Remli Şafii
Peygamberler ve Evliyalar0 Mesaj
●48 Görüntüleme
-
09-09-2019, 17:53:02
Fıkıh Âlimi ve evliyÂnın buyuklerinden. İsmi, Ahmed bin Huseyin, kunyesi Ebu’l-AbbÂs, lakabı ŞihÂbuddîn'dir. İbn-i RıslÂn diye de bilinmektedir. 1371 (H. 773) senesinde Filistin’in Remle koyunde doğdu. 1440 (H.844) senesi ŞÃ‚bÂn ayının on dordunde, Kudus’te vefÂt etti. Ebû Abdullah el-Kuraşî’nin yanına defnedildi.
ŞihÂbuddîn Remlî, on yaşında iken Kur'Ân-ı kerîmi ezberledi. El-Kalkaşendî ve İbn-ul-HÂim’den HÂvî adlı eseri okudu ve medresede bir muddet ders verdi. Sonra bu gorevden ayrılıp, tasavvufla meşgûl olmaya başladı. Bir sure halvette kalıp, kimseyle konuşmadı. Halvetten cıkınca, bircok Âlimden hadîs-i şerîf dinledi ve tasavvuf yolunun buyuklerinin sohbetlerinde bulundu. Diğer ilimleri de tahsîl eden Remlî ŞÃ‚fiî; fıkıh, usûl-i fıkıh ve Arabî ilimlerinde imÂm oldu.
Remlî, ibÂdete cok onem verirdi. Emîr HusÂmeddîn Hasan, Kudus’te bir medrese yaptırarak, oranın hocalığını Remlî ŞÃ‚fiî'ye verdi ve gunluk on dirhem verilmesini kararlaştırdı. O ise bu gorevi kabûl etmedi.
Remlî hazretleri, insanlara Allahu teÂlÂnın sevgisini aşılardı. Gunduzleri oruc tutar, geceleri ibÂdetle gecirirdi. Geceleri cok az uyurdu. Cok hayır sÂhibiydi.
SehÂvî onun hakkında şoyle demektedir: “Remlî ŞÃ‚fiî'nin dunyaya hic duşkun olmaması, haram ve şuphelilerden kacması, sunnet-i seniyyeye uyması ve akîdesinin sıhhati husûsunda icmÂ’, Âlimlerin soz birliği vardır. Zîr onun zamÂnında, bu konuda aksini soyleyen cıkmamıştır. Onu goren herkes iyiliğine şÃ‚hid olurlardı.”
İbn-i Ebî Uzeybe şoyle anlatır: “Remlî ŞÃ‚fiî, duÂları kabûl olunan bir zÂt idi. AlÂeddîn BuhÂrî ile İbn-i Ebi'l-VefÂ’nın ziyÂfetinde bir araya geldiği zaman, AlÂeddîn BuhÂrî ona cok tÂzimde bulundu. Yemekten sonra onun eline su dokmeye başladı. O da AlÂeddîn BuhÂrî’ye du etti. AlÂeddîn BuhÂrî ise, duÂsına Âmin deyip ağladı. Remlî ŞÃ‚fiî de onun eline su dokmek istedi, ancak, o buna imkÂn vermedi. AlÂeddîn BuhÂrî, onun gibisini gormediğini soyledi.”
MunÂvî, TabakÂt-ul-Evliy kitabında şoyle anlatır: “ŞihÂbuddîn Remlî, Safvet-uz-ZekÂt adlı eserini tamamladığı zaman, deniz kenarına getirip, uzerine taş bağlayarak denizin dibine attı ve; “Ey Allah'ım! Eğer bu kitap, senin rızÂn icin ihlÂs ile hÂlisÂne olarak yazılmış ise yukarıya cıkar, yoksa imh eyle” diyerek du etti. Biraz sonra kitap denizin dibinden yukselip, suyun yuzune cıktı. Hic ıslanmamış ve bir harfi bile silinmemişti.”
Kim Remlî hazretlerinin kabri ile Ebû Abdullah el-Kuraşî’nin kabri arasında istediği bir işi icin Allahu teÂlÂya du ederse, cenÂb-ı Hak tarafından duÂsının kabûl edildiği soylenmektedir.
Huseyin el-Kurdî, onu vefÂtından sonra ruyÂsında gordu. “Allahu teÂl sana nasıl muÂmele etti?” diye sorunca; “Allahu teÂl beni huzûrunda durdurup; “Ey Ahmed Remlî! Sana ilim verdim, onunla ne yaptın?” diye sordu. Ben de; “İlim oğrendim. Oğrendiğimle amel ettim” dedim. “Doğru soyledin ey Ahmed! Benden ne dilersen iste” buyurdu. Ben de; “Benim cenÂze namazımı kılanları magfiret eyle” dedim. Allahu teÂlÂ; “CenÂze namazını kılanları ve cenÂzende bulunanları magfiret ettim” buyurdu” dedi.
ŞihÂbuddîn Remlî, ceşitli ilim dallarına dÂir bircok eser yazdı. Bunlardan bÂzıları şunlardır: 1) Şerhu MinhÂc-il-Vusûl il İlm-il-Usûl lil-BeydÂvî, 2) Şerhu Milhat-il-İ’rÂb, 3) Şerhu Sahîh-il-BuhÂrî: Uc cild olup, hac bÂbına kadar gelmiştir. 4) Nazm-ul-KırÂat-is-SelÂs-iz-ZÂide Ales-seb’, 5) Safvet-uz-Zebed, 6) Şerhu Sunen-i Ebî DÂvûd, 7) TabakÂt-uş-ŞÃ‚fiiyye, 8) Tashîl-ul-HÂvî, 9) İ’rÂb-ul-Elfiye, 10) Şerhu Ercûzet-iz-Zebed, 11) Muhtasar-ur-Ravda, 12) Muhtasar-ul-MinhÂc, 13) Muhtasaru Edeb-il-KÂdî lil-Gazzî, 14) Muhtasaru HayÂt-il-HayevÂn, 15) Muhtasar-ul-EzkÂr.
HURMA AĞACI
Şoyle anlatılır: “KÂşif-ur-Remle, Remlî ŞÃ‚fiî’nin talebesi olan Muhammed el-Muşemmer denilen şahsı dovdu. O talebe, hocasından yardım istedi. KÂşif-ur-Remle, talebeye; “Eğer hocanda bir burhÂn, delîl varsa, onu şu hurma ağacında gostersin” dedi. Hurma ağacı, onların onunde iken, birden yere yıkıldı. KÂşif-ur-Remle, bu durumu gorunce, derhÂl Remlî hazretlerinin huzûruna giderek tovbe etti ve ayaklarına kapanarak af diledi.”
ALINTI#
__________________