Bize, bizim icimizden bir Rasul gonderdin.
O, buyuk bir ahlÂk uzerineydi.
Biz apacık bir sapıklık ve cehalet icindeydik de O, ahlÂkı tamamlamak uzere aramızdaydı.
Bize ayetlerini okurdu.
Bize kitabı ve hikmeti oğretirdi.
Bizi arıtırdı, temizlerdi.
Arındıkca biz, yeryuzu arınırdı, sana hazırlanırdı.
O merhametliydi, yumuşak tabiatlı, ağırbaşlıydı.
Beklerdi. "Onlar bilmiyor" der, sabırla, duayla beklerdi.
Yururdu. Sanki ayakları değmezdi yere, toprak incinmezdi adımlarından.
Soylerdi. Soz, bir nisan yağmuru gibi inerdi, oyle işlerdi corak gonullerimize.
Dururdu. Bir emrin karşısında oyle bir duruşla ki, sanki dağlar yururdu.
Din, guzel ahlÂktır
Sahabilerden biri Rasul-i Ekrem s.a.v.'e gelerek sordu:
- Ey Allah'ın Rasulu, din nedir?
Rasul-i Ekrem s.a.v. buyurdular:
- Guzel ahlÂktır!
Din guzel ahlÂktır. Peki guzel ahlÂk nedir? Musluman'ın aslî halidir:
Doğru sozlu, merhametli, guler yuzlu, tatlı sozlu, neşeli, sabırlı...
Hilm, vakar ve şukur sahibi...
Gıybet, haset etmeyen, soz gezdirmeyen, hicbir varlığa eziyet etmeyen, kin tutmayan...
Gazabında ve yumuşak huyluluğunda olculu olan. Yani mutedil...
Musluman. Teslimiyetiyle arınan...
Rasul-i Ekrem s.a.v.'in ahlÂkı Kur'an ahlÂkı idi ve O şoyle dua ederdi:
"Allahım; Senden sıhhat, afiyet ve guzel ahlÂk isterim.
Allahım, bana guzel ahlÂk ihsan eyle. Zira, Senden başka kimse guzel ahlÂk ihsan edemez. Allahım, beni kotu huylardan koru ve uzaklaştır."
Guzel soz, guzel yuz
Sahabilerden biri Efendimiz s.a.v.'e geldi:
- Bana oğut ver.
Efendimiz s.a.v.:
- Nerede bulunursan bulun, Allah'tan kork, buyurdular. Sahabi:
- Artır ey Allah'ın Rasulu, dedi. Efendimiz s.a.v.:
- Kotuluğun akabinde bir iyilik yap ki, o iyilik gunahını gidersin, buyurdu. Sahabi tekrar:
- Artır ya Rasulallah, deyince Efendimiz s.a.v. şoyle buyurdular:
- İnsanlarla guzel gecin.
. . .
Bir gun Allah Rasulu s.a.v.'e bir kadından soz ettiler:
- O, gunduzlerini orucla gecirir, geceleri uyanıktır. Daima ibadet eder.
Allah Rasulu s.a.v. sordular:
- Onun komşularıyla gecinmesi nasıldır?
Sahabiler:
- Komşuları ile iyi gecinmez, kotu huylu bir kadındır, dediler. Allah Rasulu s.a.v. buyurdular:
- Onda hayır yok, o cehennemliktir!
Ve buyurdular:
"Siz, mallarınızla insanlara yardımı yetiştiremezsiniz, yardıma malınız yetmez. Hic değilse onları guler yuz ve guzel huy ile hoşnut etmeye calışın.
Kul, ibadeti zayıf olduğu halde guzel ahlÂkı sayesinde ahiretin yuksek derecelerine ve şerefli menzillerine erişir."
AhlÂkımız nasıl sorusuna nasıl cevap veririz?
Bu soruda muslumanlığımız saklıdır; insanlığımız, kulluğumuz saklıdır.
İnsanlarla aramız nasıldır?
Lisanımız halimizdir
Kişiyi dili, sozleri ele verir.
Konuştuğumuzda doğruyu ve hakkı soyler miyiz?
Doğruyu nasıl bir lisan ile soyler, hakkı nasıl savunuruz?
Zeyd bin Seane r.a. musluman olmadan once yahudi idi ve faizle borc para verirdi. Rasulullah s.a.v. de ondan borc para almıştı. Odeme vakti gelmeden Zeyd soylenmeye ve parasını istemeye başladı. Bir gun daha da ileri gitti ve Rasulullah s.a.v.'e gelerek:
- Siz Abdulmuttalip oğulları, borclarınızı vermemek icin bir suru mazeret ileri surer durursunuz, dedi.
O sırada orada bulunan Hz. Omer r.a. hiddetle:
- Allah'ın duşmanı! Peygamber'e nasıl boyle sozler soyleyebiliyorsun, diyerek ileri atıldı. Rasulullah s.a.v. tebessum ederek şoyle buyurdu:
- Omer, senden bunu beklemezdim. Sen ona parasını nezaketle istemesini soyleyecek, bana da borcumu suratle vermemi tavsiye edecektin. Haydi, kalk, bu adama alacağıyla birlikte yirmi olcek hurma ver.
. . .
Bir gun Efendimiz s.a.v.'in huzuruna beş on kişilik bir yahudi heyeti geldi. Huzura girince selam vermiş olmak icin:
- Es-sÂmu aleykum (olum uzerinize olsun), dediler.
Hz. Aişe r.a. onların bu hain sozlerini anladı ve:
- Olum ve Allah'ın gazabı, lÂneti sizin uzerinize olsun, diyerek karşılılık verdi.
Bunun uzerine Efendimiz s.a.v.:
- Aişe, ağır ol. Muhakkak ki Allah, her konuda incelik ve yumuşaklıkla muamele edilmesini sever, buyurdular. Hz. Aişe r.a.:
- Ey Allah'ın Rasulu, dediklerini işitmediniz mi, dedi. Efendimiz s.a.v.:
- İşittim. Ben de onlara, "Bizim icin dilediğiniz sizin uzerinize olsun." dedim. Onların soylediklerini bu şekilde reddettim. Sen benim soylediğimi işitmedin mi? Benim onlar hakkındaki duam kabul olur. Fakat onların benim hakkımdaki dilekleri kabul olmaz.
Şehirlerden once...
Arkadaşlarından birisi Rasul-i Ekrem s.a.v.'e ahlÂktan sordu. Efendimiz s.a.v. de, "Affa sarıl, iyiliği emret ve cahillerden yuz cevir" (A'raf, 199) ayetini okuduktan sonra şoyle buyurdu:
- O ahlÂk; gelmeyene gitmen, vermeyene vermen ve zulmedeni bağışlamandır.


__________________