Cihat meydanlarında kılıcıyla, normal zamanlarda ilim ve zekÂsı ile Hakk’ın davasını dunyanın dort bir tarafına duyurmaya calışan sahabilerden biri de Ab*dullah bin Ebî EvfÂ’dır. Hz. Abdullah, “AbÂdile-i Seb’a [yedi Abdullah]” olarak meşhur olan Âlim sa*habiler arasında yer alıyordu.

Babası Ebû Evf ile birlikte Re*sû*lul*lah’ın feyizli sohbetine mazhar olan Hz. Abdullah, bir gun mallarının zekÂtını teslim etmek uzere Re*sû*lul*lah’ın huzuruna vardılar. Bu fedakÂr ailenin ihlas, samimiyet ve İslam’a bağlılıklarından dolayı Peygamber Efendimiz, baba oğula takdir ve duasını eksik etmezdi. ZekÂtlarını getiren diğer sahabilere yal*nız kendileri icin dua ettiği hÂlde, Abdullah icin, “Y Rab, Ebû Evf ailesine rahmet ve keremini bol eyle.” buyurdu.[1]

Bu dua, Hz. Abdullah icin dunyalara bedeldi. Bu Ânı ve sozleri hayatının en tatlı ve mesut hatırası olarak yÂd ederdi. Sonunda Re*sû*lul*lah’ın duası Ebû Evf ailesi hakkında kabul olmuş, Hz. Abdullah, Re*sû*lul*lah’ın yuce davasını cihana yayma bahtiyarlığına ermişti.

Hz. Abdullah bir taraftan ilimle uğraşırken, diğer taraftan savaşlara da katılır*dı.[2]Re*sû*lul*lah ile birlikte yedi gazaya katıldı. Huneyn ve Hayber Savaşlarında ustun kahramanlıklar gosterdi. Huneyn’de bircok kimsenin sıkışıp kactığı, Muslumanların mağlubiyet ihtimalinin ortaya cıktığı bir sırada Hz. Abdullah, sarsılmadan canını Re*sû*lul*lah’a siper eden sahabiler icinde bulunuyordu. Sava*şın dehşeti ve şiddeti onu korkutmu*yordu. Re*sû*lul*lah’a gelecek tehlikelere karşı goğsunu geriyordu. Nihayet Hu*neyn’de yaralandı. Bu yaraların izleri, hayatının sonuna kadar bir alamet ve işaret olarak kaldı.

Umretu’l-KazÂ’da Re*sû*lul*lah Efendimiz KÂbe-i Muazzama’yı tavaf ederken, Hz. Abdullah, Peygamberimize muhafızlık ediyordu. Kendisinden nakledilen bir rivayette, “Peygamber Efendimiz umre icin KÂbe’yi tavaf ve Safa ile Merve arasında sa’y ederken biz de onu muşriklere karşı koruyorduk.” der. Bir bakıma Hz. Abdullah, Re*sû*lul*lah’ın muhafızıydı. Gerci Re*sû*lul*lah daima Allah’ın inayeti altındaydı, onun koruyucusu Hz. Allah’tı; fakat sebepler dunyasında ya*şadığı icin ummetine ornek olsun diye esbaba tevessul ediyordu.

Hadis ilminde muhim isimlerden olan Abdullah bin Ebî EvfÂ, Re*sû*lul*lah’tan 95 hadis rivayet etmiştir. Bunların coğu cihat hakkındadır. Mesela “Cen*net kılıcların golgesi altındadır.” mealindeki hadisi Hz. Abdullah rivayet etmiş*tir.

Abdullah bin Ebî Evf son derece sabırlı bir insandı. Vuku bulan musibetler karşısında ailesine, cevresine daima sabır telkin ederdi. Bir defasında cok sev*diği kucuk kızı vefat etmişti. Hanımı yana yakıla ağlıyordu. Hz. Abdullah, hanı*mının bu şekilde sesli ağlamasını hoş gormedi, ikaz etti:

“Kalben uzulebilirsin, gozyaşı dokebilirsin; fakat seslice ağlama!”

O, Re*sû*lul*lah’ın yaptığını aynen tatbik ediyordu. Zira Re*sû*lul*lah Efendimiz de oğlu İbrÂhim vefat ettiğinde aynı şekilde hareket etmişti.

Hz. Abdullah, Resûl-i Ekrem’in vefatına kadar Medine’de kaldı. Re*sû*lul*lah’ın nubuvvet nurundan feyiz aldı. Vefatından sonra Kûfe’ye gitti, oraya yerleşti. Hz. Abdullah, Kûfe’de Hicrî 86 senesinde vefat eden son sahabidir. İmam-ı Âzam Ebû Hanife, Hz. Abdullah’ın devrine yetişti. Hz. Abdullah vefat ettiğinde Ebû Hanife altı yaşındaydı.

Allah ondan razı olsun!


_______________________
[1]BuhÂrî, FedÂil, 5.
[2]Musned, 4: 381, 383.

ALINTI#


__________________