ACIKLANAMAYAN İNFERTİLİTENİN ACIKLAMASI
Prof.Dr.Sedat Kadanalı
Hepimiz infertilite yani hamile kalamamayı biliyoruz da “acıklanamayan infertilite”yi pek bilmiyoruz. Hemen belirteyim ki ozelikle kısırlık terimin kullanmak istemiyorum cunku bu kelime infertilitenin tam karşılığı değil, kısırlık dediğimizde sanki cozulemeyecek bir sorun veya asla cocuk sahibi olunamayacak gibi bir algılama oluşmaktadır.
Bir ciftin normal bir beraberlikle bir yıl istenmesine rağmen hamile kalamaması durumuna infertilite yani hamile kalamama diyoruz. Boyle bir cift hekime cocuk isteği ile başvurduğunda oncelikle neden gebelik olamıyor sorusuna cevap arıyoruz. Kabaca hamile kalamama sebeplerinin yarısı kadına ait diğer yarısı da erkeğe ait faktorlerdir. Bu yuzden ilk olarak erkekten spermiogram dediğimiz meninin değerlendirmesi tahlili yaparak erkekte dollenme icin gerekli olan sayı, hareketlilik ve kalitede sperm olup olmadığına bakıyoruz, bir problem var ise erkeğin tedavisi başlıyor. Eğer yapılan spermiogram normal cıkarsa kadına ait hamilelik icin gerekli faktorleri incelemeye başlıyoruz; yumurtlama var mı, rahim(uterus)de bir problem var mı, tupler acık mı diye bakıyoruz. İşte bu temel testleri normal cıkan yani erkekte spermiogram normal, kadında yumurtlama var, rahim normal ve tupler acık olan ancak hamile kalınamayan duruma acıklanamayan infertilite adın veriyoruz. Peki hamile kalamayan ciftlerin ne kadarında boyle bir problem var diye baktığımızda %15 oranını gormekteyiz, yani cocuğu olmayan ciftlerin %15 inin tanısı acıklanamayan infertilitedir.
Acıklanamayan infertilite hem hekimin hemde cocuk isteyen ciftlerin zihnini oldukca yoran bir sorundur. Doktora giden bir cift neden cocuklarının olmadığının cevabını alamayınca sonuctan tatmin olamayarak umitsizliğe kapılır, bazen de eşler hamile kalamamakta suc kimde, sende mi bende mi tartışmasına girebilirler.
Hekim acısından aslında acıklanamayan infertilitenin acıklaması vardır. Gorulduğu uzere yalnızca yapılan 3-4 temel infertilite testi ile karar verilmektedir. Acıklanamayan infertiliteyi acıklayabilecek olası birkac faktoru ornek vererek konunun daha anlaşılır olmasını sağlayabiliriz. Orneğin sperm sayısı ve hareketliliği spermiogramda yeterli gorulmuş olabilir fakat spermin başında bulunan ve yumurta ile temasında salgılanarak yumurtanın kabuğunu(zonasını) eritip icine girmesine yardımcı olan akrozin enzimi eksik olabilir veya yumurtlaması olan bir kadında yumurtanın kabuğu cok kalın olarak sperm girişini zorlaştırabilir, tupleri acık olan bir kadında tup acıktır ancak dollenmenin olması icin gerekli tup salgıları ve hareketleri olmayabilir. Daha boyle yuzlerce faktor sayabiliriz, ancak acıklanamayan infertilite tanısı koyar iken bunlara bakmayız, cunku bunlara bakmak bizim tedavi politikamızı değiştirmeyecektir. Ote yandan bu testler cok zor ve pahalı testlerdir ve sonucta tedavi acısından aynı kapıya cıkacaktır. Hekimler burada hastalarının tedavi yontemlerini değiştirmeyecek gereksiz testleri yapmaktan kacınmaktadırlar. Yukarıdaki ornekler uzerinden gidecek olur isek ister spermin başında ki akrozin enzimi eksik olsun, ister yumurtanın kabuğu(zonası) kalın olsun cozum mikroenjeksiyon yontemi ile spermi yumurtaya enjekte etmektir, dolayısıyla bu sebebi belirlemek tedavi stratejimiz değiştirmediğinden pratikte yapılmamaktadır. Aslında acıklanamayan infertilitenin bir acıklaması vardır, ama bunu araştırmanın klinik pratiğe faydası yoktur diyebiliriz.
Peki acıklanamayan infertilite tanısı koyduğumuz hastaları nasıl tedavi ediyoruz. Ureme tıbbının birikimi acıklanamayan infertilite hastalarına şu onerilerde bulunmaktadır. Kadının yaşının genc olduğu durumlarda birlikteliklerinden itibaren 3 yıl sure ile normal bir gebeliği beklemek gerekmektedir, cunku epidemiyolojik verilere gore bu ciftlerin % 60 ı 3 yıl icerisinde kendiliğinden gebe kalabilmektedir. Uc yıldan sonra beklenen gebelik oranı siklus başına %1.3 lere duşmektedir, bu yuzden artık 3 yıldan sonra beklememekte ve hemen tedaviye başlamaktayız. Ancak eğer kadının yaşı 35 yaşın uzerinde ise bu bekleme suremiz 1 yıl ile sınırlı kalmaktadır. Acıklanmayan infertil cift icin en zor donemde bu bekleme surecidir, cunku doktora bir sorun ile gitmişler ve doktor bekleyin demiştir, maalesef coğu sabırsız hasta bu surecte birkac hekim değiştirmekte ve evlerinde oturmakla ulaşacakları % 60 oranına biraz maddi ve manevi zarara uğrayarak ancak ulaşabilmektedirler. Bu bekleme doneminde bazen ciftler tıp dışı yontemlere, baharatlara, değişik besinlere başvurmakta gebeliklerinin o yuzden olduğunu sanmakta kendi potansiyelleri olan zaten % 60 lik gebe kalma oranını unutabilmektedirler.
Bekleme suremiz dolduğunda ve gebelik elde edilmediğinde yapılacak tedavi yontemi konusunda dunyadaki coğu ureme tıbbı derneklerinin hem fikir olduğu yaklaşım bu gun icin 3 kere aşılama (intrauterin inseminasyon) yapılmasıdır. Bu aşılamaya kadını hazırlar iken yumurta gelişimin artıran gonadotropin ilaclarının iğne şeklinde verilmesi tercih edilmektedir.
Burada benim kişisel tercihim ve daha fazla gebelik elde ettiğim farklı bir aşılama yonteminden bahsetmek isterim. Normalde aşılama yapılır iken rahim icerisine 0.5 ml miktarında hazırlanmış spermler bırakılır, uyguladığımız ozel yontem ile rahim icerisine 5 ml hacminde hazırlanmış sperm bırakarak daha yuksek gebelik sonucları elde etmekteyiz. Dunyada bu yontem “fallopian sperm perfuzyonu” olarak bilinmekte ve acıklanamayan infertiltede klasik aşılamadan daha yuksek sonuclar verdiği bilinmektedir.
Yapılan uc aşılama tedavisinden de hamilelik olmayınca artık bu hastalarımızı tup bebek tedavisine alarak tup bebek yontemiyle hamile kalmalarına yardımcı olmaktayız.
Gorulduğu uzere acıklanamayan infertilite dediğimiz hastaların kendiliğinden hamile kalma şansları oldukca yuksektir, hastalarımız uygun testlerden sonra once bu kendi potansiyellerini kullanmalıdırlar. Hamilelik oluşmadığında biz hekimler diğer tedavi sureclerini basamak basamak uygulayarak onlara ozlemleri olan yavrularına ulaşmalarında modern tıbbın verdiği tum imkanları kendilerine sunmaktayız.


[h=2]İstanbul Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]