1. Aslî (temel) ihtiyÂclarından başka nisÂb miktÂrı (dînen zengin sayılacak kadar) malı olmayan.
Allahu teÂl Kur'Ân-ı kerîmde meÂlen buyurdu ki:
...Artık ondan (kesilen kurbandan) hem kendiniz yiyin, hem de yoksula, fakîre yedirin. (Hac sûresi: 28)
Uc şeyi yapan muslumanın îmÂnı kÂmildir: Âilesine hizmet etmek, fakirler arasında oturmak ve hizmetcisi ile birlikte yemek yemek. (Hadîs-i şerîf-MektûbÂt-ı Ma'sûmiyye)
EshÂbım icin fakirlik seÂdettir. Âhir zamandaki ummetim icin zenginlik seÂdettir. (Hadîs-i şerîf-RÂmûz-ul-EhÂdîs)
Fakir olduğu icin bir kimseyi aşağı, zengin olduğu icin bir kimseyi yuksek tutan mel'ûndur. (İbn-i AbbÂs)
Bu ummetin fakirlerinin, zenginlerinden yarım gun once Cennet'e girecekleri bildirildi. Bu yarım gun, beş yuz duny senesidir. Cunku, Allahu teÂlÂnın bildirdiği bir gun,bin duny senesi kadar zamandır. Boyle olduğu Hac sûresinde acıkca bildirilmiştir . Cennet'e erken girecekleri bildirilen fakirler, İslÂmiyet'e uyan, sabreden fakirlerdir. İslÂmiyet'e uymak demek, İslÂmiyet'in emirlerini yerine getirmek, yasaklarından sakınmaktır. (İmÂm-ı RabbÂn&#238
Fakir, nafakası olmayınca sabr ve kanÂat eder. Allahu teÂlÂnın kendisi hakkındaki muÂmelesinden rÂzı olur. Allahu teÂl emrettiği icin rızık kazanmaya calışır. Calışırken, ibÂdetlerini terk etmez, haram işlemez. Kazanırken de, harcarken de dînin emir lerine uyar. Boyle kimseye zenginlik de fakirlik de faydalı olur. (HÂdim&#238

2. Tasavvufta fakir: Derviş. Her zaman her işte yalnız Allahu teÂlÂya muhtac olduğunu bilen, butun ihtiyaclarını hep Allahu teÂlÂya arz eden.
Fakirlik, nefsin isteklerini yaptırmaz. Onu dinlemez, burnunu kırar. (İmÂm-ı RabbÂn&#238

__________________