Mevlana deyince belki aklımıza ilk gelen ; Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,Yuz kere tovbeni bozmuş olsan da yine gel... ile başlayan ve biten bu guzel satırlar olmuştur. Biten diyorum cunku ; asırlara ,gonullere ,medeniyetlere muhrunu vuran bu buyuk duşunur,hoşgoru ve sevgi insanı Mevlana hakkında pek cok insanın dağarcığında bundan fazlasını bulmak cok şaşırtıcı olsa gerek.

Peki ama Mevlana deyince bir cırpıda soylediğimiz gel, ne olursan ol yine gel demekle Mevlanayı yeterince anlamış oluyormuyuz?

“Gel ama geldiğin gibi gitme “ bu guzel satırların neresinde kalıyor? Bu inceliği anlamak mı istemiyoruz yoksa?

MevlÂna, yaşadığı donemlerde sadece eserleriyle değil yaşayış tarzı, hal ve hareketleri ve karşılaştığı olaylardaki beyan ettiği fikirleriyle de insanlara doğru yolu gostermiş ve onlara ornek olmaya calışmıştır. Mevlana’yı anlamak onun bu yaşayış tarzını benimsemek ve uygulamakla mumkundur ancak. Sevgi ve hoşgoru ikliminin en guzel temsilcisi Hz. Muhammed (S.A.S)’in varisidir O ve Onunla birlikte bunu temsil eden gonul erleri.

Sevgi ve Hoşgoruyle bezenmiş bir dunya ancak bu guzel mesajın gonullere yerleşmesiyle mumkun olacaktır. Mevlana’ya ait hangi sozu rehber edinirsek edinelim her zaman başarı ve mutluluğun kapıları acılacaktır bizlere.Gozlerini dış dunyadan biraz da kendi iclerine cevirmek isteyenlerin,kendi ruhunda yolculuk yapmak isteyenlerin kendini bilmek ve tanımak isteyenlerin rehberi. Yuzlerce yıldır her turlu karanlığı aydınlatan ışık.

Mevlana cağırıyor bizi .Bu cağrıya kulak verip koşalım Peygamberin (S.A.S) varisine ,dostuna.

Gittiğimiz gibi değil Mevlana’nın oğrencisi olarak donelim bu kez.

__________________