a)Ciddiyet olmazsa:
Devlet adamının bulunduğu makam ciddi bir yerdir. O yerde oturan kişinin ağzından cıkan bir soz, bir emir, yaptığı bir iş milletin kaderini tayin edecek şeylerdir. Bu bakımdan milletin geleceği, yonetenlerin anlayışı ve hayatı ile yakından ilgilidir.
Gecmişte iyi yurekli, ciddi kimselerin gorevde olduğu donemlerde halk ona benzeyip diri durmuştur. Ahlakından, inancından, kulturunden bir şey kaybetmemiştir. Hafif meşrepli, yerini dolduramayan yaptığı işler hoşa gitmeyince şaka ettim diyenlerin zamanında da millet uyuşmuştur, dağılmıştır. Kayıplarına aldırış bile etmemiştir.
Devlet adamı, milletin işlerini duzene koyacak kimsedir. Milletin işlerinde duzelirse yukardan duzelir, bozulursa yine yukarıdan bozulur. Bunun icin milletin başına gecenler ciddi olmalı, sorumluluklarını bilmeli, boş şeylerle vakit gecirmemelidir. Şahsi istek ve zevklerini bir tarafa bırakıp milletin işleri ile yakından ilgilenmelidir.
Nasrettin hocamız bakkala:
Unun var mı? Diye sormuş,
Var, demiş,
Peki şekerin var mı? Demiş, bakkal:
Var, demiş.
Oyleyse niye helva yapıp yemiyorsun? Demiş.
Bizde un var, şeker var. Ama yıllardan beri bir turlu helva olmuyor. Cunku iş ciddi bir şekilde ele alınmıyor da ondan. Adamın evvela helva yapmak istemesi lazımdır. Bu da yetmiyor, helva yapmayı bilmesi lazımdır.
Gene Nasrettin hocamız, cami avlusunda dilenen korlere yaklaşır. Kuşağının arasından cıkardığı para kesesini korlerin arasında atar “alın paylaşın” demesiyle keseyi alıp beline sokması bir olur. Korler “ben almadım” , “ benden hakkımı isterim” deyip birbirine girerler. İşte yıllardan beri bizim yaptığımız buna benzer kordoğuşudur. Yoneticilerimizin coğu, sırf o makamla biraz daha kalabilmek icin milleti oyalayacak şeyler ortaya atmışlar, dikkatleri başka yonlere cekip kendi noksanlıklarını ortmeye calışmışlardır.
M. Kemal: “Bir memleketin, bir memleket halkının duşmandan zarar gormesi acıdır. Fakat kendi ırkından, buyuk tanıdığı ve başlarında taşıdığı insanlardan vefasızlık, felaket gormesi ondan daha acıdır. Bu kalp ve vicdanlar icin onulmaz yaradır.” demiştir.(1)
Yoneticilerin sorumluluklarını bir tarafa bırakarak halkı unutmaları, yapılması gereken şeyleri yapmayıp zevk ve eğlence peşinde koşmaları millete yapılabilecek kotuluklerin başında gelir. Cunku yoneticiler boş şeylerle uğraşmaya başlayınca otoriteleri yıkılır, insiyatifi kaybederler ipler duşmanın eline gecer.
Melikşah, veziri Nizamul-mulk’ten ulkenin en iyi bir şekilde nasıl yonetileceğini gosteren bir kitap yazmasını istemiş, o da “siyasetname” adlı eseri yazmıştır. Bu kitapta verilen guzel orneklerden bir şoyledir:
Hukumdar Behram Gur, işleri vezirine bırakarak kendini av ve eğlenceye verir. Bir zaman gelir ki, ulke capında adalet kalmaz, iyilerle kotuler bir olur. Ruşvet yayılır. Halkın elinden malları cıkar ve halk fakirlerşir.
Bu durumda dıştan da Behram’ın ulkesine saldırı olur. Hazineye bakar bir şey yok. Varlık sahiplerini arar, onlar da bitmiştir. Canı sıkılır, yollara duşer. Yolda susamıştır. Bir cadır gorur. Yaklaştığında cadırın kapısında bir kopek asılıdır. Cobana kopeğin durumunu sorar. Coban:
-Bu kopek benim cok emniyet ettiğim bir kopekti. Suruyu guder gelirdi. Kurtlar suruye yaklaşamazdı. Bir gun koyunları saydım, bir tana eksikti. Hırsızlar yaklaşmamıştı. Neden olduğunu bir turlu anlayamadım. Takibe koyuldum. Meğer bizim kopek dişi bir kurtla ilişki kurmuş. Kurt suruye daldı bir kuzuyu tutup yedi. Kopek ses cıkarmadı. Bunun icin onu cezalandırdım. Onu idam ettim, der.
Behram bu olayı dinledikten sonra “Bu iş benim işime benziyor” diyerek geri doner. Vezirinin ihmal ve ihanetini ortaya cıkarıp gereken cezayı verir. Kısa zamanda halkın tekrar guvenini kazanıp, ulkesine goz koyanlara karşı koyar.
b)Halka Hizmet İbadettir:
Allah Davut’u insanların işlerini gormek ve doğru yolu gostermekle gorevlendirdikten sonra : (2)
“Ey Davut! Seni şuphesiz yeryuzunde hukumdar kıldık. O halde insanlar arasında adaletle hukmet, hevese uyma, sonra seni Allah’ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah yolundan sapanlara, onlara hesap gunu unutmalarına karşılık cetin azap vardır.” buyurarak Davut peygamber uyarılmıştır.
Başka bir ayette de:
“Sabah akşam Rablerinini rızasını dileyerek ona yalvaranlarla beraber sen de sabret. Dunya hayatının guzelliklerini isteyerek gozlerini o kimselerden ayırma. Bizi anmasını kendisine unutturduğumuz ve işinde aşırı giderek hevesine uyan kimseye uyma” (3) emri ile de dunyanın cazibesine kapılarak, gozunu insanlardan ayırmaması, insanlara karşı ilgisini kesmemesi ve zevk peşinde koşanlara uymaması istenmiştir.
Devlet adamı, hırs, tamah, heves gibi kotu duyguları, şahsi cıkarları, gurup tassubunu, parti hesaplarını bırakarak millet yararına iş yapmalıdır. Esas olan insanlara faydalı olmaktır. İslam peygamberi: “En iyiniz insanlara en cok faydalı olanınızdır.” buyurarak iyi olmanın olcusunu belirtmiştir.
Halife Omer, Halid Bin Velid’i bir emirle Şam’da ordu kumandanlığından alıyor, yerine Ebu Ubeyde’yi getiriyor. Halid kızmıyor. Kusmuyor, gurur meselesi yapmıyor, o gune kadar emrindeki bir Muslumanın kumandanlığında savaşa devam ediyor. Cunku bu hizmet bir nobettir. Kendisine fırsat verilen, bu fırsatı iyi değerlendirmelidir. Boş şeylerle zaman kaybetmemeli, sen ben kavgasını başlatmamalıdır. Zira kin, duşmanlık ve kavga butun bunlar boş şeylerdir.
Turk geleneğinde insana hizmet anlayışı ağır basar. Tarih boyunca bu hizmet anlayışı yarış halinde devam etmiştir. “Turklerde diğer doğu ulkelerinde olduğu gibi saraylarda zevk ve sefa icinde eğlenen bir hukumdar yoktur. Yalnızsa asker ve sivillerin başında doğa ile mucadele eden halkın acı ve tatlı gunlerini paylaşan bir hakan vardır.” (4)
Selcuklu, Osmanlı yoneticilerinin coğu Âlimdir, şairdir, san’atkardır. El emeği, alın teri ile gecinmişlerdir. Alın terlerinden vakıf eseleri, aş evleri, şifa yurtları, kervansaraylar, camiler, kopruler yaptırmışlardır. Mesela; I. Mahmut boş zamanlarında kuyumculuk yaparak ihtiyaclarını karşılamıştır. Birgun veziri kendisine:
-“Şevketli padişahım, milletin hazinesi sizin demektir. Nicin boyle uğraşıp kendinizi zahmet edersiniz?” deyince sultan:
-“Milletin hazinesini millete sarf etmek gerekir. Ayrıca insan calışıp alın teri dokerek kazandığı paranın zevki başkadır.” Cevabını vermiştir.
II. Mustafa padişah olunca sadrazam Sumerli Ali Paşa’ya “Layık-ı Devlet değilken Cenab-ı Hak beni Layık-ı devlet etti. Bu fakire padişahlık ihsan etti. Padişahların hangisi zevk-u sefaya dalmış ise o padişahın tebası huzur ve rahat yuzu gormemiştir. Bu itibarla biz kendimize zevk-u sefayı haram kıldık.” demiştir.
Yusuf Has Hacip de şoyle der:
“Eğer her iki dunya beyliğini istiyorsan sen şu beş işe yaklaşma:
Harama karışma,
Zulmetme, insanları dovme,
Duşmanlık besleme, kin gutme,
Şarap icme,
Fesattan uzak dur. Bunlar daima ulke ve saltanata halel veren şeylerdir. (5)
Demek ki atalarımız boş durmamışlardır. Boş şeylerle uğraşmamışlardır. “boş duranı Allah sevmez” sozunu bilmeyen, soylemeyen hemen hemen yoktur. Atalarımız, durgun suda mikropların urediği gibi boşlukta da kotuluklerin arttığını bildikleri icin calışmayı, insan yararına iş yapmayı ibadet bilmişlerdir. “Allah’ın kulunu terk ettiğin alameti, kulun boş ve anlamsız şeylerle uğraşmasıdır.” Hadisini cok iyi bildikleri icin Turkler boş şeylerle uğraşmamaya dikkat etmişlerdir. Yoneticiler insanımıza yaklaşmasını bilmişlerdir. İnsanımızı rahatsız edecek, rencide edecek iş yapmamışlardır.
Yavuz sultan selim, oğluna biraz fazla suslendiği icin:
-“Oğlum, o kadar cok suslenmişsin ki, anana bir şey bırakmamışsın.” demiş, azarlamıştır.
Omer bin Abdulaziz, halkın sıkıntı cektiğini gorunce cok kıymetli olan yusuk taşlarını sattırıp halka dağıtır. Boyle kıymetli taşların bir daha bulunamayacağını soyleyenlere:
-Fakirlik ve ihtiyac icinde halkın gonlu yaralı iken, başındaki yoneticilerin suslenme hevesinde olması cirkin bir şeydir. Ben o taşlara sahip olmasan da olur. Ama halkın gonlunun mahsun olması munadip değildir.” Demiştir.
c)Makam Saltanat Yeri değildir:
Devlet makamları saltanat surmek yerleri değildir. Hizmet yerleridir. Bu gunun işini yarına bırakmadan, milleti eziyet cektirmeden hizmet verilmelidir. Millet, keyfi idare edilmez. Oy icin, gosteriş icin uretime değil zevk ve eğlenceye yonelik iş yapmak bunalımı arttıracaktır. Yapılan işler bir azınlığa değil, millete hitap etmelidir. Milletin bir bolumu yokluk, kıtlık cekerken, tedavi olamazken diğer bir bolumu icin ozel eğlence yerleri ozel kumarhaneler, kaykaylar yaptırmak, ceşit ceşit yemekler ve dışarıdan getirtilen meyvelerle ziyafetler vermek halkı birbirine duşman eder. Sınıfların oluşmasına neden olur.
__________________
Devlet Adamı Boş Şeylerle Uğraşmamalıdır
Dini Bilgiler0 Mesaj
●35 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Devlet Adamı Boş Şeylerle Uğraşmamalıdır