
Zulmedeni affetmek, hilmin, merhametin ve şecÂatin en ustun derecesidir. Kendisine iyilik etmeyene hediye vermek, ihsanın en ustun derecesidir. Kotuluk edene ihsanda bulunmak ise, insanlığın en yuksek derecesidir. Bu sıfatlar, duşmanı dost yapar. Ra’d suresinin yirmi ikinci Âyetinde mealen: (Onlar, şu kimselerdir ki, Rablerinin rızasını kazanmak icin sabrederler. Namazlarını dosdoğru kılarlar. Kendilerine verdiğimiz rızktan gizli ve ÂşikÂr infÂk eder, verirler. Kendilerine kotuluk yapanlara, iyilik ederler. O muminler icin ahiret saadeti ve rahatı vardır) buyurulmuştur.
Peygamber efendimiz; (Sana darılana git, barış! Zulum yapanı affet. Kotuluk yapana iyilik et!) buyurmuştur.
Muhyiddin Arabi hazretleri de; “Kotuluk edene iyilik yapan kimse, nimetlerin şukrunu yapmış olur. İyilik edene kotuluk yapan kimse, kufran-ı nimet etmiş olur” buyurmuştur.
Abdullah-ı Dehlevi hazretleri, Muslumanlara karşı cok şefkatli ve merhametli idi. Seher vakti butun Muslumanlara dua ederdi. Kotuluk gorduklerine de iyilik yapardı. Kudretullah Han isminde bir komşusu vardı. Abdullah-ı Dehlevi hazretlerine sıkıntı verir, gıybetini yapar, aleyhinde konuşurdu. Bir gun Kudretullah Han hapse duşer. Abdullah-ı Dehlevi hazretleri, onun hapisten cıkması icin cok uğraşır fakat bunu ona hicbir zaman soylemez.
Ebu Ali Sekafi hazretleri, guzel ahlak sahibi idi. Kendisine kotuluk edenleri bağışlar ve nasihat ederdi. Bu zatın kuşculuk yapan bir komşusu vardı. Her zaman sıkıntı verirdi. Ebu Ali Sekafi hazretlerinin evinin damına konan guvercinleri taşlayıp ucururdu. Bir gun Ebu Ali Sekafi hazretleri evinin damında oturmuş Kur'an-ı kerim okuyordu. Kuşcu komşusu yine guvercinlere taş attı. Lakin attığı taş bu defa Ebu Ali Sekafi hazretlerinin alnına rastladı ve yardı. Yuzunden aşağı kanlar akmaya başladı. Etraftan bu hÂli gorenler; "Şimdi Ebu Ali hazretleri şehrin vÂlisine gider, onu şikayet eder ve zararını defeder. Zir vÂli onun ricasını kabul eder. Boylece hepimiz onun zararından kurtuluruz" dediler. O zaman Ebu Ali hazretleri hizmetkÂrını cağırdı ve; "Evladım! Şimdi şu bahceye git ve uzunca bir cubuk yap getir" buyurdu. Hizmetci cubuğu hazırlayıp getirince; "Şimdi şu cubuğu kuşcu komşumuza gotur ve şu guvercinleri taş atarak değil de, bu cubukla ucurmasını soyle" buyurdu. Hizmetci gidip Ebu Ali Sekafi hazretlerinin sozlerini soylediğinde, kuşcu yaptıklarına pişman oldu ve ozur diledi.
HÂce BehÂeddin Zekeriyy hazretleri, tevÂzu sahibi, gayet alcak gonullu bir zat idi. Hic kızmazdı. Haddini bilmeyenlerden kendisini uzenler, rahatsız edip sıkıntı verenler, hatta daha da aşırı giderek bağırıp cağıranlar, hakÂret edenler olurdu. Bunların hepsine sabreder, hepsini affeder, hepsini hoşgoru ile karşılar, kotuluk edenlere, sıkıntı verenlere iyilikle karşılık vermeye calışır ve; "Hak yolu secenler, Allahu teÂlÂya giden yolda denenirler, imtihan edilirler. Başkalarından gelen sıkıntılara karşı sÂkin ve sabırlı olmak yetmez. Aynı zamanda onlara gul demeti sunabilmelidir" buyururdu.
İmam-ı Zeynelabidin hazretleri buyurdu ki:
“KıyÂmet gunu, fazilet sahipleri kalksın diye cağrılır. İnsanlar arasında bir grup kalkar. Onlara;
-Hadi Cennete giriniz denilir. Onlar Cennete giderken meleklerle karşılaşırlar. Melekler;
-Nereye gidiyorsunuz derler.
-Cennete derler.
-Hesaptan once mi Cennete giriyorsunuz? derler.
-Evet cevabını verirler.
-Sizler kimlersiniz? dediklerinde,
-Biz fazilet ehliyiz derler.
-Sizin faziletiniz nedir? diye sorarlar. Onlar da;
-Dunyada bize hakÂret edildiğinde tahammul ederdik. Bize zulmedildiğinde sabrederdik ve bize kotuluk yapıldığında affederdik derler. Bunun uzerine melekler,
-Hadi Cennete giriniz. Salih amel işleyenlerin mukÂfÂtı ne guzeldir, derler.”
Ebu Hafs-ı HaddÂd hazretleri, Allahu teÂlÂya ve Onun kullarına karşı edep hakkında şoyle buyururdu:
"Allahu teÂlÂya karşı edep, onun emirlerini ihlÂs ile yerine getirmek, Ondan korkmak, cekinmek. Bir bela ve sıkıntı sırasında insanlara guzel muamele, genişlik zamanında yumuşaklıkla, nefsin yoksulluğa duşmekten cekindiği zamanlarda comertlik ve kerem ile davranmak, gucu yettiği zaman affetmek, insanlara merhamet ve şefkat gostermek, gelmeyene gitmek, kotuluk yapana iyilik etmektir.”
Ebu Huseyin VerrÂk hazretleri şoyle anlatmaktadır:
"Biz talebeliğimiz sırasında, şu hususlara dikkat ederdik. Bize verilen şeyleri, ihtiyacımız olsa bile severek muhtac birine verirdik. Bize kotuluk yapanlardan asla intikam almaz, hatta onları mazur gorup ozur dilerdik. HakÂret gorduğumuz kimseye iyilik yapardık. İcimizdeki kotu duşunceler yok oluncaya kadar ona ihsanda, ikramda bulunurduk."
Netice olarak herkese iyilik yapmalı, kotuluk edenlere, kotulukle karşılık vermemelidir. Aklı olan, İslam’ın guzel ahlakı ile suslenir. Herkese iyilik eder. Kendisine kotuluk yapanlara iyilikle karşılık verir.
Hikmet ehlinin buyurduğu gibi:
"Mert isen, kotuluk yapana, iyilik yap."
Kaynak
__________________