Allahu teÂl Kur'Ân-ı kerîmde meÂlen buyurdu ki:
DÂvûd'a Zebûr'u verdik. (İsr sûresi: 55)
İnsanın yediklerinin en hayırlısı, iyisi, bileği ile kazanıp yediğidir. Allahu teÂlÂnın peygamberi DÂvûd (aleyhisselÂm) , elinin emeği ile kazanıp yerdi. (Hadîs-i şerîf-BuhÂrî

Allahu teÂl Mûs aleyhisselÂmdan sonra, İsrÂiloğullarına bir cok peygamber gonderdi. Bu peygamberler insanları TevrÂt'ın hukumleriyle amel etmeye dÂvet etti. Fakat zaman gectikce azgınlaşan İsrÂiloğulları, TevrÂt'ın hukumlerini değiştirdiler, peygam berlerini dinlemediler ve ahlÂkları tamÂmen bozuldu. Allahu teÂl AmÂlika kavmi hukumdÂrı CÂlût'u onların başına bel olarak gonderdi. CÂlût İsrÂiloğullarını vatanlarından surup cıkardı. Daha sonra, TÂlût isimli bir hukumdÂr gelerek memleket işlerini ve orduyu duzene koydu. CÂlût'un uzerine yurudu. TÂlût'un ordusunda bulunan ve henuz genc yaşta olan DÂvûd aleyhisselÂm CÂlût'u oldurdu. TÂlût'un olumunden sonra, İsrÂiloğullarının hukumdÂrı oldu. Bir muddet sonraAllahu teÂl onu İsrÂiloğullarına peygamber olarak gonderdi. Kendisine İbrÂnî dilinde olan Zebûr kitÂbı verildi. Hem peygamber, hem sultan yÂni hukumdÂr idi.
İnsanları Allahu teÂlÂnın dînine dÂvet etti ve adÂletle hukmetti. Kudus'te Mescid-i Aks adı ile Kur'Ân-ı kerîmde bildirilen buyuk bir mescidin inşÃ‚sını başlattı. Mescidin yapılıp bitirilmesi işini oğlu SuleymÂn aleyhisselÂma vasiyyet ederek, yuz yaş ında Âhirete goctu.
Allahu teÂl dağları, taşları, kuşları onun emrine vermişti. Yanık sesiyle Zebûr'u okumaya başladığı zaman, kuşlar havÂdan ağaclara iner, hep birlikte, okunan Zebûr'u tekrar ederlerdi.
Allahu teÂl DÂvûd aleyhisselÂma, demiri ateşe sokmadan ve dovmeden istediği şekli verebilme mûcizesi vermişdi. Demirden zırh yapar elinin emeğiyle gecinir, devlet hazînesinden bir şey almazdı. Yırtıcı hayvanlar, hazret-i DÂvûd'un huzûruna gelip, ona tam bir bağlılıkla hizmet ederlerdi. DÂvûd aleyhisselÂm her işinde Allahu teÂlÂnın rızÂsını gozetir, cok ağlar, cok ibÂdet ederdi. Bir gun oruc tutar, bir gun iftÂr ederdi. Gecenin ancak ucte bir kısmında uyur, geri kalan vakitlerini ibÂdet ile gecirirdi. (NişancızÂde Muhammed Efendi, Taberî

__________________