Haris-i Muhasibi
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●49 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eđitim Forumlarý
- Ýslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- Haris-i Muhasibi
-
09-09-2019, 17:55:23
EvliyĂ‚nın buyuklerinden. İsmi HĂ‚ris bin Esed, kunyesi Ebû Abdullah'tır. Nefsini cok hesĂ‚ba cekmesi sebebiyle MuhĂ‚sibî denilmiştir. 857 (H.243)'de BağdĂ‚t'ta vefĂ‚t etti.
Aslen BağdĂ‚tlıdır. ZamĂ‚nında BağdĂ‚t'ın en buyuk Ă‚limlerindendi. Yezîd bin HĂ‚rûn ve daha bircok Ă‚limden rivĂ‚yette bulunmuştur. Kendisinden de Ebû AbbĂ‚s bin Mesrûk, Ahmed bin Hasan bin Abd-ul-CebbĂ‚r es-Sûfî, Cuneyd-i BağdĂ‚dî, İsmĂ‚il bin İshĂ‚k es-SerrĂ‚c, Ebû Ali Huseyin bin HayrĂ‚n el-Fakîh ve daha başka buyuk Ă‚limler rivĂ‚yette bulunmuşlardır. İmĂ‚m-ı ŞĂ‚fiî hazretleri ile aynı asırda yaşamıştır. ŞĂ‚fiî mezhebindedir.
RivĂ‚yet ettiği bir hadîs-i şerîf şoyledir: EbudderdĂ‚ hazretleri haber verdi. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "(KıyĂ‚met gunu) MîzĂ‚nda en ağır gelecek olan şey, guzel ahlĂ‚ktır."
Buyuk Ă‚lim Ebû Abdullah bin Hafîf der ki: Buyuklerimizden beş kişiye uyunuz. Diğerleri hakkında da doğruyu soyleyiniz. Bu beş kişi şunlardır: HĂ‚ris bin Esed el-MuhĂ‚sibî, Cuneyd bin Muhammed, Ebû Muhammed Ruveym, Ebû AbbĂ‚s bin AtĂ‚, Amr bin Osman el-Mekkî. Bunlar, zĂ‚hir ve bĂ‚tın ilimlerinin arasını birleştirmişlerdir.
HĂ‚ris-i MuhĂ‚sibî hazretleri elini şupheli bir yiyeceğe uzatınca, parmağının damarı hareket etmeye başlardı. Eğer bu harekete mĂ‚ni olamazsa o yiyeceğin helĂ‚l olmadığını anlar ve yemekten vaz gecip, yemezdi.
Abdullah bin Meymûn der ki: HĂ‚ris el-MuhĂ‚sibî hazretlerine, zuhd, dunyĂ‚ya rağbet etmemek, nicin kıymetlidir? Bunun sebebi nedir? diye suĂ‚l edildi. O şoyle cevĂ‚p verdi: "Bunun beş sebebi vardır. Birincisi, dunyĂ‚ insanı, bir cok meşakkat ve sıkıntılara duşurur. İnsanın kalbini Allahu teĂ‚lĂ‚nın rızĂ‚sından ve Ă‚hireti duşunmekten alıkor. İkincisi, dunyĂ‚yı sevenlerin derecesi, dunyĂ‚ya rağbet etmeyenlerin derecesinden cok aşağıdadır. Ucuncusu, dunyĂ‚yı sevmemek, insanı Allahu teĂ‚lĂ‚ya yaklaştırır ve cennetliklerin derecelerine yukseltir. Dorduncusu, dunyĂ‚yı sevenlerin, kıyĂ‚met gununde hesapları uzun olur. Beşincisi, Allahu teĂ‚lĂ‚nın katında dunyĂ‚nın bir sinek kanadı kadar bile kıymeti yoktur."(Burada ve benzeri yerlerde dunyĂ‚nın mĂ‚nĂ‚sı: Allahu teĂ‚lĂ‚nın rızĂ‚sından ve beğendiği şeylerden uzaklaştırıp, Ă‚hireti unutturan şeyler demektir.)
HĂ‚ris el-MuhĂ‚sibî hazretlerine sabrı suĂ‚l ettiler. O da: "Sabır, Allahu teĂ‚lĂ‚dan gelen her şeyi hoş ve iyi bir şekilde karşılayıp, heyecan ve umidsizliğe duşmemek, sıkıntılı ve meşakkatli zamanlarda dayanıklı ve tahammullu olmaktır." şeklinde cevap verdi.
Ahmed bin Muhammed bin Mesrûk anlatır: HĂ‚ris el-MuhĂ‚sibî hazretlerine, "Allahu teĂ‚lĂ‚ya muhabbetin, sevginin alĂ‚meti nedir?" diye suĂ‚l edildi. Soru soran şahsa; "Senin bu hususta bir bildiğin var mı?" dedi. O zĂ‚t: "Evet şu Ă‚yet-i kerîmede meĂ‚len; "Ey sevgili Peygamberim! Onlara de ki, eğer Allahu teĂ‚lĂ‚yı seviyorsanız ve Allahu teĂ‚lĂ‚nın da sizi sevmesini istiyorsanız, bana tĂ‚bi olunuz. Allahu teĂ‚lĂ‚ bana tĂ‚bi olanları sever." buyrulduğunu biliyorum. Bu Ă‚yet-i kerîmeden, Allahu teĂ‚lĂ‚nın kullarını sevmesinin alĂ‚metinin, Resûlullah efendimize tĂ‚bi olmak ve O'na uymak olduğunu, anladım." dedi. HĂ‚ris hazretleri bu cevĂ‚bı cok beğendi.
Buyurdular ki; "Allahu teĂ‚lĂ‚ kulunu sevdiği zaman, ona, farzların edĂ‚sı icin sevinc ve gayret verir."
"Bir kimsenin kalbinde Allahu teĂ‚lĂ‚nın korkusu kalmaz ve Ă‚hirette azap goreceğini unutursa, gunahları coğalır ve tehlikeli durumlara girer. O zaman, iyi şeyleri idrĂ‚k edip yapamaz, kotu şeylerin kotuluğunu gorup, ondan sakınamaz. Nefsinin esîri olur. Allahu teĂ‚lĂ‚nın katında kıymeti duşer. Kalbi paslanıp, îmĂ‚nı zayıflar."
Bir defĂ‚sında ona, zuhd sĂ‚hibi insanların dereceleri nasıldır?" diye sordular. O da şoyle buyurdu: "Akıllarının derecesi ve kalblerinin temizliği kadardır. ZĂ‚hidlerin en ustunu, en akıllı olanıdır. En akıllı olanlar, Allahu teĂ‚lĂ‚nın emirlerini iyi anlayıp, onları yerine getirmek icin butun gucleriyle calışanlardır. Bunlar, dunyĂ‚ya duşkun olmayıp, Ă‚hirete yonelenlerdir. (Haram ve şuphelilerden sakınıp, mubahlara fazla dalmamak; dunyĂ‚dan yuz cevirip, Ă‚hirete yonelmekle olur.)
"Kim cennetliklerden olmayı isterse, sĂ‚lih kimselerle berĂ‚ber olsun."
"Kulluk, insanın, Ă‚cizliğini idrĂ‚k edip, anlamasıdır."
"Eziyetlere katlanmak, kızmamak, guler yuzlu ve tatlı sozlu olmak, guzel ahlĂ‚ktandır."
"KanÂatkÂr bir kimse ac bile olsa, onun gonlu zengindir."
"Eğer kulun başına bir belĂ‚ gelecekse, bunun alĂ‚meti kalbin Allahu teĂ‚lĂ‚yı anmamaya başlamasıdır. Artık kalb, bundan sonra, gaflete dalar."
"İlim sĂ‚hipleri,Allahu teĂ‚lĂ‚dan daha cok korkar. Zuhd, insanın kalbini dunyĂ‚ sıkıntılarından uzak tutar. Allahu teĂ‚lĂ‚nın yuceliğini ve buyukluğunu tanımak, tovbe etmeyi temin eder."
"Her şeyin bir cevheri, ozu vardır. İnsanın da cevheri, akıldır. Aklın cevheri sabırdır. Kim Allahu teĂ‚lĂ‚nın verdiği nîmetlere şukretmezse, o nîmetin elinden alınmasını istemiş olur."
"Gayretini, başkasının ayıplarını aramakta değil, kendi nefsini ıslĂ‚h etmek icin harca."
"Allahu teĂ‚lĂ‚nın senin icin murĂ‚d ettiğine, dilediğine rĂ‚zı ol. Abdullah bin Mes'ûd şoyle buyurur: Allahu teĂ‚lĂ‚nın senin hakkında yaptığı taksimine rĂ‚zı ol. Boylece, insanların en zengini olursun. Allahu teĂ‚lĂ‚nın haram kıldığı şeylerden uzaklaş, onları yapma. Boylece, gunahlardan en cok sakınan bir kimse olursun. Allahu teĂ‚lĂ‚nın emirlerini yerine getir. İnsanların en Ă‚bidi olursun. HĂ‚lini Allahu teĂ‚lĂ‚ya arz et. SĂ‚dece O'ndan yardım iste. HĂ‚lini insanlara şikĂ‚yet etme."
"Namazını, artık dunyĂ‚dan ayrılıyormuş gibi kıl."
"HayĂ‚, Allahu teĂ‚lĂ‚nın beğenmediği kotu huylardan vazgecmektir."
"SĂ‚dık, doğru olan, insanlar kendisine kıymet vermeseler bile, hic korkusu olmıyan, kalbinin doğruluğuna inanıp, insanların, kendi amellerinden hicbirisini gormelerini istemeyendir."
"Nefsinin isteklerinden ve ofke ile hareket etmekten uzak dur. En onde gelen vazifelerinden birisi de, yumuşak olmak ve dikkatli hareket etmek olsun."
"İlmiyle takvĂ‚sını, ameliyle basiretini ve aklıyla mĂ‚rifetini arttıran kimsenin izinden yuru."
"Kul icin en doğru yol, ilimle amel etmek, Allahu teĂ‚lĂ‚nın korkusuyla haramlardan sakınmaktır. Gunahla nefsini yĂ‚d etme. Gunahta ısrĂ‚r etme. Fakirlik zamanında Allahu teĂ‚lĂ‚ya sığın, her hĂ‚linde Allahu teĂ‚lĂ‚ya muhtĂ‚c ol ve O'nun her emrinde O'na tevekkul et."
"Sana zulmedeni affet. Amelinle mağrûr olmaktan sakındığın gibi, ilimle gururlanmaktan sakın. Yakınının, fakirin ve komşunun hakkını gozet. Konuşmadan hoşlanmayanın yanında konuşma. Mazlum kardeşine yardım et. ZamĂ‚nını iyi değerlendir."
"Gunahlar gaflet getirir. Gaflet ise, kalbin katılaşmasına sebeb olur. Kalbin katılaşması, insanı Allahu teĂ‚lĂ‚dan uzaklaştırır ve Allahu teĂ‚lĂ‚dan uzaklık ise, Cehennem'e goturur."
"CĂ‚hillerin ahlĂ‚kından, gunahkĂ‚rların meclisinden, kendini beğenenlerin iddiĂ‚larından, mağrûrların isteklerinden ve umitsizlerin umitsizliklerinden sakın ve uzak dur. Hak ile amel et. Allahu teĂ‚lĂ‚ya guven. Emr-i mĂ‚rûf ve nehyi anilmunker yap."
"Şu uc ceşit muhabbet cok muhimdir: Birincisi, ibĂ‚deti gunaha tercih etmek sûretiyle Allahu teĂ‚lĂ‚yı sevmektir. İkincisi, kuvvetli bir îmĂ‚n ile Resûlullah'ı sevmektir. Bunun alĂ‚meti, Resûlullah'ın sunnetine yapışmaktır. Ucuncusu ise, Allah icin muminleri sevmektir. Bunun alĂ‚meti muminlere eziyet etmemek ve onlara faydalı olmaktır."
"Dilin farzı ve vazifesi; sukûnet ve ofke zamanlarında doğruluktan ayrılmamak. Gizli ve acık hic kimseye eziyet etmemektir. Gozun farzı ve vazifesi; haramlardan korunmaktır. Kulağın farzı ve vazifesi, helĂ‚l olmayan şeyleri dinlememektir. Lisanından sonra, insanoğlu icin en tehlikeli Ă‚zĂ‚ kulağıdır. Cunku kulak, kalbin en buyuk elcisidir. Fitne bataklığına en fazla dalan kulaktır. Burnun farzı ve vazifesi; burun, kulak ve goze tĂ‚bidir. Dinlemesi ve bakılması cĂ‚iz olmayan bir şeyin koklanması da cĂ‚iz değildir. Ellerin ve ayakların farzı ve vazifesi; Allahu teĂ‚lĂ‚ tarafından haram kılınan şeylere uzanmaması ve başkalarının hakkından sakınmasıdır."
Eserleri:
1) ÂdĂ‚b-un-Nufûs, 2) Şerh-ul-Ma'rifet, 3) El-MenĂ‚zil fi'z-Zuhd ve Gayrihi, 4) El-Ba's ve'n-Nuşûr, 5) Er-RiĂ‚ye li-Hukûkıllah Azze ve Celle, 6) El-Halvet ve't-Tenekkul fi'l-İbĂ‚det, 7) MuĂ‚tebet-un-Nefs, 8) RisĂ‚let-ul-Musterşidîn.
HİC KİMSEYİ İNCİTME
HĂ‚ris el-MuhĂ‚sibî hazretleri buyurdu ki: Nefsini hesĂ‚ba ceken muhĂ‚sebe ehlinin belli hasletleri vardır. Bunları tecrube ve tatbik edince, Allahu teĂ‚lĂ‚nın ihsĂ‚nıyla şerefli makamlara ulaşmışlardır. Her şey guclu bir azimle ve nefsĂ‚nî arzuları tamĂ‚men terk etmekle elde edilir. Cunku azmi sağlam olanların nefsin hevĂ‚ ve hevesine karşı durmaları basitleşir. O halde kuvvetli bir azimle şu hususlara uy:
1) Doğru ve yalan yere yemin etme.
2) Yalan soylemekten sakın.
3) Zulum bile yapmış olsa hic bir kimseye lĂ‚net etme.
4) VefĂ‚kĂ‚r olmak imkĂ‚nı bulduğun muddetce ahdinden donme.
5) Ne sozle ne de hareketle hickimseye bedduĂ‚ etme. Yaptığın iyilik icin mukĂ‚fĂ‚t, karşılık bekleme. Allahu teĂ‚lĂ‚nın rızĂ‚sı icin tahammullu ol.
6) KĂ‚fir olsun, muşrik veya munĂ‚fık olsun, hicbir kimsenin aleyhinde şĂ‚hidlik yapma. Halka karşı merhametli ol. Allahu teĂ‚lĂ‚nın gazabından uzak kalmak icin en uygun yol budur.
7) Ne icinden ne de dışından aslĂ‚ gunah işlemeye yonelme, Ă‚zĂ‚larının tamĂ‚mını gunahtan uzak tut.
8) Hic kimseyi incitme. İster az ister cok olsun veya ihtiyacın olsun yĂ‚hud da olmasın hicbir halde kendi yukunu kimseye yukleme.
9) İnsanlardan hicbir şey bekleme ve sĂ‚hib oldukları hicbir şeye goz dikme.
10) DunyĂ‚ ve Ă‚hirette makam ve izzet yuksekliği, Allahu teĂ‚lĂ‚nın dilemesine, vermesine bağlıdır. Bu bakımdan kendini karşılaştığın hicbir insandan daha ustun gorme.
SUNNETE UYGUNDUR
Ahmed bin Hanbel hazretlerine dediler ki: "HĂ‚ris el-MuhĂ‚sibî tasavvuf ile alĂ‚kalı mevzûlardan bahsediyor. Bunlara Ă‚yet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerden delil getiriyor. Onu dinlemek istemez misin?" Ahmed bin Hanbel: "Evet, dinlemek isterim." dedi. NihĂ‚yet bir gece yanına gitti. Gece sabaha kadar sohbetini dinledi. HĂ‚ris el-MuhĂ‚sibî'de ve yanında bulunanlarda dînen munĂ‚sib olmayan bir şeye rastlamadı. Ahmed bin Hanbel hazretleri burada gorduklerini şoyle anlatmaktadır: "Akşam ezĂ‚nı okununca, one gecip namazı kıldırdı. Namaz kılındıktan sonra, yemek geldi. Yemeğe oturdular. HĂ‚ris el-MuhĂ‚sibî, hem konuşuyor hem yemek yiyordu. ZĂ‚ten yemek yerken guzel şeylerden bahsetmek sunnete de uygundur. Yemek yendikten sonra, ellerini yıkadılar. Sonra, berĂ‚berce oturdular. Herkes yerini alınca, bir suĂ‚li olan var mı? diye sordu. RiyĂ‚, ihlĂ‚s ve muhtelif hususlarda, suĂ‚ller sordular. Suallere cevap verdi. Ayrıca delillerini de soyledi. Bu sırada gece bir hayli ilerlemişti. Birisine, Kur'Ă‚n-ı kerîm okumasını soyledi. Kur'Ă‚n-ı kerîm okundukca ağlıyor, inliyor ve goz yaşları dokuyorlardı. Kur'Ă‚n-ı kerîm okunması bitince, HĂ‚ris el-MuhĂ‚sibî hafifce duĂ‚ yaptı, sonra namaza kalktı." Sabah olunca, Ahmed bin Hanbel hazretleri HĂ‚ris el-MuhĂ‚sibî'nin fazîletli bir zĂ‚t olduğunu soyleyip, takdirlerini bildirdi.
KIYMETLİ KARDEŞİM
Derler ki, HĂ‚ris el-MuhĂ‚sibî kırk yıl sırtını duvara dayamayıp, ayaklarını uzatmadan oturdu. Nicin boyle kendine eziyet ediyorsun diyenlere; "Allahu teĂ‚lĂ‚nın huzûrunda kul gibi oturmamaktan hayĂ‚ ediyor, utanıyorum." derdi. Yine buyurdular ki; "Kıymetli kardeşim! Kotu Ă‚limler insanlar icin cok tehlikelidir. Onlar dunyĂ‚ya duşkundurler. DunyĂ‚yı Ă‚hirete tercih ederler. Sonra şunu iyi bil. DunyĂ‚yı Ă‚hirete tercih edenler, rĂ‚hat ve huzur icerisinde de değildirler. Onların neşe ve sevinclerine, keder ve sıkıntılar karışmıştır. Bunların sonu felĂ‚kettir. Aslında boyle kimselerin dunyĂ‚sı da Ă‚hireti de harĂ‚btır. İki dunyĂ‚ları da perişĂ‚ndır. Kıymetli kardeşim! Kendinize geliniz. Aklınızı başınıza alınız. Allahu teĂ‚lĂ‚dan korkunuz. Şeytan sizi aldatmasın. Şeytan ve onun yardımcıları, Allahu teĂ‚lĂ‚nın huzûrunda perişan olacaklardır."
1) VefeyÂt-ul-A'yÂn; c.2, s.57
2) Hilyet-ul-EvliyÂ; c.10, s.73
3) TĂ‚rih-i BağdĂ‚d; c.8, s.211
4) CÂmiu KerÂmÂt-il-EvliyÂ; c.1, s.387
5) Tezkiret-ul-EvliyÂ; s.144
6) TabakĂ‚t-us-Sûfiyye; s.56
7) RisĂ‚le-i Kuşeyrî; s.72
8) DirĂ‚sĂ‚t fit-Tasavvuf-il-İslĂ‚mî; s.153
9) Sıfat-us-Safve; c.2, s.24
10) NefehÂt-ul-Uns; s.52
11) TabakÂt-ul-EvliyÂ; s.175
12) İslĂ‚m Âlimleri Ansiklopedisi; c.3, s.177
ALINTI#
__________________