Âlemlere rahmet olarak gonderilen rahmet peygamberi Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem, hepimiz icin en doğru, en guvenilir ve en ideal bir ornek olarak bulunmaktadır.

Hem dunyada hem de ahirette kurtuluşumuzun yolu O'ndan ve O'nu taklit etmemizden gecmektedir. O'nun ornek alınacak bir hasleti ve durumu da evi ve hanımlarıyla olan ilişkisidir hic şuphesiz. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'in evi, yeryuzunde kurulan evlerin en mesudu, huzurlusu ve hurmete layık olanıydı. Ahlakı Kur'an ahlakı olan efendimizin eşleriyle ilişkisi nezaket uzerine kuruluydu.
Allah'ın yarattığı kullar icerisinde hicbir kadın, Efendimizin hanımlarını sevdiği gibi sevilmemiştir. Yaratılan kullar icerisinde hicbir erkek de Hz Peygamber (sav) gibi sevilmemiştir. Mecnun, onun katresinden dokulen bir parca bile değildi. Bu sevgi kaynağının elbette en onemli sebebi, Allah Resulu'nun, hanesinde bulunanlara uyguladığı terbiye usuluydu. Bu usulle, etrafındaki herkesin kalbinde O'na karşı sonsuz bir hurmet ve bağlılık oluşmuştu.
O'nun her adımını taklit etmekle, insanlık hem şeref hem huzur bulacaktır. O'nun aile reisi olarak cizdiği portre de hayranlıkla izlenecek mukemmelliktedir. Sabrın, merhametin, şefkatin, anlayışın, inceliğin ve hoşgorunun timsaliydi efendimiz. Bu faziletler, tarih boyunca hic kimsede bu denli coşkun ifade olanağı bulamamıştı.
Eşinin fikrini uygulayan peygamber!
Hudeybiye anlaşması, Muslumanlara cok ağır gelmişti. KÂbe'ye varamadan geri doneceklerdi. Anlaşmayı yazma işinden cıkınca, Resûlullah, ashabına: "Kalkın kurbanlarınızı kesin, sonra da tıraş olun!" buyurdu. Ancak (muşriklerle yapılan bu antlaşmadan hic kimse memnun değildi. Bu sebeple) kimse kalkamadı. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, emrini uc kere tekrar etti. Yine kalkan olmayınca Ummu Seleme'nin cadırına girdi. Ona halktan maruz kaldığı bu hali anlattı.
O, kendisine: "Ey Allah'ın Resulu! Bunu (yani halkın kurbanını kesip, tıraşını olmasını) istiyor musun? Oyleyse cık, ashaptan hicbiriyle konuşma, deveni kes, berberini cağır, seni tıraş etsin!" dedi. Hz. Peygamber kalktı, hic kimse ile konuşmadan bunların hepsini yaptı: Devesini kesti, berberini cağırdı, tıraş oldu. Ashab bunları gorunce kalktılar kurbanlarını kestiler, birbirlerini tıraş ettiler"
İslam tarihindeki bu muthiş olay, uzerine durulup duşunulmesi gereken bir konudur. Kim, eşine bu denli iltifatkar olabilir. Kac aile reisi, en sıkıntılı anlarında hanımıyla istişare yapabilir? Kac kişi en zor zamanlarında, hanımının sozumu dinler ve ona değer verir ki?
Resulullah'ın yontemi
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'in hayatından oğrendiğimiz, O'nun ailesine karşı iki istikameti olduğudur. Birincisi; aile fertlerinin her biri ile şahsen teması ve ozel sohbeti... İkincisi; aile fertlerinin tamamının birbirleriyle teması ve sohbeti...
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bu prensiplerini bozmamak icin, bunlara cok ihtimam gosterir, dikkat ederdi. Ayrıca her sabah mescitten cıktıktan sonra ve her ikindi namazını kıldıktan sonra, hanımlarına uğrar, belirli surelerde onlarla sohbet ederdi.
"En hayırlılarınız, aileniz icin hayırlı olanlarınızdır"
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem: "En hayırlılarınız, ailesi icin hayırlı olanınızdır. Bana gelince ben, aileme karşı sizden en hayırlı olanınızım" buyurmuştur. O ailesiyle birlikte olduğunda, onlarla sohbet eder, vakit gecirir, hal ve hatırlarını sorar, şakalaşır ve onları buyuk bir ciddiyetle eğitirdi.
Eşinin meseleleriyle alakadar olurdu
Hz. Peygamber, gunluk ziyaretlerini aksatmadan yapar, onlarla sohbet eder, hal ve hatırlarını sorar ve dertleriyle ilgilenirdi. Ondaki bu incelik, butun hanımlarına yansımıştır.
Bir gun savaşta, babasını ve yakınlarını kaybeden Safiye annemizin yanında, Hz. Peygamber hic uyumamış, sabaha kadar kendisiyle sohbet edip, ilgilenmiştir.
Hz. Peygamber hastalandığında "keşke senin uğradığın hastalığa ben uğrasaydım, senin yerinde yatan ben olsaydım" deyince diğer hanımlar birbirlerine goz kırparlar. Bunu goren Resûlullah, "Safiye bu sozunde sadıktır" buyurur.
İnsan fıtratında var olan eğlenme ve şakalaşma ihtiyacını bilen Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem buna da imkÂn tanımış ve bizzat eşleriyle şakalaşmıştır. Muhtelif seferlerde Hz. Âişe ile koşu yarışması yaptığını validemiz kendisi soyler.
Ahlakı en guzel olanınız
"Muminlerin iman bakımından en kusursuzu, ahlÂkı en guzel olanıdır. AhlÂkı en guzel olanınız da, kadınlarına en guzel davrananınızdır" [Ebu Davud] Hanımlarına faziletlerini soylemesi, sevdiğini ifade etmesi, bineğine alması, aynı kabın suyu ile muştereken yıkanılması, hanımının hayvana binmesinde yardımcı olması ve dizine bastırarak bindirmesi, kendisine yapılan yemek davetine "hanım da olursa" kaydıyla icabet etmesi, bir sıkıntıyla kederlenip ağlayanın gozyaşlarını elleriyle silerek teselli etmesi gibi Resulullah'ın -sallallahu aleyhi vesellem- pek cok davranışı hanımlarını memnun etmeye yoneliktir.
En kritik anlarda eşinden fikir alırdı
Kendisini muhatabının fikrine saygı duyma ve onerilerini dikkate almada da gosterir. Ve tabii ki Hz. Peygamber bu konuda da ornek teşkil eder bugunun erkeklerine ve tum insanlara. Ozellikle eşinin sozune ve duşuncesine, doğrudan hanımını ilgilendiren konularda bile muracaat etmeyen aile reisleri, Hz. Peygamber'in sallallahu aleyhi vesellem yaşayışı goz onune alındığında en yakın arkadaşlarına haksızlık etmektedirler. Oysa Hz. Peygamber cok kritik anlarda eşlerinin fikrini almış ve uygulamıştır.
Anlayış ve musamaha esastır
İbn Abbas anlatıyor: "Resûlullah buyurdular ki: "Sizin en hayırlınız, ehline karşı en iyi davrananınızdır. Ben aileme en iyi olanınızım." Resulullah'ın zevcelerine karşı davranışları ile kadın hususundaki tavsiyeleri tahlil edilince bu iyilikten kastedilen teferruat ortaya cıkarılabilir. Resûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-: "Kadın eğe kemiği gibidir, doğrultmaya kalkarsan, kırarsın. Onu bırakırsan eğri olduğu halde istifade edersin" buyurarak sert, haşin davranışlardan uzak durmakla beraber, ilgi ve alakanın hicbir şekilde kesilmemesi gerektiği ikazında bulunmuştur. Kadın, erkekten daha hassas, daha ince mizaca sahiptir.
Oyle ise hoşa gitmeyen davranışlarına karşı anlayış ve musamaha esas olacaktır. Ashabına bir hatırlatması şoyledir: "Kadınlarınızı nasıl kole ya da hayvan dover gibi dovuyor, sonra da akşam olunca utanmadan, beraberce yatıyorsunuz?" Buna rağmen eşlerini dovenlere ya da dovmek isteyenlere, "Dovun (ancak bilin ki kadını) sadece şerlileriniz dover"
Milli Gazete

Hem dunyada hem de ahirette kurtuluşumuzun yolu O'ndan ve O'nu taklit etmemizden gecmektedir. O'nun ornek alınacak bir hasleti ve durumu da evi ve hanımlarıyla olan ilişkisidir hic şuphesiz. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'in evi, yeryuzunde kurulan evlerin en mesudu, huzurlusu ve hurmete layık olanıydı. Ahlakı Kur'an ahlakı olan efendimizin eşleriyle ilişkisi nezaket uzerine kuruluydu.
Allah'ın yarattığı kullar icerisinde hicbir kadın, Efendimizin hanımlarını sevdiği gibi sevilmemiştir. Yaratılan kullar icerisinde hicbir erkek de Hz Peygamber (sav) gibi sevilmemiştir. Mecnun, onun katresinden dokulen bir parca bile değildi. Bu sevgi kaynağının elbette en onemli sebebi, Allah Resulu'nun, hanesinde bulunanlara uyguladığı terbiye usuluydu. Bu usulle, etrafındaki herkesin kalbinde O'na karşı sonsuz bir hurmet ve bağlılık oluşmuştu.
O'nun her adımını taklit etmekle, insanlık hem şeref hem huzur bulacaktır. O'nun aile reisi olarak cizdiği portre de hayranlıkla izlenecek mukemmelliktedir. Sabrın, merhametin, şefkatin, anlayışın, inceliğin ve hoşgorunun timsaliydi efendimiz. Bu faziletler, tarih boyunca hic kimsede bu denli coşkun ifade olanağı bulamamıştı.
Eşinin fikrini uygulayan peygamber!
Hudeybiye anlaşması, Muslumanlara cok ağır gelmişti. KÂbe'ye varamadan geri doneceklerdi. Anlaşmayı yazma işinden cıkınca, Resûlullah, ashabına: "Kalkın kurbanlarınızı kesin, sonra da tıraş olun!" buyurdu. Ancak (muşriklerle yapılan bu antlaşmadan hic kimse memnun değildi. Bu sebeple) kimse kalkamadı. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, emrini uc kere tekrar etti. Yine kalkan olmayınca Ummu Seleme'nin cadırına girdi. Ona halktan maruz kaldığı bu hali anlattı.
O, kendisine: "Ey Allah'ın Resulu! Bunu (yani halkın kurbanını kesip, tıraşını olmasını) istiyor musun? Oyleyse cık, ashaptan hicbiriyle konuşma, deveni kes, berberini cağır, seni tıraş etsin!" dedi. Hz. Peygamber kalktı, hic kimse ile konuşmadan bunların hepsini yaptı: Devesini kesti, berberini cağırdı, tıraş oldu. Ashab bunları gorunce kalktılar kurbanlarını kestiler, birbirlerini tıraş ettiler"
İslam tarihindeki bu muthiş olay, uzerine durulup duşunulmesi gereken bir konudur. Kim, eşine bu denli iltifatkar olabilir. Kac aile reisi, en sıkıntılı anlarında hanımıyla istişare yapabilir? Kac kişi en zor zamanlarında, hanımının sozumu dinler ve ona değer verir ki?
Resulullah'ın yontemi
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'in hayatından oğrendiğimiz, O'nun ailesine karşı iki istikameti olduğudur. Birincisi; aile fertlerinin her biri ile şahsen teması ve ozel sohbeti... İkincisi; aile fertlerinin tamamının birbirleriyle teması ve sohbeti...
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bu prensiplerini bozmamak icin, bunlara cok ihtimam gosterir, dikkat ederdi. Ayrıca her sabah mescitten cıktıktan sonra ve her ikindi namazını kıldıktan sonra, hanımlarına uğrar, belirli surelerde onlarla sohbet ederdi.
"En hayırlılarınız, aileniz icin hayırlı olanlarınızdır"
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem: "En hayırlılarınız, ailesi icin hayırlı olanınızdır. Bana gelince ben, aileme karşı sizden en hayırlı olanınızım" buyurmuştur. O ailesiyle birlikte olduğunda, onlarla sohbet eder, vakit gecirir, hal ve hatırlarını sorar, şakalaşır ve onları buyuk bir ciddiyetle eğitirdi.
Eşinin meseleleriyle alakadar olurdu
Hz. Peygamber, gunluk ziyaretlerini aksatmadan yapar, onlarla sohbet eder, hal ve hatırlarını sorar ve dertleriyle ilgilenirdi. Ondaki bu incelik, butun hanımlarına yansımıştır.
Bir gun savaşta, babasını ve yakınlarını kaybeden Safiye annemizin yanında, Hz. Peygamber hic uyumamış, sabaha kadar kendisiyle sohbet edip, ilgilenmiştir.
Hz. Peygamber hastalandığında "keşke senin uğradığın hastalığa ben uğrasaydım, senin yerinde yatan ben olsaydım" deyince diğer hanımlar birbirlerine goz kırparlar. Bunu goren Resûlullah, "Safiye bu sozunde sadıktır" buyurur.
İnsan fıtratında var olan eğlenme ve şakalaşma ihtiyacını bilen Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem buna da imkÂn tanımış ve bizzat eşleriyle şakalaşmıştır. Muhtelif seferlerde Hz. Âişe ile koşu yarışması yaptığını validemiz kendisi soyler.
Ahlakı en guzel olanınız
"Muminlerin iman bakımından en kusursuzu, ahlÂkı en guzel olanıdır. AhlÂkı en guzel olanınız da, kadınlarına en guzel davrananınızdır" [Ebu Davud] Hanımlarına faziletlerini soylemesi, sevdiğini ifade etmesi, bineğine alması, aynı kabın suyu ile muştereken yıkanılması, hanımının hayvana binmesinde yardımcı olması ve dizine bastırarak bindirmesi, kendisine yapılan yemek davetine "hanım da olursa" kaydıyla icabet etmesi, bir sıkıntıyla kederlenip ağlayanın gozyaşlarını elleriyle silerek teselli etmesi gibi Resulullah'ın -sallallahu aleyhi vesellem- pek cok davranışı hanımlarını memnun etmeye yoneliktir.
En kritik anlarda eşinden fikir alırdı
Kendisini muhatabının fikrine saygı duyma ve onerilerini dikkate almada da gosterir. Ve tabii ki Hz. Peygamber bu konuda da ornek teşkil eder bugunun erkeklerine ve tum insanlara. Ozellikle eşinin sozune ve duşuncesine, doğrudan hanımını ilgilendiren konularda bile muracaat etmeyen aile reisleri, Hz. Peygamber'in sallallahu aleyhi vesellem yaşayışı goz onune alındığında en yakın arkadaşlarına haksızlık etmektedirler. Oysa Hz. Peygamber cok kritik anlarda eşlerinin fikrini almış ve uygulamıştır.
Anlayış ve musamaha esastır
İbn Abbas anlatıyor: "Resûlullah buyurdular ki: "Sizin en hayırlınız, ehline karşı en iyi davrananınızdır. Ben aileme en iyi olanınızım." Resulullah'ın zevcelerine karşı davranışları ile kadın hususundaki tavsiyeleri tahlil edilince bu iyilikten kastedilen teferruat ortaya cıkarılabilir. Resûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-: "Kadın eğe kemiği gibidir, doğrultmaya kalkarsan, kırarsın. Onu bırakırsan eğri olduğu halde istifade edersin" buyurarak sert, haşin davranışlardan uzak durmakla beraber, ilgi ve alakanın hicbir şekilde kesilmemesi gerektiği ikazında bulunmuştur. Kadın, erkekten daha hassas, daha ince mizaca sahiptir.
Oyle ise hoşa gitmeyen davranışlarına karşı anlayış ve musamaha esas olacaktır. Ashabına bir hatırlatması şoyledir: "Kadınlarınızı nasıl kole ya da hayvan dover gibi dovuyor, sonra da akşam olunca utanmadan, beraberce yatıyorsunuz?" Buna rağmen eşlerini dovenlere ya da dovmek isteyenlere, "Dovun (ancak bilin ki kadını) sadece şerlileriniz dover"
Milli Gazete
__________________