Sarayın zeytinyağı ihtiyacını karşılayan Girit Adası’nın Osmanlı hÂkimiyetine gecmesiyle birlikte, oradaki lezzetler de İstanbul mutfağında yerini almaya başlamıştır.
Mubadelede zamanında gelen Giritli Turkler, otsuz yaşayamayacakları icin Beykoz, Buyukdere ve cevresine (otu ve yeşilliği bol olan yerlere) yerleşmişlerdir. Giritliler yerleştikleri yerlerde sıkca kendi yemeklerini pişirerek hem gelen komşulara ikram etmişler hem yemeklerin pişirilmesini hem de topladıkları ceşitli otları ve zeytinyağını hangi yemeklerde kullandıklarını cevredekilere oğretmişlerdir. Boylece fava gibi Girit yoresine ozgu yemekler mutfaklarımızda yerini almıştır. Fava, rezene, bambul, radika, turp otu, istifno, sirken, son zamanlarda giriş yapan deniz borulcesi vBulletin. yabani otlar keci eti ve peyniri Giritliler sayesinde İstanbul mutfağına giren lezzetlerdir.
Rivayete gore II. Abdulhamid, Girit adasına oradaki halka sağlık hizmeti verilmesi icin doktor gondermiş, ada olmasının ve o donemde ulaşımın zor olması nedeni ile aylar sonra doktor Sultana telgraf cekmiş ve “Sultanım beni buradan alın, herkes ceşit ceşit yabani ot toplayıp yediğinden vucutları şifa bulmakta ve hic hastalanmamaktadır.” demiştir.
MALZEMESİ
2 su bardağı kuru bakla (akşamdan ıslatılmış suyu suzulmuş
1 adet kabukları ayıklanmış tum soğan
1 tatlı kaşığı toz şeker
3 su bardağı su
Yeterince tuz ve arzuya gore karabiber
YAPILIŞI
Islanmış baklaları suzup tencereye koyun, icine tum soğan koyun, yeterince su ve tuz ilave edin. Kaynadıkca baklaların iyice ezilmesi icin sıcak su koyun. Koyu boza kıvamına gelince icindeki tum soğanı cıkarın, blender ile veya telle suzun, tabaklara koyun,
__________________