Hz. Abdullah, İslamiyet’in ilk yıllarında Musluman oldu. Muşriklerin dayanıl*maz işkencelerine maruz kaldı. Peygamberimizin musaadesi uzerine Habeşis*tan’a hicret etti. Bir muddet orada kaldı. Rahattı. Kimse ibadetine engel olmu*yordu. Fakat butun Muhacirler gibi o da Re*sû*lul*lah’tan ayrı kalmanın ıstırabını yaşıyordu. Daha fazla dayanamadı. Her turlu cile ve işkenceyi goze alarak Mek*ke’ye dondu.
O sıralar muşrik olan babası Suheyl, oğlunun Musluman olmasına, hele hele hicret etmesine cok icerlemiş ve kızmıştı. Oğlunun geri donmesine cok sevindi. İşte artık eline fırsat gecmişti. Hz. Abdullah’a gereken cezayı verecek, aklı sıra onu dininden dondurecekti. Hemen harekete gecti. Once şiddetli bir şekilde dovdu, sonra da direğe bağladı. İşkenceyi o derece artırdı ki, sonunda Hz. Ab*dullah kalben inandığı hÂlde muşrik gorunmek mecburiyetinde kaldı. Boylece babasının zulmunden kurtuldu.
Suheyl oğlunu cozdu. Bircok ikramda bulundu. Onun putlara tekrar donme*sine cok sevinmişti. Gunler boylece gecti. Muşrikler Bedir Savaşı icin ordu ha*zırladılar. Suheyl kendisi bu orduya katıldığı gibi, oğlunu da yanına aldı. Artık onun Musluman olabileceğine ihtimal vermiyordu. HÂlbuki Hz. Abdullah za*ten Musluman’dı. Dininden donmemiş, muşrik olduğunu sadece diliyle soyle*mişti. Kalben kuvvetli bir imana sahipti.
Hz. Abdullah o gunden beri Peygamberimize kavuşmak icin fırsat kollamış, fakat bir turlu bu fırsata kavuşamamıştı. Bunun kendisi icin iyi bir imkÂn olaca*ğını duşundu. Bir yandan da CenÂb-ı Hakk’a duada bulundu, O’ndan yardım iste*di.
İki ordu Bedir’de karşılaştılar. Hz. Abdullah bedenen muşriklerin arasında bulunsa da, ruhen Muslumanların yanındaydı. İc dunyasında Re*sû*lul*lah’a kavuşmanın, muşriklere karşı kılıc kullanmanın hesaplarını yapıyordu. Muşrikler sayıca cok fazlaydı. Bir an once Muslumanların safına gecmek gerektiğini duşundu. Nihayet bir fırsatını buldu. Âni bir hamle yaparak mucahitlere iltihak et*ti. Artık aylardır kurduğu hayaller gercekleşmişti. Olse de gam değildi.
Babası, oğlunu Muslumanların safında gorunce cok kızdı, ağır laflar soyle*di. Fakat Abdullah’ın (r.a.) bunlara aldıracak vakti yoktu. Babasına, “CenÂb-ı Hak bunu benim icin hayırlı kıldı.” cevabını verdi. Sonra da butun kiniyle muş*riklere saldırdı. Zaten hep bu Ânı beklemişti. Bu savaşta cok buyuk kahraman*lıklar gosterdi. Peygamberimizin takdirini kazandı. O sıralar 27 yaşında bulu*nuyordu.
Hz. Abdullah, Peygamberimizle birlikte butun savaşlara katıldı. Umre Sefe*ri’nde bulundu. Bu arada kendisini derinden uzen bir hadiseyle karşılaştı: Muş*rikler, Peygamberimizi Mekke’ye sokmak istemiyorlardı. Fakat barış tarafta*rıydılar. Bunun icin Suheyl bin Amr’ı gorevlendirdiler. Suheyl, anlaşmanın ba*şına Besmele yazılmasına ve Peygamberimizden “Allah’ın Resûl’u” olarak bahsedilmesine itiraz etti. “Biz senin Re*sû*lul*lah olduğuna iman etseydik zaten senin*le savaşmazdık!” dedi. Peygamberimiz bu anlaşmada Suheyl’in butun şartlarını kabul etti. Muslumanlardan bazılarını da buna şahit gosterdi. Şahitlerden birisi de Abdullah’tı.
Babasının Re*sû*lul*lah’a karşı bu saygısız davranışı, Hz. Abdullah’ı cok uzdu. Mahcubiyetinden başını yere eğdi.
Fakat biraz sonra Hz. Abdullah’ı bundan kat kat fazla mahzun eden bir hadise daha yaşandı: Hz. Abdullah’ın kardeşi Ebû Cendel, Musluman olduğu icin muş*rikler tarafın*dan zincire vurulmuştu. Fakat bir fırsatını bulup kacmış ve Pey*gamberimize sığınmıştı. Suheyl bin Amr birdenbire oğlunu karşısında gorunce şaşırdı. Ebû Cendel’in boynundan tuttu. Elindeki dikenli, budaklı ağac parcası*nı yuzune carptı. “Ey Muhammed! Anlaşmamız uzere bana geri cevireceğin in*sanların ilki budur.” dedi. Peygamberimiz onceleri bu teklifi kabul etmek iste*medi. Fakat Suheyl “Anlaşmayı imzalamam!” diye diretince mecbur kaldı. Ebû Cendel’i (r.a.) babasına teslim etti. Bu arada Ebû Cen*del’e (r.a.), “Biraz daha sabret. Allah’tan bunun mukÂfatını dile. Şuphesiz Allah se*nin icin bir genişlik yaratır.” buyurdu. Ebû Cendel, Re*sû*lul*lah’ın isteğine teslimiyetle razı oldu. Her turlu zorluğu goze alarak babasıyla birlikte Mekke’ye geri dondu. Bu hadise orada bulunan butun sahabileri derinden uzmuştu. Fakat Hz. Abdullah’ı daha da cok uzmuş, hicrana boğmuştu. Ancak sabredecekti. CenÂb-ı Hakk’ın bir se*bep yaratacağına inanıyordu.
Hz. Abdullah, Mekke’nin Fethi’nde de bulundu. Duşmanlıkta aşırı giden bazı muşrikler gibi, babası Suheyl de yakalandığında oldurulecek olan muşrikler ara*sındaydı. Peygamberimizden, babasını affetmesi ricasında bulundu. Re*sû*lul*lah da (a.s.m.), Hz. Abdullah’ın ve kardeşi Ebû Cendel’in (r.a.) hatırına Suheyl’i af*fetti. Hz. Abdullah buna cok sevindi. Hemen koştu, babasını gizlendiği yerde buldu ve mujdeyi verdi. Suheyl bin Amr, Muslumanlara yaptığı bunca duşman*lıktan sonra affedileceğine katiyen ihtimal vermiyordu. Peygamberimizin bu Âlicenaplılığı karşısında kelim-i şehadet getirerek Musluman oldu. Bundan sonra canla başla İslamiyet icin calışmaya başladı. Zaman zaman eski hayatını hatırlayıp ağlardı. (Suheyl bin Amr maddesine de bakınız.)
Hz. Abdullah, Peygamberimizin vefatından hemen sonra meydana gelen dinden donme hareketlerini bastırmada buyuk gayretler gosterdi. Kahramanca cihat etti. Neticede şehadete erme saadetini kazandı. O sırada 38 yaşında bulu*nuyordu.
Hz. Ebû Bekir hac esnasında Hz. Abdullah’ın babası Suheyl bin Amr’a taziyetlerini bildirdi. Başsağlığı diledi. Yıllar once Musluman oldukları icin cocuk*larına her turlu işkenceyi reva goren Hz. Suheyl, “Keşke ben de şehit olsaydım!” temennisinde bulundu. Sonra da şoyle dedi:
“Re*sû*lul*lah’tan bana, şehidin, ailesinden 70 kişiye şefaat edeceği haberi ulaştı. Ben oğ*lumun, benden once kimseye şefaat etmeyeceğini umuyorum.”[1]
_________________________________
[1]TabakÂt, 3: 406; Usdu’l-Gàbe, 3: 180-181; Sîre, 3: 331.
ALINTI#
__________________
Abdullah bin Suheyl (r.a.)
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●48 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- Abdullah bin Suheyl (r.a.)