Suffe Medresesi’nin talebelerinden bir kısmı evlendikten sonra da bu nur mekte*bine devam ediyordu. Bunlardan biri de Abdullah bin Uneys el-Cuhenî’ydi. Re*sû*lul*lah’a canını feda edercesine bağlıydı. Bedir ve Uhud Muharebeleri’nde İslam duşmanlarına goz actırmayan Abdullah bin Uneys, Medine’ye biraz uzakta, colde yaşayan bir bedeviydi.[1]Re*sû*lul*lah’tan aldığı hakikat dersi sayesinde in*sanlara doğruyu, guzeli gosteren bir ustad derecesine yukseldi. Yolun uzaklığı onu korkutmuyordu. Sıkıntılara aldırmadan Suffe Medresesi’ne gelir, ilim tahsil eder, ibadet ve taatle meşgul olurdu. Coluk cocuk sahibi olmasına rağmen, bun*lar Re*sû*lul*lah’ı gormesine ve İslamiyet’i oğrenip yaymasına engel olamıyor*du.

O, Benî Seleme kabilesi arasında İslamiyet’i yayıyordu. Tevhid inancını butun kalplere hÂkim kılmak icin canla başla calışıyordu. Benî Seleme putlarını kıranlar arasında o da vardı.[2]Her Sahabe gibi o da putculuğa şiddetle duşmandı, nefret ediyordu.

Onun İslam duşmanlarına karşı bir de seriyyesi vardı. “SufyÂn bin HÂlid’in Re*sû*lul*lah’a karşı halkı kışkırttığı” haberi ulaşınca, Efendimiz, Abdullah bin Uneys’i gereken cevabı vermekle vazifelendirdi. Fakat Abdullah onu tanımı*yordu. Re*sû*lul*lah’tan, hususiyetlerini tarif etmesini istedi. Re*sû*lul*lah şoyle bu*yurdu:

“Onu gorduğun zaman korkacaksın, biraz cekineceksin, şeytanı hatırlaya*caksın...”

Abdullah, Resûl-i Ekrem’e, “Ben insanlardan korkmam, y Re*sû*lal*lah!” dedi. Daha sonra Re*sû*lul*lah’tan izin aldı ve kılıcını kuşanarak yola cıktı. Urne Vadisi’ne vardığında, aradığı adamı, peşinde kalabalık bir toplulukla yururken gordu. Dikkat etti. Re*sû*lul*lah’ın tarif ettiği adamdı. Hadisenin devamını kendisi şoyle anlatır:

Onunla karşılaşınca biraz korktum! Harbe hazırlanır gibi oldum. “Re*sû*lul*lah gercekten doğru soyledi!” dedim. Beni gorunce “Kimsiniz?” dedi. Ben de “Huzaa’dan biri.” dedim. “Senin Muhammed’e karşı adam topladığını duydum. Se*ninle birlikte hareket etmek icin geldim.” deyince bu sozlerimden cok memnun oldu. “Evet, ben Muhammed’e karşı kuvvet hazırlıyorum.” dedi. Onunla yola devam ettik. Konuşmaya başladık. Sohbeti iyice koyulaştırdık. Konuşmalarım*dan cok hoşlanıyordu. Benden artık hic şuphe etmez olmuştu. Evinin yanına ka*dar vardık. Arkadaşları teker teker ayrıldılar. Cevre oldukca sakinleşti. Herkes uykuya dalmıştı. Bir fırsatı yakalayarak kılıcı cektim, onu oldurdum! Başını ya*nıma alarak dağdaki bir mağaraya girdim. Orumcekler bana yardım edercesine mağaranın kapısını sardılar. Sonradan hadise duyuldu. Benim yaptığımı anladı*lar, peşime duştuler. Defalarca mağara kapısına geldikleri hÂlde beni bulamadı*lar. Sonra geri donduler. Umitlerini kesmişlerdi. Bir gece cıktım. Yola devam ettim. Gunduzleri saklanarak dinleniyor, geceleri yuruyordum. Nihayet Medi*ne’ye vardım. Re*sû*lul*lah’a gittim. Beni gorunce, “Gozun aydın!” dedi. Ben, “Asıl sizin gozunuz ay*dın, y Re*sû*lal*lah!” dedim. Adamın kellesini Re*sû*lul*lah’ın onune koydum. Hadiseyi ol*duğu gibi anlattım. Re*sû*lul*lah bana, Âsasını verdi. “Bunu cennette eline alıp gezeceksin.”[3]buyurdu. Bu sozler Abdullah icin bir cennet mujdesiydi.

Hz. Abdullah bu Âsanın, kefeninin icine konulmasını vasiyet etti. Olunce de vasiyetini yerine getirdiler.

Abdullah bin Uneys boylece, KÂinatın Efendisi’ni oldurmek isteyen bir din duşmanını oldurdu. Onun Re*sû*lul*lah’ın aleyhinde cevirdiği hile ve desiselerini aleyhine dondurdu. Abdullah bu hadisede 18 gun evinden uzak kalmıştı.

Abdullah bin Uneys, omrunun sonlarına doğru zayıf duşmuştu. Medine’den biraz uzakta yaşıyordu. Her zaman camiye gelemiyordu. Re*sû*lul*lah’tan Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın hangi gecesine rastladığını oğrenmek istiyordu. O gun ne olursa olsun mutlaka camiye gelmeyi arzu ediyordu. Re*sû*lul*lah ona, Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın 23. gecesinde aramasını soyledi. Ravi, Abdul*lah bin Uneys’in oğluna, babasının o gun camiye geldiğinde neler yaptığını sor*duğunda, oğlu şoyle cevap veriyordu:

“Babam ikindiyi kılmak uzere mescide gelir, sabah namazını kılıncaya kadar da hicbir ihtiyac icin dışarı cıkmazdı. Sabah namazını kılınca bineğini caminin kapısında hazır bulur, biner ve coldeki evine giderdi.”[4]

Hz. Abdullah’ın hangi tarihte vefat ettiği kesin olarak bilinmemektedir. Bazı rivayetler Hicrî 54, bazıları Hicrî 74, diğer bir kısım rivayetler de Hicrî 80 tarihi*ni gostermektedir. Uzun ve bereketli omrunu boylece sonuna kadar İslam’ın ya*yılması ve gelişmesi icin harcayan Hz. Abdullah bin Uneys’ten Allah razı olsun!
______________________________________
[1]Usdu’l-Gàbe, 3: 119-120.
[2]age.
[3]TabakÂt, 2: 50-51.
[4]Ebû DÂvud, SalÂt: 319.

ALINTI#

__________________