Allahu TealÂ’nın en buyuk nimetlerinden ilki iman ve İslÂm’dır. İmanı olan kimse cihana meydan okuyacak guctedir ama hicbir sebepten dolayı kendi nefsine pay cıkartmayacak ahlÂka da sahiptir. İmanı olan insan Allahu TealÂ’nın emirlerine ram olur ve boylece hakiki insan (insan-ı kÂmil) olur.
İmandan sonraki en buyuk nimet, gunahları idrak edip, tevbe kapısını acmak ve tevbe-i nasuhu ele gecirmektir.
Allahu TealÂ, “Hep birden Allah’a tevbe edin. Ey mu’minler, bu yoldan kurtuluşa ermeniz umulur.” buyurmakta ve bu ayet-i kerime ile insanları tevbeye cağırıyor.
İnsan once kendi tevbe edip, kendisini ıslah etmeli. Aksi takdirde ne kendisine, ne de başkasına faydası olur. Hocaların yanıldığı nokta budur. Hoca bildiğiyle amel ederse arif olur, şifa kaynağı olur. Kendi halimiz guzel olmadıkca, kalpleri sozle fethedemeyiz. Onun icin once kendimiz azad olmalıyız.
Allah tevbede samimiyet ve sadakat ister. Sen kendini kurtarmadıkca başkasına fayda veremezsin. Ama kalp temizlenip nefis nurlanınca, insanın başkalarına tesiri olur.
Sahabenin ulularından yedi tane Abdullah var. Bunlardan birisi Abdullah b. Mes’ud. Abdullah b. Mes’ud Hazretleri bir gun Kufe nahiyelerinden birinden geciyordu. Yolunun uzerindeki bir evde birtakım insanlar toplanmış, şarap icip şarkı soyluyorlardı. İclerinde sesi cok guzel bir calgıcı da vardı. İsmi Zazan idi.
Abdullah b. Mes’ud, evin onunden gecerken Zazan’ın hem udunu hem de şarkı soyleyen sesini duydu. Kalbi merhametle dolup şoyle dedi: “Bu ses Allah’ın kitabını okusaydı ne guzel olurdu!” Ve yurudu.
Allah bir adamın kalbine hidayet verirse ona idrak de verir. Zazan, Abdullah b. Mes’ud’un oradan gecerken bir şey soylediğini fark etti. Yanındakilere o zatın kim olduğunu ve ne soylediğini sordu. “O, Abdullah b. Mes’ud’dur. ‘Bu ses, Allah’ın Kitabını okusaydı ne guzel olurdu’ dedi” dediler. Zazan’ın kalbi urperdi, ilÂhî bir coşkuya kapıldı. Udunu yere carpıp, koşarak Abdullah b. Mes’ud’a yetişti. Ona yetişince ağlamaya başladı. İkisi de birbirlerine sarılarak ağlaştılar. Zazan tevbe etti. Abdullah b. Mes’ud’un sevdiği, ilim sahibi bir imam oldu.
Nasıl ki Abdullah ibni Mes’ud’un tek bir sozunden Zazan’a iyi hal gectiyse, tovbesinde samimi ve sadık olan da başkalarına tesir eder.
Hicbir bozuk kimse, senin elinde yararlı hale gelemez; ta ki sen kendi ozunde yararlı olmadıkca… Yalnız kaldığın zaman Allah’dan korkmazsın; ta ki halk arasında Halık icin yaşamadıkca…
Mehmet Ildırar – Semerkand Dergisi, Eylul 2000.
__________________