karşısında direnc gosteremediler, her biri bir tarafa dağıldı. Amr da ordusuyla birlikte Medine'ye dondu.
Amr, Mekke'nin fethinden sonra Suva putunu yıkması icin Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından gorevlendirildi. Bir muddet sonra da Umman'a gitti. Umman hukumdarına Resulullah'ın mektubunu sundu. Hukumdarın ve cevresinin musluman olması sonucu Umman valiliğine getirildi. ZekÂt ve sadakaların toplanmasında, dağıtılmasından Umman hukumdarıyla cevresinden yardım gordu. Hz. Peygamber'in vefatına kadar burada kaldı.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) zamanında zekÂt odemekten kacınanlarla savaştı. Onlara boyun eğdirdi. Bu olaydan sonra Suriye'de başlatılmış bulunan İslÂmî cihat icin Şam'a gitmek istediğini Hz. Ebu Bekir'e acıkladı. Hz. Ebu Bekir (r.a.) kendisinin Umman'a bizzat Allah elcisi tarafından gorevlendirildiğini bildirdi. Fakat isteğinede engel olmak istemedi. Bizans ordularının Suriye'den kovulduğu, İslÂm'ın bolgeye hakim kılındığı EcnÂdin, Şam ve Yermuk savaşlarında gorev aldı. Filistin'in fethinde yararlıklar gosterdi. Kudus'u fethetti ve şehir bizzat halife Hz. Omer (r.a.) tarafından yapılan barış antlaşmasıyla muslumanların eline gecti.
Arka arkaya yapılan İslÂmî fetihler Amr'ı şevklendirdi. Amr, hareketli ve cevvÂl bir insandı. Uzun uzun duşunmek pek işine gelmezdi. Cabuk karar verir, verdiği kararı da hemen uygulamak isterdi. Bu nedenle Mısır'ın İslÂm hÂkimiyetine alınması ve fethedilmesinin gerektiğini halife Hz. Omer (r.a.)'a bildirdi. Hz. Omer, muslumanların savaş yorgunu olduğunu, guclerinin zayıfladığını belirtti. Fakat her şeye rağmen Amr, halifeyi ikna etmeyi başarıp, Mısır uzerine yurudu. Hz. Omer, Zubeyr b. AvvÂm komutasında bir ordu hazırlayıp, takviye kuvvet olarak Amr'a gonderdi. Amr komutasındaki ordu Babilyon, Ariş ve Fustat (Kahire)'ı fethederek Mısır'ı muslumanların toprakları arasına kattı. Amr, Halifenin izniyle İskenderiye uzerine yurudu. Uzun ve yorucu bir muhasaradan sonra Mukavkıs'la yaptığı anlaşma sonucu Kıbtîler'den yardım gordu. Nihayet İskenderiye'nin fethi gercekleşti. Yolun acıldığını goren Amr, Merka ve Zuveyle uzerine yurudu. Her iki şehir de harac ve cizye vermeyi kabullendiler.
Akdeniz sahilinin ve Afrika'nın en onemli kentlerinden biri olan Trablusgarb iki aylık muhasaradan sonra fethedildi; Bu buyuk fetihlerin gercekleşmesi ve Kuzey Afrika'nın İslÂmlaştırılması sonucu Amr, Hz. Omer'in emriyle Mısır valiliğine getirildi. Hz. Omer'in şehadetinden sonra Bizans'ın İskenderiye valisi İslÂm'a karşı ayaklandı. Vali, Bizans'ın tahriklerine aldanıyordu. İskenderiye, Bizans'ın mustemlekesi idi. İmparator, İskenderiye'nin elden cıkmasını bir turlu hazmedemiyordu. Mısır'ın yerli halkı Kıbtîler, anlaşmalarına sadık kaldılar. Hz. Osman tarafından ordu komutanlığına atanan Amr'ın yardımına koştular. Bizans ordularının komutanı Manuel carpışmalar sırasında olduruldu. Zafer tekrar muslumanların olmuştu. Amr, Hz. Osman zamanında Mısır valiliğinden azledildi. Bu olay, Hz. Osman'la Amr'ın arasının acılmasına sebep oldu.
Hz. Omer zamanında Amr b. el-Âs hakkında bazı şikÂyetler gelmeye başlayınca, Hz. Omer, Amr'a ağır bir mektup yazdı. Bu şikÂyetler Hz. Osman zamanında da tekrarlandı. Vergi toplama meselesinde Abdullah b. Sa'ad'a mudahale ettiği ve fazla harcamada bulunduğu ileri suruldu. Bu tur şikÂyetler sonucu Amr, gorevinden azledildi. Bu olaydan sonra Amr, siyaset sahnesinden cekildi. Hz. Osman'a kırgınlığına rağmen acıkca ona karşı cephe almadı. Bir muddet Filistin'de kaldı. Hz. Osman'ın şehit edildiği gunlerde Filistin'de bulunuyordu.
Amr, Hz. Ali ile MuÂviye'nin ihtilaflarının su yuzune cıkması ve Cemel vak'asından sonra yeniden siyasî hayatın icine girdi. Onceleri Hz. Ali'nin Hz. Peygamber ile akrabalığı sebebiyle hilafete onun daha lÂyık olduğunu ileri surerken daha sonra MuÂviye'nin yanında yer aldı. Amr'ın MuÂviye tarafında yer almasının sebebinin Utbe b. Ebi Sufyan'ın aracılığı ile ona Mısır valiliğinin vaadedilmesi olduğu soylenmektedir. Hz. Ali, MuÂviye'nin kendisine bey'at etmesi icin elci gonderdi. MuÂviye ve Amr, Hz. Osman'ın katlini gundeme getirdiler. Hz. Ali'yi de katilleri korumakla sucladılar. MuÂviye'nin bol maaş ve bahşişine tamah eden askerleri etrafında toplandılar. Şam ordusunun başkomutanlığına Amr getirildi. Şam ordusu savaşı kaybedecek duruma gelince Amr, askerlere Kur'an sahifelerinin mızrakların ucuna takılmasını ve karşı tarafa doğru fırlatılmasını emretti. O bununla Kur'an'ın hakemliğine başvurmanın gerektiğini ileri surdu. Hz. Ali, bu işin bir aldatmaca olduğunu soyledi. Fakat cevresinde bulunanlara bunu kabul ettiremedi. Hz. Ali taraftarlarının hakemliğine Ebu Musa el-Eş'ari, Şam ordusunun hakemliğine Amr getirildi.
Amr b. el-As ile MuÂviye oteden beri Araplar arasında ince fikirli kurnaz, politik meseleleri cozmekte mÂhir kimseler olarak tanınırdı. Bu olayda da Amr aynı tavrı takındı. Ebu Mûsa'nın insaflı ve adil tavrından yararlanarak hakem olayından galip cıktı. Amr, ile Ebu Musa el-Eş'ari arasında muzakereler başladı:
Amr: "Sen Osman'ın mazlum ve gunahsız olarak katledildiğini bilirsin. "
Ebu Musa: "Şuphesiz."
Amr: "Elbet sen MuÂviye'nin ve MuÂviye ailesinin Hz. Osman'a taraftar olduğunu da biliyorsun."
Ebu Musa: "Bu da doğrudur."
Amr: "Ayette 'Haklı bir sebep olmaksızın Allah'ın haram kıldığı cana kıymayın. Her kim de haksız yere oldurulurse biz onun velisine bir yetki vermişizdir. ' (el-İsrÂ, 17/33) buyruluyor."
"MuÂviye Kureyş'tendir. İlk muslumanlardan değildir, fakat buna ne engel var? Kendisinde bircok kÂmil sıfatlar mevcuttur. Mazlum halife her zaman onu himaye ederdi. Guzel tedbir ve siyasette yeganedir. Ummu'l Mu'minin Hz. Habibe'nin kardeşidir. Aynı zamanda vahiy kÂtibi olan sahabelerdendir . "
Ebu Musa: "Amr, Allah'tan kork. Bu kadar sayıp doktuğun faziletlerin hepsi MuÂviye'de mevcut değildir. Genc olması hasebiyle hilÂfete lÂyık değildir. Eğer hilÂfet yalnız asÂlet ve unvan ile olsaydı, Ali bu işe daha cok hak sahibi olurdu. HilÂfet, takva ve fazilet sahiplerinin hakkıdır. Şeref ve ilimle olduğu takdirde elbette Ali'de bunların hepsi vardır. Osman'ın gunahsız şehit olup olmaması bir delil teşkil etmez. MuÂviye'nin beni tatmin etmesi yahut bana daha fazla yakınlık gostereceği de bir mesele değildir. Bunların da bir faydası yoktur. Allah icin yapılan işlerde ruşvet verilmez. Abdullah b. Omer'in de ismini ortaya atabilir misin?"
Amr: "Sen İbn Omer'den razı isen, benim oğlum da var. Sen de onun faziletlerini biliyorsun."
Ebu Musa: "Senin oğlun boyle bir gorevi isteyip istememe konusunu daha iyi bilir."
Amr: "Halife oyle bir adam olmalıdır ki, hem kendi işini idare edebilsin, hem de halk onu istesin."
Ebu Musa: "Muslumanlar bu savaştan sonra bu işin cozumunu bize bıraktılar. Allah gostermesin, bir daha boyle kargaşalık cıkmasın."
Nihayet uzun suren muzakerelerden sonra hakemler Hz. Ali ile MuÂviye'yi azletmeğe ve başka birini halifeliğe getirmeye karar verdiler. İki taraf Dûmetu'l-Cendel'de toplandıktan sonra Amr, Ebu Musa'nın yaşlı olduğu icin once konuşmasını onerdi. Ebu Musa kalktı ve "Ali'yi de MuÂviye'yi de hilÂfetten azlettim." dedi. Ardından konuşan Amr ise sozunu buktu: "Ebu Musa Ali'yi azletti ise, ben MuÂviye'yi azletmedim ve MuÂviye'yi hilÂfete nasbettim." Kûfeliler, Ebu Musa'nın ruşvet aldığını sanarak ona saldırmak istediler, ama Şamlılar Ebu Musa'yı kacırdılar. Amr, Hz. Ali'ye acıkca muhalif oldu. Mısır'da Hz. Ali'nin tayin ettiği vali Muhammed b. Ebu Bekir'i kanlı bir savaştan sonra mağlûb ederek oldurdu ve yeniden Mısır'ı ele gecirdi.
Bu arada HÂriciler*, butun yaşanan fitnelerin arkasında MuÂviye, Amr ve Ali'nin olduğunu iddia ettiler. Ucunun de oldurulmesine karar verdiler. Hz. Ali şehit edildi. MuÂviye yaralanarak kurtuldu. Amr da suikast gunu rahatsızlanarak mescide gidememiş, onun yerine namazı kıldıran Harice şehit olmuştu. MuÂviye, Amr'a şahitler onunde bir yazı imzalatarak, daima itaat etmesi şartıyla Mısır'a vali yaptı. Mısır'da bir muddet valilik yapan Amr, hicretin kırk uc veya başka bir goruşe gore ellibirinci yılında hastalandı ve olum doşeğine duştu. Yaptıklarına cok pişmanlık duydu. Abdullah İbn Abbas onu ziyaret ettiğinde hÂlini sormuş ve o da "Ne sorarsın ibn Abbas, dunyayı az ÂbÂd edip, dini cok harÂp ettik" demiştir. İbn Şemmase de olum doşeğinde onu ziyaret edip ona Cennet'le mujdelendiğini hatırlattığında şoyle demiştir: "En buyuk devlet ve tesellim LÂ ilÂhe illallah Muhammedu'r Resulullah'tır. Ben İslÂm'dan once buyuk hatalar ve gunahlar işledim. Eğer musluman olup Resul-u Ekrem'in affına mazhar olmasaydım mutlak Cehennemlik olacaktım. Allah'a binlerce hamdolsun, musluman olma şerefine kavuştum. Resul-u Ekrem (s.a.s.)'e bey'atla dunya ve ahiretimi kazandım, Resul-u Ekrem bana 'Benden ne istiyorsun?' diye sorduğu zaman, 'Gecmiş hatalarımın affını rica ediyorum' dedim. "İslÂm gecmiş gunahlarından sorumlu tutmaz" buyurmuşlardı. Yalnız icimde bir ukde vardır ki, o da Resul-u Ekrem bana fazla muhabbet gostermediydi." Amr, Hz. Ali'ye karşı yaptıklarına pişman olarak oldu (43/663). Mukattam mezarlığına gomuldu. Abdullah ve Muhammed adlarında iki oğlu vardı.
Amr ibn el-Âs hareketli bir karakterdeydi. Askerdi ve omru savaş alanlarında gecti. İlimle ilgisi yoktu, daha cok siyasî olayların icinde yoğrulmuştu. Amr, Resulullah'tan otuz dokuz hadis rivayet etti. Bunlardan ucu muttefekun aleyhtir. Bazı meselelerde garip kıyaslarda bulundu. Mesel gusûl abdesti almadan teyemmum ederek namaz kılınmasına dair Zatu's-SelÂsil seriyyesinde bir fetva vermiş, bunu Resulullah'a anlattığında Resulullah bu ictihadı işitince gulmuştu. Orta boylu, şişman, siyah sakallıydı. Doksanuc yıl yaşadı.
Şamil İA
__________________
Amr İbn El-Âs
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●43 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- Amr İbn El-Âs