DEĞERİNİ HAYVANLAR ANLADI BİZ ANLAYAMADIK EFENDİM...
Bir kadir akşamı gunu idi.Bu değerli geceyi en iyi nerede değerlendirebiliriz duşuncesi ile yola cıktık.Yolumuz Carşamba'daki Yavuz Selim camii'ne duştu.Oğrendikki Efendi Hazretleri bu gece Yavuz Selim Camiin'de vaaz edecek. Gonul bahcemizde guller acacağını hissederek camiye girdik.'Aman Ya Rabbi' bir izdiham,bir kalabalık,muhteşem bir tablo!Arkadaşlarla bir kenara oturduk.Sohbet başlamadan bizi bir feyiz,rahmet dalgası kaplamıştı.Derken bir dalgalanma oldu.Dalgalnmadan Efendi Hazretlerinin camiye girdiğini anladık.
O'nun gelişi ile heycan kat kat artmıştı.Vaaz edeceği kursunun onune geldiğinde,sanki kursu dile gelmiş onu davet ediyordu.Caminin icini manevi bir hava kaplamıştı.
Camideki kalabalık bir an olsun gozunu ondan ayırmıyordu.Her turlu zulum,haksızlık ve zorbalıkla kirlenen dunyada gercek bir peygamber varisi gormek ne buyuk bir nimetti.Beklediğimiz an gelmiş, mubarek zat sohbetine başlamıştı.Hamd ve besmeleden ve ardından ayetleri ve hadisleri okuduktan sonra şoyle buyurdu:
''Cemaati muslimin! Şu an aramız da Allah dostları bulunmaktadır.Belki biz onların kim olduğunu bilemeyiz;ama şunu biliniz ki,ya sağınız da, yada solunuzda ALLAH'ın dostları var ve bu sohbette hazır ve nazırdırlar.Lakin Mevlamız onları bizden gizliyor.''
Efendi Hazretleri bunları anlatırken kursunun onunde bir hareketlenme oldu.Kursuye cıkmak icin dayanan merdiven tekrar dayandı.O da ne merdivende takım elbiseli, kravatlı bir adam cıkmadı mı?Efendi Hazretleri ise sohbeti kesmşti.Cemaatin şaşkınlık icindeki bakışları altında bu adam konuşmaya başladı;

Ey cemaati muslimiin.Beni bir kac dakika dinleyin.Ben eski......bakanıyım.Az once Efendi Hazretleri aramızda Allah'ın dostlarının olduğunu soyledi.Sizlere bir olayı anlatıcam sonrada sizden dua isteyeceğim.
Ben bir tarihte Efendi Hazretleri ile bir umre fırsatını bulmuştum.Allah nasib etti,cok guzel bir umre yaptık.donuş zamanı geldi cattı.İstanbul Yeşilkoy havaalanına indiğimizde sabahın erken saatleri idi.Ucaktan iner inmez Efendi Hazretleri'ne bir teklifte bulunmak geldi icimden:''Efendi hazretleri bu sabah kahvaltıyı bizim evde yapalım, bir yorgunluk kahvesinden sonra sizi bırakırım''.dedim.Sağ olsun Efendi Hazretleri bizi kırmadı ve teklifimi kabul etti.Birlikte bizim eve doğru yola cıktık.Mevsim yaz olduğu icin yazlık evime gidiyorduk.Bir yandan yol alırken,bir yandanda ,aklıma evimin onunde bulunan ve son derece saldırgan olan kopeğim geldi.Zira bu kopek sıradan bir kopek değildi.Ozel eğitim almış yabancı insana tahammulu olmayan bir kopekti.Yabancıyı gordumu hemen saldırıyordu.Sonuc olarak iri,kıyım bir kopek bizi bekliyordu.Bunları duşunerek yol alırken,Efendi Hazretleri'ni rahatsız edecek diye endişeleniyordum.
''Efendi hazretlerini rahatsız eder mi? Huysuzluğu ve havlaması...'' Ben bu duşunceler ile meşgul olurken, Efendi Hazretleri'ne konuyu acamadım.Bu duşunceler icinde eve geldik.Kapıyı actılar, iceri girdik.Her an bir hareket bekliyordum;ama yazlığın icine girene kadar beklediğim hareket olmadı.
Eve gelmiş kahvaltımızı yapmıştık.Efendi Hazretleri kahvaltıdan sonra işrak namazını kıldı.Namazı bitirir bitirmez bana dondu:''Senin şu kopeği merak ettim, haydi bir gorelim.''dedi.Efendi Hazretlerinin bu talebi beni son derece şaşırtmıştı.Cunku ben ona kopeğimden bahsetmemiştim.Ben telaşlı bir vaziyette:''
-Aman Efendi Hazretleri, o sizi rahatsız eder.
-Yok yok hicbir şey olmaz, haydi bir gorelim.
Israrı karşısında bir şey diyemedim.''Peki buyrun bahceye cıkalım''diyerek Efendi Hazretleri ile birlikte bahceye cıktıkKulubeye doğru ilerlerken, tedirginlğimi uzerimden atamamıştım.Her an kulubeden sıcramasını bekliyordum.
Efendi Hazretleri'ne dikkatli olmasını, kopeğin her aan kulubeden cıkacağını soyledim.Ha havladı, havlayacak derken, kulubenin onune gelmiştik.Ben şaşkındım;cunku normalde şimdiye kadar coktan bizi fark edip ortaya cıkması lazımdı.AMA ODA NE!Kopek, kulubesinde sessizce duruyordu.Birden başını dışarı cıkardı.Efendi Hazretleri'ne bakmaya başladı.Tepeden tırnağa suzdu.Daha sonra başını iki ayağının arasına indirerek, yerde surune, surune bize geldi.Ben dehşetle olayı izliyordum.Şaşkın ve heyecan icindeydim, zira ortada cok garip bir hadise vardı.Kopeğim Efendi Hzaretlerinin onune kadar geldi.Efendi Hazretleri'ne sevgiyle baktığını inaanın hissettim.Kopeğim başını yana yatırdı.Efendi ye bakarken Vallahi ağlıyordu,gozlerinden suzulen yaşları bir gormeli idiniz.Efendi Hazretleri kopeğime tebessum edip başıyla selam verdi.Bu ne muazzam bir manzara idi.Tuylerim diken diken olmuştu.Kopeğimin bir zarar vermesinden korkarken o, Efendi Hazretlerinin onunde saygıyla eğilmiş ağlıyordu.Efendi Hazretleri bana;
-Hadi gidelim...
Bir ruyadan uyanmıştım.Son derece hırcın olan kopeğimin bu derece sessiz ve sakin olması beni şaşırtmıştı.Ayrılırken kopeği elimle durttum.Durtmemle bu sefer bana havlaması bir oldu.Sanki duşunduklerimi anlamış ve''sen ne yapmaya calışıyorsun''der gibiydi.
Eve donerken Efendi Hazretleri bana şoyle buyurdu;
-''Gordun mu?Kopek sahibine mahcup olmamak icin, benim gibi birine havlamadı'''
Aman ALLAH'ım ne buyuk bir tevazu......

Bunları anlatan zat,anlatmasını bitirmiş,yuzunu cemaatten,kursude oturan Efendi Hazretlerine dondu ve yuksek bir ses tonuyla adeta haykırdı
'''EFENDİ HAZRETLERİ..SİZLERİN KIYMETİNİ, DEĞERİNİ HAYVANLAR BİLE ANLADI BİZLER ANLAYAMADIK'''
-------------------------------------------------------------------------------------------------------


BİR SEN ANLADIN!
Efendi Hazretlerimiz İsmailağa'ya ilk imam olduğu zaman kapı kapı dolaşıyor.Cevredeki her evin kapısını tıklayan Efendi Hazretleri,''Ben bu caminin yeni imamıyım, bir sıkıntı ve ihtiyacınız olursa benim kapım her zaman acık.Sizi namaz da camimizde gormek bizi mutlu eder.'' diyerek insanları namaza ve camiye cağırıyor.İnsanlarımız guzel muameleye guzel karşılık verirler.İnsanların yapısında da bu vardır. ''Allah razı olsun, ne demek hocam, inşallah hocam'' diyorlar.Herkesin aynı olması, herkesten aynı muameleyi beklemek de yanlış tabii.bB oyle bir iş yapan her turlu hakarete hazırlıklı olması lazım.
Efendi Hazretlerimizin kapısına tıkladığı bir evden de et ve kemik yığını olarak tabir edilen iman ve akıldan nasibi olmayan dev gibi boylu poslu, iri yarı bir adam cıkıyor.Efendi Hazretleri aynı şeyleri ona da soyluyor.Adam Efendi Hazretlerine şoyle yukardan alaycı bir şekilde bakıyor ve ''Şuna bak, sen bir hicsin ya!'' diyor.Efendi Hazretlerimiz adamın bu terbiyesiz tavrına ''Hic olduğumu bir sen anladın'' diyerek cok manalı bir cevap veriyor.Bu cevaptan sonra adamın surat şeklini gormek isterdik doğrusu...
-------------------------------------------------------------------------------------------------------

İMTİHAN
Efendi Hazretleri'nin kayıncosu Muhammed hoca devamlı yanında bulunduğundan cok dikkat etmesi gerekiyor.Cunku evliya, yanındakileri her zaman imtihan eder.Muhammed Hoca;''Tabakta uzum var, Efendi Hazretleri bazen bir tane uzum istiyor.Bende bir tane alıyorum ve getiriyorum.Eğer uc tane veya daha fazla alsam soz dinlememiş olurum'' diyor.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------

CİVİ GİBİ DUR
Efendi Hazretleri gectiğimiz yıllarda yine Cavuşbaşın'da dinlenmede iken hatme hace yapılıyor.Hatme haceden sonra İshak Hoca aşrı şerif okuyor.Aşrı şerif okurken hafif sallanan İshak hoca'yı Efendi Hazretleri'miz omuzundan tutuyor ve ''Bende bir keresinde aşrı şerif okurken Ustadım Ali Haydar Efendi beni omuzumdan tutarak 'Boyle civi gibi ol' buyurdu.Sende oyle ol'' buyurmuş.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------

SUNNET İLE GELEN HİDAYET
O zamanlar cemaat bu gunku gibi kalabalık değil.Cami kısmı ya doluyor, ya dolmuyor...İslamı bildiği kadar yaşamaya calışan, siyah fotur şapkası ile ticaret yapan bir iş adamının yolu Fatih Carşam'dan gecince İsmailağa'ya uğramaya karar veriyor.İsmailağa'ya girer girmez cok tabii olarak kendisini başka bir dunyada buluyor.En on safa kadar ilerleyip oturuyor.Efendi Hazretleri ise o sırada sohbet ediyor.Efendi Hazretleri bir kitabı, rafa koyması icin bu iş adamına vermek istiyor.Adam elini uzatınca Efendi Hazretleri kitabı geri cekiyor.Bu iki uc kere tekrarlanınca yanındakiler adama ''Sağ elini uzat'' diyorlar.Sağ elini uzatınca Efendi Hazretleri kitabı veriyor.Efendi Hazretleri bu hareketinin sebebini de kursuden acıklıyor.Rasulullah Efendimizin sunnetinde; işlerin sağ el ile yapılması, almanın vermenin, yemek yemenin sağ el ile yapılması gerektiğini sol elin taharet eli olduğunu ve bunlara dair hadisi şerifleri anlatıyor.
Bu zat, sohbet bitiminde Mevla'nın kalbine verdiği hidayet nuru ile aydınlanıyor.Kendi anlatımı ile:''Boyle bir edep ve sunnet aşkı daha ne olabilir ki...O gun sohbet cıkışı İsmailağa'nın altında bulunan terziye indim, cubbe ve şalvar aldım.Eve gittiğimde hanım ve cocuklarda beni boyle gorunce sen madem boyle giyindin bizde carşaf giyeriz dediler ve Elhamdulillah giydiler, o gunden bu gune boyleyiz işte'' diyor.İsmini burada vermeyi uyugn gormediğimiz bu zat şimdi buyuk bir hocamızdır ve sohbetleri ile insanları bu yola cağırıyor.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------

YALAN
Efendi Hazretlerimiz'e sormuşlar:''Efendi Hazretleri siz hic yalan soylediniz mi?.'' Efendi Hazretlerimizin verdiği cevap ''Bana hic saatin kac olduğunu soran olmadı!''
Yani şu dikkate bakarmısınız!!!... Aman Ya Rabbi! Ne kadar ince duşunuyor.Saat sorulduğunda verilen cevabın yanlış olmasını bile yalan sayıyor Efendi Hazretlerimiz.Hani birisi saati sorsa ''saat kac?'' diye.Eğer saat ekrep ve yelkovenlı ise saate bakarsın ve pek dikkat etmeden 9 un uzerindeyse 8 dersin.Bu bile yanlış oluyor ve Efendi Hazretlerimiz bunu yalandan kabul ediyorlar....
-------------------------------------------------------------------------------------------------------


ABDESTSİZ OLMAMAK
Abdestli bulunmak ve yatmak hakkında bir cok hadisi şerif vardır.Efendi Hazretlerimiz'de abdestli bulunmaya cok onem veriyorlar.Odalarında ve uzun yola cıktıklarında yanlarında bir tuğla bulunduruyorlar. Neden? Abdestleri bozulduğu vakit abdest mahalline varıncaya kadar ayaklarının yere abdestsiz basmasından korkuyorlar.O tuğla ile teyemmum alarak o anlık bu ihtiyaclarını gidermiş oluyorlar. Efendi Hazretlerimiz hastalandığı zaman uyuyor ve uyanıyor.Uyuyor ve uyanıyor.Ancak uyandığı zaman (bizim gibi kıvrılıp daha bir iştahla uyumaya calışmıyor) abdest almak icin sıcak yatağından kalkıyor.Yani uyuyarak bozulan abdestini alıyor ve abdestli uyumuş oluyor.Bu hal yani uyanmak kac kere olursa olsun, bıkmadan ve usanmadan kalkıyor abdest alıyorlar....
__________________