İslam’ın ilk yıllarında Resûl-i Ekrem’in mukaddes davetine icabet eden, zekÂsı, gucu, kuvveti ve ilmi ile hak dinin cihana duyurulması icin gayret eden; bere*ketli, mucadeleci ve istikametli omrunu hep o yolda harcayan; hakkı ve hakikati hicbir tesir altında kalmayarak haykıran; Re*sû*lul*lah ve onun Ehl-i Beyt’inin sevgisiyle yanan nadide şahsiyetlerden birisi de Hz. Ebû Berze Eslemî’dir.

Hz. Ebû Berze’nin asıl ismi “Nadle bin Ubeyd” idi. Bazı Asr-ı Saadet tarihcileri*nin beyanına gore, ismi “Nadle bin Niyar” idi. Niyar’ın şeytanın isimlerinden ol*duğunu soyleyen Peygamberimiz, değiştirerek Ebû Berze’ye “Abdullah” ismini vermiştir.[1]Cun*ku Peygamberimiz, Musluman olan kimselerden Cahiliye Dev*ri’nden kalma butun izleri siliyor, yerlerine doğrusunu koyuyordu.

Hz. Ebû Berze, kahraman ve mucahit bir sahabiydi. Peygamberimiz hayatta olduğu muddetce onunla beraber bulunma şerefine mazhar olmuştu. Butun sa*vaşlarda birlikte hareket etmiş, inancı uğrunda canını one surmuş, kanını akıt*mıştı.

Hz. Ebû Berze, savaşlarda gosterdiği ustun gayreti yanında, sahabiler arasın*da tema*yuz etmiş hadis ravilerinden biriydi. Bircok hadis ezberledi, bu hadis*lerden 64’u hadis kitaplarında yer aldı. Ayrıca hadis ilminde de pek cok talebe yetiştirdi.

Hz. Ebû Berze, sade yaşamayı severdi. Lukse ve israfa asla yanaşmaz, tanı*dıklarından birisinin suslu elbise giyip, ata binerek gezdiğini gorunce onları ikaz eder, dunyanın fÂniliğini hatırlardı. Kendisine has bir Âdeti de, oğle ve ak*şam yemeklerini fakir ve kimsesizlerle yemesiydi. Her sabah ve akşam, etrafın*da bulunan dul ve yetimlere yiyecek dağıtırdı.

Peygamberimizin irtihÂlinden sonra da Kur’Ân hizmetine devam eden Hz. Ebû Ber*ze, ihtilaf hadiselerinde Hz. Ali’yle birlikte hareket etti. Nehrevan’da Haricîlere karşı Hz. Ali’nin yaptığı carpışmada Hz. Ebû Berze de bulunuyordu. Sıffîn’de Hz. Ali’nin yanında yer almıştı.[2]

Bir muddet Medine’de kaldıktan sonra Basra’ya gecen ve Şam’a da uğra*yan Hz. Ebû Berze, ilerlemiş yaşına rağmen Horasan bolgesinde meydana gelen savaşlarda da bulunmuştu.

Hz. Ebû Berze, Ehl-i Beyt muhabbetiyle doluydu. Kerbel faciasında cok fazla muteessir olan Hz. Ebû Berze, Hz. Huseyin’in başının kesilip Şam’a, Hali*fe Yezîd’in onune getirildiğinde orada hazır bulunuyordu.

Yezîd, elindeki değnekle Hz. Huseyin’in dudaklarına dokunduğu sırada, bu cirkin hareketten urperdi ve Yezîd’e sertce cıkıştı:

“Sen Huseyin’in dudağına değnekle vuruyorsun ha! Cek onun dudağından değneğini! Ben o dudakları Re*sû*lul*lah’ın optuğunu gordum.

“Ey Yezîd! Kıyamet gunu sen, Allah’ın huzurunda şefaatcin İbni Ziyad [Hz. Huseyin’i olduren kişi] olduğu hÂlde gelecek ve cıkacaksın. Huseyin ise, kıya*met gunu Allah’ın huzuruna şefaatcisi Muhammed AleyhisselÂm olduğu hÂlde gelecek ve cıkacaktır.” dedikten sonra ofkeli bir şekilde oradan ayrıldı.[3]

Hicret’in 65. senesinde Horasan’ın Merv şehrinde Ramazan ayı icinde vefat eden Hz. Ebû Berze, oraya defnedildi.[4]

Allah ondan razı olsun!


____________________________________
[1]İsÂbe, 3: 556.
[2]el-İsÂbe, 3: 557.
[3]Usdu’l-Gàbe, 5: 20.
[4]İbni Sa’d, TabakÂt, 7: 9.


ALINTI#


__________________