
Gaflet; nefsine uyarak, Allahu teÂlÂyı, Onun emir ve yasaklarını unutmak demektir. Bayezid-i Bistami hazretleri; “İnsana zararı en şiddetli olan şeyin ne olduğunu bilmek istedim. Anladım ki, bu gaflettir. Gafletin insana yaptığı zararı Cehennem ateşi bile yapmaz” buyurmuştur.
İnsanların gaflete, hatta gunaha, isyana, kufre dalması ceşitli sebepler yuzunden olur. Bunlar, insandan insana değişmekle beraber, cehalet, kibir ve olumu unutmak, gafletin en buyuk sebeplerindendir. Bunun icin Peygamber efendimiz; (Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren olumu cok hatırlayınız!) buyurmuşlardır.
Olumu cok hatırlamak, emirlere sarılmaya ve gunahlardan sakınmaya sebep olur. Haram işlemeye cesareti azaltır. Nefse uymak, İslamiyet’e uymaya mani olur. Olumu unutmak, nefse uymaya sebep olur. Peygamber efendimiz; (Olumu cok hatırlayınız. Onu hatırlamak, insanı gunah işlemekten korur ve ahirete zararlı olan şeylerden sakınmaya sebep olur) buyurmuşlardır.
Genclik ve sıhhat, insanı gaflete duşurebilir. İnsan, gencliğine ve sıhhatine guvenerek, dunyanın zevk ve eğlencelerine kendini kaptırabilir. Bunun icin de, ibadetlerini vaktinde yapamaz, tevbe etmeyi hatırına getiremez, ahireti unutabilir, kibre, gurura suruklenebilir. Bunun icin hazret-i Ali; “Gaflet, insana gurur getirir, helake yaklaştırır” buyurmuştur. Abdulkadir-i Geylani hazretleri de; “Butun kotuluklerin başı, kalbin Allahu teÂlÂdan gafil olmasıdır” buyurmuştur.
Parasına, makamına, gencliğine ve sıhhatine guvenen kimse, dunya malına, makamına kendini kaptırabilir. Omrunu, nefsinin istek ve zevkleri icin harcayabilir. Bu gaflet hali de onu, Cehenneme goturur. Zira Resulullah efendimiz; (Ummetimin iki kotu huya yakalanmalarından cok korkuyorum. Bunlar, nefse uymak ve olumu unutup, dunya arkasında koşmaktır) buyurmuşlardır.
Cenab-ı Hakkın emirlerine değil de, kendi duşuncelerine, nefsine tÂbi olan kimse, gafil demektir. Boyle olan kimsenin kalbi paslı, kirli demektir. Pas tutmuş bir kalbde ise, Allahu teÂlÂnın sevgisi olmaz. Bunun icin İbn-i Ataullah hazretleri; "Gonlunde gunahlar ve dunya sevgisi olanın, kalbi nasıl parlar? Yahut, nefsi emmarenin arzularına gore hareket eden, Allahu teÂlÂnın rızasını nasıl kazanır? Gaflet ve gunahlardan temizlenmeden, Allahu teÂlÂnın huzuruna girmeyi nasıl ister? Cirkin işlerinden tevbe etmeyen, ince sırları anlamayı nasıl umar?" buyurmuştur.
Gafil olanın yaptığı ibadetler, hep gaflet icinde olur, sahih olsa bile, kabul olma ihtimali zayıftır. Yeme ve icmede, helale, harama dikkat etmeyen kimse, istese de kendini gafletten kurtaramaz, yaptığı ibadetlerden zevk alamaz.
Behaeddin-i Buhari hazretleri buyuruyor ki:
"Yenilecek bir gıda, bir yiyecek, her ne olursa olsun gaflet icinde, gadapla veya kerahatle hazırlansa, tedarik edilse, onda hayır ve bereket yoktur. Zira ona nefs ve şeytan karışmıştır. Boyle bir yiyeceği yiyen kimsede, mutlaka bir cirkin netice meydana gelir. Gaflete dalmadan yapılan ve Allahu teÂlÂyı duşunerek yenen helal ve halis yiyeceklerden hayır meydana gelir. İnsanların halis ve salih ameller işlemeye muvaffak olamamalarının sebebi; yemede ve icmede bu hususa dikkat etmediklerinden ve ihtiyatsızlıktandır. Her ne hÂl olursa olsun, bilhassa namazda huşu ve hudu halinde bulunmak, zevkle ve goz yaşı dokerek namaz kılabilmek, helal lokma yemeye, Allahu teÂlÂyı hatırlayarak yemeği pişirmek ve yemeği Allahu teÂlÂnın huzurunda imiş gibi yemeye bağlıdır. Vucuduna haram lokma karışmış bir kimse, namazdan tat duymaz."
Alauddevle Semnani hazretleri ise; "İnsan vucudunda amellerin tohumu, yenilen lokmadır. Bir kimse lokmayı gaflet icinde yerse, lokma helalden de olsa, insanların ondan fayda gormesi mumkun değildir" buyurmuştur.
Ebu Bekir Tamistani hazretleri, dunyayı imar etmenin gaflet ehlinin işi olduğunu bildirerek buyurdu ki:
"Gaflet, gaflet ehlinin işi olduğu gibi, dunyaya onem vermek ve ona bel bağlayarak imar etmek de gaflet ehlinin işidir. Ancak her dunyaya calışan gaflet ehli sayılmaz. Bir sanat ehli, yaptığı sanatla kullara faydalı olmayı niyetine almalıdır. İş boyle olunca, ona gaflet ehli denmez. Ancak dunyaya gonul verip, onu elinde toplamak isterse, dunya ehli olur ve gaflet ehli sayılır.”
Ahmed Siyahi hazretleri, oğluna nasihat ederek; “Ey oğul; Şeytanın silahı gaflet yani Allahu teÂlÂyı unutmaktır. Ona karşı tedbir, Allahu teÂlÂyı anmak ve hatırlamak, Onun buyukluğunu duşunmektir” buyurmuştur.
Gafletten kurtulmanın caresi ise, gafil olmayanlarla beraber olmak veya boyle olanların kitaplarını, hayatlarını okumaktır. İmam-ı Rabbani hazretleri; “Seher vakitleri istigfar etmelidir. Gafletten, nefse uymaktan lezzet almamalıdır. Dunyanın gecici lezzetlerine aldanmamalıdır. Olumu hatırlamalı, ahiretin dehşet ve şiddetini goz onune getirmelidir” buyurmaktadır.
KAYNAK
__________________