Peygamberimizin Medine’yi teşrifinden sonra İslam dairesine giren Hz. Ebû Ruhm (r.a.), Ensar’ın ileri gelenlerindendir. Rıdvan Biatı’nda hazır bulunarak Peygamberimize bağlılık yemini eden ve bu vesileyle İlahî medhe mazhar olan bahtiyarlar arasında o da vardır. Gıfar kabilesine mensup olup, asıl ismi “Kulsum bin Husayn”dır; fakat “Ebû Ruhm” lakabıyla meşhur olmuştur.

Hayatı boyunca imanı uğrunda ustun fedakÂrlıklar gosteren Hz. Ebû Ruhm, bircok defa da Peygamberimizin takdir ve iltifatına ermiştir. Uhud Gazvesi’nde sebat edip duşmanın hucumunu puskurten, Hz. Peygamber’i ve İslam’ın izzetini koruyan mucahitler arasında Hz. Ebû Ruhm da bulunmaktaydı. Goğsunu duş*man oklarına kahramanca geriyordu. Harbin en kızgın Ânında bir duşman oku gelerek Hz. Ebû Ruhm’un goğsune saplandı. Ağır şekilde yaralandı. Kendisini Peygamberimize getirdiler. Peygamberimiz mubarek tukruğuyle yarasını mes*hetti. Ânında şifa bulan Hz. Ebû Ruhm, cihada devam etti. Bu hadiseden sonra AshÂb ona, “goğsune ok saplanan kimse” manasında “menhur” unvanını verdi*ler.

Hz. Ebû Ruhm, Hayber’in fethine de iştirak etti. Burada gosterdiği kahramanlıklarından dolayı Peygamberimiz ganimet taksiminde ona iki hisse verdi. Hz. Ebû Ruhm, Hudeybiye Barışı’nda da Peygamberimizin yakınında bulunan sahabiler arasındaydı. Bundan bir sene sonra gercekleşen Kaza Umresi’nde ve Mekke’nin Fethi’nde Peygamberimiz, Medine’de kendi yerine vekil olarak Hz. Ebû Ruhm’u bıraktı. Boylece, her ne kadar Mekke’nin Fethi’ne katılamamışsa da, bundan daha buyuk bir şerefe ermiş oldu.

Huneyn Muharebesi’nden sonra meydana gelen TÂif Muhasarası’nda gorev yapan İslam ordusunda Hz. Ebû Ruhm da hazırdı. Bu seferden donuş esnasında Hz. Ebû Ruhm, Peygamberimizin yakınında gidiyordu. Bir ara devesini zaptedemedi; deve, Peygamberimizin devesinin yanına iyice yaklaştı. Bu sırada Ebû Ruhm’un, kenarları cok sert olan ayakkabıları Peygamberimizin bacağını yara*ladı ve acıttı.

Bunun uzerine Peygamberimiz, “Ayakkabılarını geri cek!” buyurarak elindeki kamcıyla ayaklarını itti. Dikkatli olması icin de ikazda bulundu.

Hz. Ebû Ruhm, Allah Resûlu’nu incittiği icin cok uzuldu ve mahcup oldu. Elinde olmadan yaptığı bu dikkatsizlikten dolayı da cok korktu, hakkında bir Âyetin ineceğinden endişe etti. O geceyi Ci’rane mevkiinde gecirdiler. Sabah ol*duğunda Hz. Ebû Ruhm develeri otlatmakla meşguldu. Fakat icindeki korku hÂl gitmemişti. Peygamberimizin kendisini cağıracağından ve korktuğunun başına geleceğinden endişe ediyordu.

Hz. Ebû Ruhm ortalıkta gorunmuyordu. Sahabiler, Peygamberimizin baca*ğındaki yaranın nasıl olduğunu sordular. Ağır bir durum olmadığını oğrendiler. Sahabilerden birisi Hz. Ebû Ruhm’u bularak, kendisini Peygamberimizin istedi*ğini haber verdi. İstendiğini duyan Hz. Ebû Ruhm’un endişesi busbutun arttı. “Vallahi bir Âyet nazil oldu!” dedi. Nasıl bir tehditle karşılanacağını ve ne ceşit bir ceza goreceğini merak ederek uzgun bir şekilde Peygamberimizin huzuruna vardı.

Âlemlere rahmet olarak gonderilen, Allah’ın Habib’i, sahabisini uzgun hÂlde gorunce gulumsedi. Cunku o ne bir kral ve ne de bir hukumdardı. İdaresi altın*dakilere şefkat ve merhamet gosteriyordu. Hz. Ebû Ruhm yanına yaklaşınca, “Y Eb Ruhm, sen ayağınla benim bacağımı acıttın, ben de elimdeki kamcıyla senin ayağını ittim ve incittim. Bu yaptığıma karşılık şu koyunu al, gotur.” bu*yurdu ve iltifat etti.

Ummadığı bir lutuf ve ihsanla karşılaşan Hz. Ebû Ruhm cok sevindi ve sevin*cini şoyle dile getirdi:

“Resûl-i Ekrem’in benden razı olması ve onun rızasını ka*zanmam, bana dunya ve icindeki butun varlıklardan daha değerli ve daha kıy*metlidir.”

Tebuk Seferi icin hazırlıklar yapılıyordu. Her taraftan asker toplanıyor, Pey*gam*be*rimiz techizat icin herkesi yardıma cağırıyordu. Bu arada munafıklar da boş durmuyor, Muslumanları cihattan vazgecirmeye calışıyorlardı. Peygam*berimiz, Hz. Ebû Ruhm’u cağırarak kabilesine gonderdi. Kabilesine varan Hz. Ebû Ruhm, onları cihada teşvik etti, eli silah tutan butun erkekleri toplayarak se*fere katılmalarını sağladı. Bu sefere en cok Gıfar kabilesinden katılan olmuş*tu.

Bu seferden donuşte Hz. Ebû Ruhm yine Peygamberimizin yakınında gidi*yordu. Bir ara Peygamberimizin devesi hastalandı. Bunun uzerine Hz. Ebû Ruhm bineğini Peygamberimize verdi, kendisi yaya yurumeyi tercih etti. Gece*nin zifirî karanlığında yapılan bu yolculukta yaptığı bu iyilikten dolayı da Pey*gamberimizin ayrıca sevgisini kazandı.

Hz. Ebû Ruhm’un ne kadar yaşadığı, nerede ve kac senesinde vefat ettiği hak*kında bir bilgi bulunmamaktadır.

Allah şefaatlerine nail etsin ve onlardan razı olsun![1]


___________________________________________
[1]Usdu’l-Gàbe, 5: 197; TabakÂt, 4: 244-245.

ALINTI#


__________________