http://www.youtube.com/watch?feature...&v=eWEPeOEiCbE

253. İşte peygamberler! Biz, onların bir kısmını bir kısmına ustun kıldık. İclerinden, Allah'ın konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yukseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya ise acık deliller verdik ve onu Ruhu'l-Kudus (Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasından gelen (millet)ler, kendilerine apacık deliller geldikten sonra, birbirlerini oldurmezlerdi. Fakat ayrılığa duştuler. Onlardan inananlar da vardı, inkÂr edenler de. Yine Allah dileseydi, birbirlerini oldurmezlerdi. LÂkin Allah dilediğini yapar.(62)

(62) Yani Allah, yapmayı irade ve takdir ettiğini mutlaka yapar. Ancak bu irade ve takdir, kulun kendi iradesini kullanacağı yonde gercekleşir. Bu sebepten kulların hur iradesi uzerinde ilÂhî bir baskı soz konusu değildir.
254. Ey iman edenler! Hicbir alışverişin, hicbir dostluğun ve hicbir şefaatin olmadığı kıyamet gunu gelmeden once, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. İnkÂr edenler ise zalimlerin ta kendileridir.

255. Allah, kendisinden başka hicbir ilÂh olmayandır. Diridir, kayyumdur.(63) O'nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Goklerdeki her şey, yerdeki her şey O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir?(64) O, kulların onlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O'nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun kursusu, butun gokleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, goklere, yere, butun evrene hukmetmektedir.) Gokleri ve yeri koruyup gozetmek O'na guc gelmez. O, yucedir, buyuktur.(65)

(63) Kayyûm, "varlığı kendinden, kendi kendine yeterli, yarattıklarına hÂkim ve onları koruyup gozeten" demektir.
(64) Şefaat ile ilgili olarak bakınız: Bakara sûresi, Âyet, 48.
(65) Bu Âyet, Âyetu'l-Kursî (kursu Âyeti) diye adlandırılır. "Kursu", Allah'ın kudret ve azameti, O'nun her şeyi kapsayan ilmi demektir. Âyette, Allah TeÂl kendi zatının cok veciz bir tanımını yapmaktadır. Kitab-ı Mukaddes'te yanlış ve tahrif edilmiş bir bicimde anlatılan Allah, burada nasıl ise oyle tarif edilmektedir. O, yerde, gokte ve ikisi arasında olan her şeyin sahibi ve mÂlikidir. Hic kimse hÂkimiyetinde, otoritesinde, mulkunde ve yonetiminde O'na ortak değildir. Hicbir şey O'na rakip ve eş olamaz. O, mutlak ilim ve irade sahibidir. O'na hicbir varlık guc yetiremez. O, butun evrenin sahibi, yoneticisi ve hÂkimidir.
256. Dinde zorlama yoktur. Cunku doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hÂlde, kim tÂğûtu tanımayıp Allah'a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.(66)

(66) Din, inanc esaslarını ve buna bağlı olarak yaşanan hayat tarzını ifade eder. Buna gore İslÂm, iman ve hayat tarzı olarak hic kimseye zorla kabul ettirilemez. TÂğût, sozluk anlamıyla sınırı aşan demektir. Kur'an'da kullanıldığı şekliyle kelime, "şeytan", "nefis", "putlar", "sihirbazlar" gibi ceşitli şekillerde yorumlanmıştır. Kısaca "TÂğût" insanları azdıran, saptıran şeylerin hepsini ifade eder.

Alıntı
__________________