Her şeyden once su vardı. Yer, ay, gok, guneş yoktu. Sadece Tanrı Kayra Han (Kuday)vardı, ancak yalnızdı ve canı sıkılıyordu, sudan gelen bir ses ona "yarat" dedi.O da kendi gibi birini yarattı ve ona kişi dedi. İkisi de birer kara kaz gibi su uzerinde ucuyorlardı. Tanrı Kayra Han bir şey duşunmuyordu. O sırada Kişi, yeli bulup suyu dalgalandırdı. Kayra Han'ın yuzune su sıcrattı. Bunu yapınca da kendisinin Tanrı'dan guclu olduğunu sandı; daha yuksekte ucmak istedi. Ama ucamadı; suya duşup dibe battı. Boğulmak uzereydi. Bana yardım et ! diye bağırıp Kayra Han'dan yardım istedi.
Tanrı Kayra Han izin verdi, Kişi su yuzune boğulmadan cıktı. Sonra Tanrı, 'Sağlam bir taş olsun ! dedi. Suyun dibinden bir taş yukseldi. Kayra Han ile Kişi, bu taşın uzerine oturdular. Kayra Han, Kişi'ye Suya dal, suyun dibinden toprak cıkar ! diye buyruk verdi. Kişi, Tanrı'nın buyruğunu yerine getirdi. Suyun dibinden cıkardığı toprağı Kayra Han'a goturdu. Kayra Han, Kişi'nin getirdiği toprağı suyun uzerine serperken Yer olsun ! diye buyurdu.
Buyruk yerine geldi, yeryuzu yaratıldı. Kayra Han, yine Kişi'ye Suya dal, suyun dibindeki topraktan cıkar ! diye buyruk verdi. Kişi, suya daldığında, bu kez kendim icin de toprak alayım diye duşundu. İki avucuna da toprak doldurdu; bir avucundakini Kayra Han'dan gizlemek icin ağzına attı. Dileği, Kayra Han'dan gizli kendine gore bir yer yaratmaktı. Avucundaki toprağı getirip Kayra Han'a uzattı. Kayra Han, toprağı suyun uzerine serpip genişlemesini buyurdu. Kayra Han'ın suya serptiği toprak gibi, Kişi'nin ağzındaki toprak da buyuyup genişlemeğe başladı. Kişi korktu; soluğu kesildi, oleyazdı. Kacmağa başladı. Ancak, nereye kacsa yanı başında Tanrı Kayra Han'ın varlığını hissediyordu. O'ndan kacamıyordu. Caresiz kaldı, Tanrı'ya yalvarmağa başladı: Tanrı ! Gercek Tanrı ! Bana yardım et. Kayra Han, Kişi'ye Ağzındaki toprağı ne icin sakladın dedi. Kişi, Kendime yer yaratmak icin saklamıştım diye yanıt verdi. Kayra Han da, Oyleyse at ağzından ve kurtul dedi. Kişi'nin ağzındaki toprak yere dokulurken kucuk tepeler oluştu. Kayra Han, Artık sen gunahlı oldun dedi, Bana karşı geldin. Kotuluk duşundun. Bundan sonra sana uyanlar, senin gibi kotuluk duşunenler senin gibi kotu kişi olacak; bana uyanlar ise iyi ve pak kişiler olacak, guneş ve aydınlık yuzu gorecek. Ben, gercek Kurbustan adını almışımdır; bundan sonra senin adın da Erlik olsun. Gunahlarını benden saklayanlar senin adamın olsun, gunahlarını senden saklayanlar benim adamım olsun.
Yeryuzunde, dalsız budaksız bir ağac yeşerdi. Kayra Han, bu dalsız budaksız ağactan hoşlanmadı. Dalları, yaprakları olmayan ağaca bakmak guzel değil. Bu ağacın dokuz dalı olsun ! dedi. Dalsız budaksız ağac birden dokuz dallı oldu. Kayra Han, Dokuz dalın herbirinin kokunden, birerden dokuz kişi turesin; bunlar dokuz millet olsun ! dedi. Erlik, bunlar olurken buyuk bir gurultu duydu. Nedir acaba diye duşundu. Kayra Han'a gurultunun nedenini sordu. Kayra Han, Ben bir hakanım, sen de kendince bir hakansın. İşittiğin gurultuyu yapanlar benim insanlarımdır ! dedi. Erlik, Kayra Han'dan bu insanları kendisine vermesini istedi. Kayra Han, Olmaz ! diye karşıladı; Sen git kendi işine bak !
Erlik'in canı sıkıldı. Hele bir gidip şu insanları goreyim diyerek kalabalığın yanına vardı. Orada insanlardan başka yaban hayvanları, kuşlar ve daha nice yaratıklar vardı. Erlik, Kayra Han bunları nasıl yarattı acaba, bunlar ne yer, ne icerler diye duşundu. O duşune dursun, insanlar ağacın yemişlerinden yemeğe başlamışlardı. Erlik baktı ki, insanlar ağacın yalnızca bir yanındaki yemişleri yiyorlar, ote yandakilere ellerini surmuyorlar. İnsanlara bunun nedenini sordu. İnsanlar, şu yanıtı verdiler: Tanrı bize o yandaki yemişlerden yemeği yasakladı. Biz yalnızca Tanrı'nın izin verdiği, ağacın gundoğusundaki yemişlerden yiyoruz. Şu gorduğun yılan ile kopek, yasak yandaki yemişleri yemememiz icin bekcilik ediyor. Bu yanıt, Erlik'i sevindirdi. Erlik Kormos, insanlardan Doğanay (Torungey) denilen erkeğe yaklaştı. Ona Kayra Han size yalan soylemiş. Asıl, yasakladığı yemişlerden yemeniz gerekir. Onlar daha tatlıdır. Bir deneyin; goreceksiniz dedi. Erlik, uyumakta olan yılanın ağzına girdi; ağaca cıkmasını soyledi. Yılan, ağaca cıkıp yasak yemişlerden yedi. Doğanay'ın karısı Ece (Eje), yanlarına geldi. Erlik, Doğanay ile Ece'ye de yasak yemişlerden yemelerini soyledi. Doğanay, Kayra Han'ın sozunu tutarak yasak yemişlerden yemedi. Karısı Ece dayanamadı, yedi. Yemiş cok tatlı idi. Alıp kocasının ağzına surdu. Doğanay ile Ece'nin tuyleri birden dokuldu. Utandılar. Kacıp, herbiri bir ağacın ardına saklandılar.
Kayra Han oraya geldi. İnsanlar, kacışıp bir koşeye gizlenmişlerdi. Kayra Han, Doğanay ! Ece ! Doğanay ! Ece ! diye haykırdı, Neredesiniz ?. Doğanay ile Ece Ağacların arkasındayız dediler, Karşına cıkamıyoruz, utanıyoruz. Sonra, olanları bir bir anlattılar. Kayra Han, bildiği şeyleri duymanın ofkesi icinde herbirine ayrı cezalar verdi. Şimdi sen de Erlik'ten bir parca oldun diyerek yılana verdi ilk cezayı. İnsanlar sana duşman olsun; seni gorunce vurup, ezip oldursunler ! dedi. Ece'ye dondu, Sen, Erlik'in sozune uydun. Yasak yemişi yedin. Cezanı cekeceksin. Cocuk doğuracaksın. Doğururken de acı cekeceksin. Sonunda oleceksin, olumu tadacaksın. Doğanay'a da şoyle diyerek cezasını verdi: Erlik'in gosterdiğini yedin. Benim sozumu dinlemedin, Kormos Erlik'in sozune uydun. Onun adamları onun dunyasında yaşar, Karanlıklar dunyasında bulunur. Benim ışığımdan yoksun kalır. Kormos (Şeytan, Erlik) bana duşman oldu; sen de ona duşman olacaksın. Benim sozumu dinleseydin, benim gibi olacaktın. Dinlemediğin icin dokuz oğlun, dokuz da kızın olacak. Bundan sonra ben, insan yaratmayacağım. Artık, insanlar senden tureyecek. Kayra Han, Erlik'e de kızdı. Benim adamlarımı nicin aldattın ? diye sordu ofkeyle. Erlik Ben istedim, sen vermedin dedi, Ben de senden caldım. Artık, hep calacağım. Atla kacarlar ise duşurup calacağım. İcip icip esrirler (sarhoş olurlar) ise birbirlerine duşurup doğuştureceğim. Suya girseler, ağaclara cıksalar bile yine calacağım. Kayra Han da, Oyleyse; dokuz kat yerin altında ayı, guneşi olmayan Karanlık bir dunya vardır. Seni oraya atıyorum diyerek Erlik'i cezalandırdı. Her şey bitince, butun insanlara birden ceza verdi. Bundan sonra kendi yemeğinizi kendiniz kazanacak, gucunuzle elde edeceksiniz; benim yemeğimden yemek yok dedi, Artık, yuz yuze gelip sizinle konuşmayacağım. Bundan sonra size Gok Oğul'u (May-Tere) gondereceğim.
Gok Oğul, insanlara bircok şey oğretti. Arabayı da Gok Oğul yaptı. Ot koklerini, yenilebilecek otları insanlara oğretti. Erlik, Gok Oğul'a yalvardı: Ey Gok Oğul, bana yardım et. Kayra Han'dan izin dile. Yanına cıkmak istediğimi soyle. Yardım et bana. Gok Oğul, Erlik'in dileğini Kayra Han'a iletti. Kayra Han aldırış etmedi. Gok Oğul, altmış yıl yalvardı.
Sonunda Kayra Han, Erlik'e haber gonderdi: Duşmanlıktan vazgecersen, insanlara kotuluk etmezsen sana izin veririm, yanıma gelirsin ! Erlik, soz verdi. Kayra Han'ın katına cıktı. Baş eğdi. Beni kutsa. Bana izin ver, ben de kendime gokler yapayım diye yalvardı. Kayra Han, izin verdi. Erlik, kendisi icin gokler yaptı. Adamlarını topladı, yaptığı goklere yerleştirdi; kendisi de başlarına gecti. Cok kalabalık oldular. Kayra Han'ın en sevgili kullarından olan Ulu Kişi (Mandı-Şire), bu duruma cok uzuldu. Uzuntu icinde duşundu: Bizim oz kişilerimiz yeryuzunde sıkıntı cekip yoruluyor. Erlik'in adamları ise, goklerde keyfedip duruyor. Ulu Kişi, bu uzuntu icinde Erlik'e savaş actı. Erlik, daha guclu cıktı. Ateş ile vurup Ulu Kişi'yi kacırdı. Ulu Kişi, Kayra Han'ın katına cıktı. Kayra Han, Nereden geliyorsun ? dedi. Ulu Kişi, Erlik'in adamlarının gokte oturması, bizim adamlarımızın ise yeryuzunde binbir gucluk icinde yaşamaları ağırıma gitti. Erlik'in yandaşlarını yere indirmek, goklerini başına yıkmak icin Erlik'le savaştım. Gucum yetmedi, o beni kacırdı diye uzgun ve ağlamaklı yanıt verdi. Kayra Han, uzulmemesini soyledi. Erlik'e benden başka kimsenin gucu yetmez dedi, Erlik'in gucu senden coktur. Ama gun gelecek, senin gucun Erlik'in gucunden ustun olacak. Ulu Kişi'nin yureği serinledi, rahat rahat uyudu.
Gun geldi, Ulu Kişi gucleneceğini anladı. O gun Kayra Han, Ulu Kişi'yi yanına cağırdı. Var git. Guclendin artık. Erlik'in goklerini başına yıkacak guce kavuşturdum seni. Dileğine ereceksin dedi, Sana, kendi gucumden guc verdim. Ulu Kişi şaşırdı: Yayım yok, okum yok. Kargım yok, kılıcım yok. Kupkuru bir bileğim var. Yalnız bilek gucuyle Erlik'i nasıl yok edebilirim?. Kayra Han, Ulu Kişi'ye bir kargı verdi. Ulu Kişi, kargıyı alıp Erlik'in goklerine gitti. Erlik'i yendi, kacırdı; goklerini kırdı gecirdi. Erlik'in gokleri parca parca oldu, yeryuzune dokuldu. O gune değin dumduz olan yeryuzu, o gunden sonra kayalıklarla, sivri dağlarla doldu. Gorklu Tanrı'nın ozene bezene yarattığı guzelim yeryuzu eğri buğru oldu. Erlik'in butun yandaşları yere dokuldu; suya duşenler boğuldu, ağaca carpanlar sakatlanıp can verdi, sivri kayaların ustune duşenler oldu, hayvanlara carpanlar hayvanların ayakları altında kaldılar.
Erlik, varıp Kayra Han'dan kendine yeni bir yer istedi. Benim goklerimin yıkılmasına sen izin verdin; barınacak yerim kalmadı dedi. Kayra Han, Erlik'i yerin altındaki Karanlıklar ulkesine surdu. Uzerine yedi kat kilit vurdu. Burada gun ışığı, ay ışığı gormeyesin. Uzerinde sonmez ateşler olsun. İyi olursan yanıma alır, kotu olursan daha derinlere surerim dedi.
Bunun uzerine Erlik, Oyleyse olmuş kişilerin canlarını bana ver; govdeleri senin olsun, canları benim dedi. Kayra Han, Hayır, onları da sana vermeyeceğim dedi, İstiyorsan kendin yarat. Erlik eline cekic, koruk ve ors aldı. Vurmağa başladı. Her vuruşta bir hayvan ortaya cıktı. Kurbağa, yılan, ayı, domuz, deve ve kotu ruhlar yeryuzunu doldurdu. Sonunda Kayra Han, Erlik'in elinden cekici, orsu, koruğu aldı; ateşe attı. Koruk bir kadın, cekic bir erkek oldu. Kayra Han, kadını tutup yuzune tukurdu. Kadın bir kuş olup uctu. Bu kuş, eti yenmeyen, tuyu işe yaramayan Kurday denilen kuştur. Kayra Han, erkeği de tutup yuzune tukurdu. O da bir kuş olup uctu; adına Yalban kuşu dediler.
Bu olanlardan sonra Kayra Han, insanlara Ben size mal verdim, aş verdim. Yeryuzunde iyi, guzel, pak olan ne varsa verdim. Yardımcınız oldum. Siz de iyilik yapın. Ben, goklerime cekileceğim, tez donmeyeceğim dedi. Yardımcı ruhlarına dondu: Gun Aşan (Şal-Yime); sen, icki icip aklını yitirenleri, korpe cocukları, tayları, buzağıları koru. Onlara kotuluk gelmesin. Sağlığında iyilik yapmış olanların ruhlarını yanına al; kendini oldurenlerinkini alma. Zenginlerin malına goz dikenleri, hırsızları, başkalarına kotuluk edenleri koruma. Benim icin, bir de hakanları icin savaşıp olenlerin ruhlarını da yanına al, benim yanıma getir. İnsanlar ! Size yardım ettim. Kotu ruhları (kormosler) sizden uzaklaştırdım. Kotu ruhlar size yaklaşırsa, onlara yiyecek verin, ama onların yiyeceklerinden yemeyin; yerseniz, onlardan olursunuz. Şimdi ben aranızdan ayrılıyorum, ama yine geleceğim. Beni unutmayın, geri gelmez sanmayın. Geri donduğumde iyiliklerinizin, kotuluklerinizin hesabını goreceğim. Şimdilik benim yerimde Ağca Dağ (YapKara), Ulu Kişi ve Gun Aşan kalacaklar; size yardımcı olacaklar. Ağca Dağ ! Gozlerini dort ac. Erlik senin elinden olenlerin ruhlarını calmak isterse, Ulu Kişi'ye soyle; o gucludur. Gun Aşan ! Sen de iyi dinle. Kotu ruhlar, yeraltındaki Karanlıklar ulkesinden yukarı cıkmasınlar. Cıkarlarsa, hemen Gok Oğul'a bildir. Ona guc verdim. O, kotu ruhları koğar. Alma Ata (Bodo-Sungku), Ay'ı ve Guneş'i bekleyecek. Ulu Kişi, yeryuzunu ve gokyuzunu koruyacak. Gok Oğul, kotuleri iyilerden uzaklaştıracak. Ulu Kişi, sen de kotu ruhlarla savaş. Guc gelirse benim adımı cağır. İnsanlara iyi şeyleri, iyi işleri oğret. Oltayla balık avlamayı, tiyin (sincap) vurmayı, hayvan beslemeyi oğret.
Sonra, Kayra Han uzaklaştı. Ulu Kişi, Kayra Han'ın sozlerini yerine getirdi. Olta yaptı, balık avladı. Barutu buldu, sincap vurdu. Gun geldi, Ulu Kişi kendi kendine mırıldandı: Bugun beni yel ucuracak, alıp goturecek. Bir yel geldi, Ulu Kişi'yi ucurup goturdu. Bunun uzerine Ağca Dağ insanlara Ulu Kişi'yi Tanrı Kayra Han, yanına aldı. Artık, onu bulamazsınız. Gun gelecek, beni de yanına cağıracak. Nereye isterse oraya gideceğim. Oğrendiklerinizi unutmayın. Kayra Han boyle istedi dedi. İnsanları kendi haline bırakıp o da gitti.
__________________
turkler neden islama inandılar turk mitolojisiyle islam arasındaki benzerlikler
Bilim ve Teknoloji0 Mesaj
●18 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Bilim ve Teknoloji
- turkler neden islama inandılar turk mitolojisiyle islam arasındaki benzerlikler