Avrupa İslÂm'dan Neden Korkuyor ?

Prof. Dr. Ahmed Akgunduz

Avrupa ile İslÂm Âleminin munÂsebetleri gun gectikce artmaktadır. Ancak her zemin ve zamanda "eşitlik"den "hukuk devleti"nden ve "hak ve hurriyetler"den bahseden Avrupalılar, bu munasebetlerden rahatsız gorunmektedirler. Bunun en onemli sebebi, din ve kultur meselesi olduğunu da cekinmeden soyluyorlar. Onemle ifade edelim ki, bugun Avrupa'da bir fikir ve ideoloji fetreti soz konusudur. Dinlerine en mutassıp olan Katoliklerin % 80'i dahi, kendi dinlerinin muharref i'tikad esaslarına inanmamaktadır. Genclik tamamen başıboşdur ve gencliği bekleyen tuzakların başında, komunizm, sefÂhate ve uyuşturucu ibtilası gibi insanlığın duşmanı sayılan tehlikeler gelmektedir. Bu belÂlara karşı hristiyanlık Âleminin akıllı kısmı, İslÂm Âlemiyle muşterek duşmana karşı ittifakdan başka care gormemektedirler. Bu yazımızda konunun bazı onemli noktalarını vuzuha kavuşturmak istiyoruz.

I- HAKİKİ HRİSTİYANLIK İSLÂMİYETE MUHALİF DEĞİLDİR

Hristiyanların İslÂm'dan korkmaları, bilgisizlikten ve menfi propagandalardan kaynaklanmaktadır. Rahip Lelong'un "İslÂm ve Batı" isimli eserindeki şu cumlesi de bu kanaatimizi teyid etmektedir: "Bilgisizlik yuzunden korku doğuyor, İslÂm'dan urkuluyor. Avrupa ve Amerika'da İslÂm'ın zenginlikleri yeterince bilinmiyor.... [1]. Halbuki Kur'Ân, hakiki hristiyanlık ile İslÂm'ın arasında temelde bir farklılık bulunmadığını ifade ediyor. Mu'minleri tarif ederken "Onlar, sana ve senden onceki peygamberlere inzal olunan kitaplara iman ederler" ifadesini kullanıyor ve bu ifadeyle ehl-i kitabı İslÂm'a davet ediyor, şoyle ki:

Ey insanlar! Kur'Ân'a iman ettiğiniz gibi diğer mukaddes kitaplara da iman ediniz. Cunku Kur'Ân, onların doğruluklarına delil ve şahiddir. Ve ey ehl-i kitap! Gecmiş peygamber ve kitaplara iman ettiğiniz gibi, Hz. Muhammed ve Kur'Ân'a da iman ediniz. Zira iman edip İslÂmiyet'i kabul etmekte sizin icin bir zorluk yoktur. Bu, size ağır gelmesin. Zira Kur'Ân, size butun butun dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak inanc esaslarınızı ikmal ediniz ve muharref olan dini hukumlerinizi duzeltiniz diye size teklif ediyor. Zira Kur'Ân, eski mukaddes kitapların butun guzelliklerini cÂmi'dir; onların temel esaslarını ta'dil ve tekmil etmiştir. Sadece zaman ve zeminin değişmesiyle tebeddul eden fer'i mevzularda farklı hukumler tesis etmiştir. Bunda, akli ve mantıki olmayan bir cihet yoktur. Zira dort mevsimde yiyecek, giyecek ve diğer ihtiyaclar değiştiği gibi, bir insanın değişik hayat devrelerinde de, talim ve terbiyesi farklı olur. Aynı şekilde insanlığın farklı devrelerinde, bazı fer'i hukumlerin değişmesi kacınılmazdır. Kur'Ân, diğer dinlerin temel esaslarını değil, sadece fer'i hukumlerden bir kısmını neshetmiştir. Yani vakitleri bitti, nobet başka hukumlere geldi demiştir.[2]

II- HRİSTİYANLIK, YA SONECEKTİR YA DA İSLÂM'LA BİRLEŞECEKTİR

Yukarda zikredilen hakikatler karşısında şunu ifade edelim ki, bugun hristiyanlık iflasın eşiğindedir. İslÂm'a duşmanlığı surdururlerse, hristiyanlık, mevcut menfi cereyanlar karşısında dayanamayacaktır. İslÂm ile barışıp, bazı muharref ve bÂtıl inanclarından sıyrılırsa hem kendi hayatiyetini bir manada devam ettirecek ve hem de beşeriyetin saadetini teminde katkısı olacaktır. Bu noktada papazlara buyuk gorev duşmektedir. Dunyevi menfaatleri ve siyasi hırsları icin, beşerin saadetini tehlikeye, sokmamalıdırlar. Zira onlar da biliyorlar ki, İslÂmiyetin esasları gercek hristiyanlığa zıt değildir ve İncil'de mujdelenen "FÂreklit" de, Hz. Muhammed'dir. Kur'Ân, bazı papazların hakkı bildikleri halde, dunyevi menfaati icin gizlemelerini şiddetle kınamış ve tarih nazarında o papazlar rezil duruma duşmuşlerdir. Gunumuzdekilere ibret olsun diye bu konuyu biraz daha yakından gorelim:

Kur'Ân'ın ucuncu suresi olan Al-i İmran'ın onemli bir kısmının nuzul sebebi, Necran'dan gelen bir hristiyan hey'et ile Resulullah'ın munazarasıdır. Şoyle ki:
Hz. Peygamber'e Necran'dan murahhas olarak "vefd-i Necran" diye bilinen 60 kişilik bir hey'et gelir. İclerinde Abdulmesih ve Ebu HÂrise İbn-i Alkame isimli baş piskoposlar da bulunmaktadır. Bunlar, Bizans İmparatorlarının tazim ve ikrÂmda bulundukları hristiyan Âlimlerdir. Ebu HÂrise'nin kardeşi Kurz de hey'etin icinde bulunmaktadır. Bir hafta kadar Medine'de kalmışlar ve devamlı Resulullah ile munÂzaralarda bulunmuşlardır. Hepsinde de mahcup ve mağlup olunca, Resulullah Kur'Ân'ın emri ile onları ibtihÂle yani acıktan mulÂÂneye, lÂ'netleşmeye davet etmiştir. Kur'Ân'ın daveti şoyledir: "Geliniz, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi cağıralım, bir araya gelelim. Sonra da Allah'ın laneti yalancıların uzerine olsun diye du ve niyaz edelim."[3]

Bu teklifi duyan Nasara hey'eti "Bize musaade et teklifini goruşelim" dediler. Kendi aralarında vardıkları karar ise şu oldu: Anladığınız gibi Hz. Peygamber gercekten peygamberdir. İsa hakkındaki sorularımızı ne guzel halletti. Bilirsiniz ki, herhangi bir kavim, bir peygamber ile mulÂÂneye kalkışırsa, buyuğu kucuğu mahvolur. Koku kazınır. Madem ki, dinimizde kalmak istiyoruz, musÂlaha edelim. Ancak baş piskopos Ebu HÂrise'nin kardeşi Kurz musluman olmuş. Hatta anlattığına gore, yolda Ebu HÂrise'nin katırı bir hayvanlık etmiş, Kurz de "Ta'sen lil-eb'ad: uzaktaki yani Hz. Muhammed helÂk olsun" demiş. Ebu HÂrise ise, "Hayır, anan kahrolsun" deyince sebebini sormuş ve verdiği cevap da şu olmuştur: Vallahi o bizim beklediğimiz peygamberdir. Bu cevap uzerine Kurz, "O halde neden iman etmiyoruz?" deyince, cevaben "Cunku şu krallar, bize servetler verdiler, şimdi buna iman etsek hepsini elimizden alırlar?" demiş. Kur'Ân da boylesi rezillerin halini şoyle tasvir eylemiş: "Insanlara, kadınlar, oğullar, yuklerle altın ve gumuş yığınları, davarlar ve ekinler gibi hoşlarına giden dunyevi şeylerin sevgisi bezendi. Halbuki bunlar, dunya hayatının gecici metÂ'ıdırlar. Akibet guzelliği ise Allah katındadır .[4] III-AVRUPA'NIN İKİYUZLULUĞU

Tarihten ibret almayan Avrupa'lılar ve onların yukarda anlatılan Ebu HÂrise'ye benzeyen papazları, aynı cehÂlet ve inatlarını surduruyorlar. Turkiye'deki bazı benzerleri gibi, hele, hukuk ve hurriyetten her zaman ve zeminde dem vurdukları halde, mesele İslÂm'a ve muslumana gelince, istibdad havarisi kesiliyorlar. İtalya'nın buyuk yayın organlarından olan LASAMDA'daki şu haberi aynen nakledip, İtalya'da bulunan yerli ve yabancı muslumanlar hakkında yapılan gizli bir toplantıyı aynen yansıtmak istiyoruz.

Bu toplantıda alınan kararlar, maalesef, aslen İtalyan olan Prof.Dr. Michele Tridente hakkında aynen tatbik edilmiş ve insan hakları havarisi kesilen Avrupalılar, bu İtalyan muslumana bakınız neler yapmışlardır. Kendi dilinden dinleyelim:

“Bari, 13 Şubat 1989
Rektor Prof. Dr. Halil CİN Selcuk Universitesi KONYA-TURKİYE
Cok Aziz Dost ve Değerli Rektor,

26.1.1989 tarihli zarif mektubunuza gecikerek cevap veriyorum. Cunku burada kÂfirler bana oldurucu darbeyi vurmak icin uğraşıyorlar. Allah yardım edip onlemezse, cok buyuk bir ihtimalle yaşamak istediğim Turkiye'ye goc etmeye mecbur kalacağım. İslÂm Sanat ve Mimarisi doktorası tevcih ederek bana verdiğiniz şeref icin en derin teşekkurlerimi ifade edecek kelime bulamıyorum. Doktora diplomamı dost Prof. Mandel'den aldım.

Bu mucadelede yapayalnız kaldım. Ozellikle paralarını avuc avuc altınlar halinde sadece yatları icin değil aynı zamanda İslÂm davası icin de harcama imkÂnına sahip bulunan musluman kardeşler tarafından yalnız bırakıldım. Cok acıktır ki, onlardan asla kaybolan fonlara katkılarını değil, ancÂk kredi (odunc) istedim. Netice itibarıyla uğrunda her ceşit aşağılama ve tehlikeye maruz kaldığım bu yalnız ve cetin cihatta sizin bana gostermiş olduğunuz manevî destek tek mukÂfat oldu. Allah daima himayesini sizin ve muhteşem ilim ve ışık merkezi Konya ve aynı şekilde Buyuk MevlÂnÂ'mız uzerinde tutsun. MevlÂn CelÂleddin-i Rûmi'nin ekte size gonderdiğim ve benim şimdiki ruh halimi tam olarak yansıtan mısralarının İtalyancadan başka bir dilde tercumesine sahip değilim.

Sizi, ailenizi, Konya Universitesini ve MevlÂn esprisinin mevcudiyetinden ve ışığından yararlanan Konya'nın imtiyazlı halkını din kardeşliği hislerimle kucaklıyorum.
Yakında goruşmek uzere.

Dostunuz Muhendis Prof. Dr. Michele Tridente”



__________________