
Dunya iş yeridir. Ahiret ucret yeridir. Ahirette faydası olamayan şey dunyalıktır. Dunyada Cehenneme goturucu tuzaklar var. Bu tuzaklara yakalanmamalıdır. Kur'an-ı kerimde, bu tuzaklar şoyle bildiriliyor:
(Dunya hayatı, la’b, lehv, ziynet, tefahur ve malı, parayı, evladı coğaltmaktır.) [Hadid 20]
[La’b oyun, lehv eğlence, ziynet suslenmek, tefahur oğunmek demektir.] Bunların bir tanesine yakalananın gonlu olur.
Dunya hayatı, iş yapacak zamandır. Keyf yapacak, eğlenecek zaman ileride gelmektedir. Orada, dunyada yapılan işlerin karşılığı ele gececektir. İş zamanını eğlence ile gecirmek, ciftcinin tohum ekmemesi ve mahsul almaması gibidir.
Dunya insanın golgesine benzer. Kovalarsan kacar. Kacarsan, seni kovalar. Dunya, Âşıklarına mihnet yeridir. Lezzetlerine aldanmayanlara, nimet yeridir. İbadet edenlere kazanc yeridir. İbret alanlara hikmet yeridir. Onu tanıyanlara selamet yeridir. Ana rahmine nispetle, Cennet gibidir. Ahirete nispetle copluk gibidir.
Dunyada olanlar İslamiyet’e uygun kullanılırsa, ahirete faydalı olurlar. Hem dunya lezzetine, hem de ahiret nimetlerine kavuşulur. Hadis-i şerifte; (Dunya sizin icin yaratıldı. Siz de ahiret icin yaratıldınız! Ahirette ise, Cennetten ve Cehennem ateşinden başka yer yoktur) buyuruldu.
1760 senesinde Diyarbakır'da vefat Ahmed Murşidi Efendi, bir talebesinin nasihat istemesi uzerine ona şoyle buyurur:
"Asla dunya malına meyletme. Kimseye el acmayacak kadar malın olsun yeter. Bilmez misin her işin hayırlısı ortasıdır. Dunya ahiretin tarlasıdır. Sen bu Âleme para ve mal toplamak icin gelmedin. İyi ameller yapmak icin geldin. Kimseye el acmayacak ve yetecek kadar mal kazandıktan sonra, vaktini Hak teÂlÂya ibadet ederek gecir. Topladığın o mal ve mulk senin değil mirascılarınındır. Senin rızkın, ancak Âlemlerin rızık vericisi olan Allahu teÂl tarafından sana yemen icmen icin verilenden ibarettir.
Malım mulkum yok deme. Olmadı diye gam cekme. Bu benim mulkumdur diyene, bir gun ecel gelir. Bu surette o malın sahibi olduğuna dair iddiası yalan olur. Bu yalan dunya, daima insanlara gaflet gomleği giydirir. Bu fÂni mulku elimizden alır. Kendini ona sahip sanacak bir yalancı muşteri bulur. O da olur, yerine başkası cıkar. Dunyanın Âdeti boyledir. Verir alır, alır verir."
Hacı Bayram-ı Veli hazretleri, dunyaya ve onun gecici lezzetlerine bağlanmanın mahzurlarından bahsederek talebesi olan Akbıyık Sultan'a buyurur ki:
-Evladım bu dunya fÂnidir. Malı mulku elde kalmaz. Ne kadar malın olsa murÂd alamazsın. Ahiretten gafil olma. Zira gidişin donuşu yoktur. Allahu teÂlÂdan gayri işlere tutulmaktan kurtul. Devamlı bÂki kalan işlerle meşgul ol.
Hocasının bu sozleri uzerine Akbıyık Sultan;
-Hocam! Peygamber efendimiz; "Dunya, ahiretin tarlasıdır" buyuruyor. Bu sebeple dunya malı ile de meşgul olmak gerekmez mi? diye sorar.
Hacı Bayram-ı Veli hazretleri, uzun bir sukuttan sonra;
"Evladım! Madem ki dunyayı terk edemiyorsun, oyle ise bizi terk et. Bu dergÂhta dunya ile meşgul olanların işi yoktur" buyurur.
Seyyid Emir GilÂl hazretlerinin oğlu Seyyid Emir Hamza hazretleri de buyurdu ki:
“Butun iyiliklerin başı, dunyayı terk etmektir. Butun kotuluklerin başı da dunya sevgisidir. Bununla birlikte, Server-i kÂinat efendimiz; "Dunya ahiretin tarlasıdır" buyurdu. O halde dunyada ahiret işleri yap ve dunyaya ve dunyanın nimetlerine bağlanma! Dunya rahat yeri değildir. İbret yeridir. Bunun icin Resul-i ekrem efendimiz; "Dunya ibret yeridir, tamir etme yeri değildir" buyurdular.”
Dunya sevgisi, gunahların başıdır. Gunah işlenmeyen yerde huzur vardır. Gunah işlenirse huzursuzluk başlar. Gunahlar kalbi sıkar. Zikri ilahi ile meşgul olmak, insana ferahlık verir, gunahlara karşı soğukluk getirir. Bir Musluman gunah işlemese, Cennet nimetleri başlar. Şunu da unutmamak lazımdır ki; “İsyanı, gunahı cok olanın, nisyanı, unutkanlığı da cok olur” buyurulmuştur.
Allahu teÂl gunah işlemeyenlerden ve gunah işlenmeyen yerlerden razıdır. Bunun icin, gunah işlememeye ve yakınlarımızı gunahtan korumaya calışmalıyız. Zira Allahu teÂl gunah işleyen bir kulunu muvaffak etmez.
Dunya demek; haramlar, isyanlar, inkÂrlar kısacası gunah olan şeyler demektir. Dunyada, ahiret icin yapılanlar, dunya ve dunyalık olmaz. Zira hadis-i şerifte; (Allahu teÂlÂ, ahiret icin yapılan iyiliklere dunyada da mukÂfÂt verir. Fakat, yalnız dunya icin yapılan işlere ahirette hic mukÂfÂt vermez) buyuruldu.
Maksadı, gayesi dunyalık olanlar icin de, Peygamber efendimiz; (Yalnız dunya icin calışana, yalnız kaderinde olan kadar gelir. İşleri karışık, uzuntusu cok olur) buyurmaktadır.
Butun nimetleri, sefası, cefası gecici olan dunya icin Resulullah efendimiz; (Dunya, gecilecek bir kopru gibidir. Bu kopruyu tamir etmekle uğraşmayın. Hemen gecip gidin!) buyuruyor.
Sozlerin buyuğu, buyuklerin sozudur. Sozlerin guzeli de, guzellerin sozudur. KÂinatın efendisi, Yaratanın sevgilisi, kısa ve oz olarak; (Dunyaya, burada kalacağınız kadar, ahirete de, orada kalacağınız kadar calışınız!) buyurmaktadır.
Kaynak
__________________