İnsanın işinde, kendine duşen pay, kendi kesbidir. YÂni o iş kendi kudreti ve irÂdesiyle olmuştur. Fakat o işi yaratan, yapan, Allahu teÂlÂdır. Kesbeden kuldur. O halde İnsanların ihtiyÂrî işleri, isteyerek yaptıkları şeyler insanın kesbi ile Allahu teÂlÂnın yaratmasından meydana gelmektedir. İnsanın yaptığı işte, kendi kesbi, ihtiyÂrı (yÂni beğenmesi) olmasa, o iş, titreme şeklini alır. (Mîdenin, kalbin hareketi gibi olur.) HÂlbuki, ihtiyÂrî hareketlerin, bunlar gibi olmadığı meydandadır. Her ikisini de, Allahu teÂl yarattığı hÂlde, ihtiyÂrî hareketlerle, titreme hareketi arasında gorulen bu fark, kesbden ileri gelmektedir. Allahu teÂl kullarına merhÂmet ederek, onların işlerinin yaratılmasını, onların kastlarına, arzularına tÂbi kılmıştır. Kul isteyince, kulun işini Allahu teÂl dilerse yaratmaktadır. Bunun icin de kul mes'ûldur. İşin sevÂbı ve cezÂsı kula olur. (Bkz. İrÂde) (İmÂm-ı RabbÂnî
2. Kazanmak, kazanc.
Kesb, malı arttırır. Fakat rızkı arttırmaz. Rızık mukadderdir. Kendine, evlÂdına ve ıyÂline ve borclarını odemeğe lÂzım olanları kesbetmek farzdır. Kendinin ve coluk cocuğunun ihtiyÂclarını helÂlinden kesbetmek, kimseye muhtac olmamak cihÂd etmektir. (İmÂm-ı GazÂlî
__________________