23. Nefsinin arzusunu ilÂh edinen, Allah'ın; (hÂlini) bildiği icin saptırdığı ve kulağını ve kalbini muhurlediği, gozune de perde cektiği kimseyi gordun mu? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? HÂl duşunup ibret almayacak mısınız?

24. Dediler ki: "Dunya hayatımızdan başka hayat yoktur. Oluruz ve yaşarız. Bizi ancak zaman yok eder." Bu hususta onların bir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.

25. Onlara Âyetlerimiz acıkca okunduğu zaman onların delilleri ancak, "Doğru soyleyenler iseniz babalarımızı getirin" demek oldu.

26. De ki: "Allah sizi yaşatıyor. Sonra sizi oldurecek, sonra da kendisinde şuphe olmayan Kıyamet gununde sizi bir araya getirecek, ama insanların coğu bilmezler."

27. Goklerin ve yerin hukumranlığı Allah'ındır. Kıyamet kopacağı gun, işte o gun batıla sapanlar husrana uğrayacaklardır.

28. O gun her ummeti diz cokmuş gorursun. Her ummet kendi kitabına cağrılır. (Onlara şoyle denilir "Bugun (yalnızca) yaptıklarınızın karşılığı verilecektir."

29. İşte kitabımız, size karşı gerceği soyluyor. Cunku biz yapmakta olduklarınızı kaydediyorduk.

30. İnanıp salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine sokacaktır. İşte bu apacık başarıdır.

31. İnkÂr edenlere gelince, onlara şoyle denir: "Âyetlerim size okunmuştu da sizler buyukluk taslamış ve gunahkÂr bir kavim olmuş değil miydiniz?"

32. "Şuphesiz, Allah'ın va'di gercektir, kıyamet hakkında hicbir şuphe yoktur" dendiği zaman ise; "Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, sadece zannediyoruz. Biz bu konuda kesin kanaat sahibi değiliz" demiştiniz.


__________________