Hamd : “Bir ihsana karşı kalbin medih ve şukur duygularıyla dolması ve o ihsan sahibini tÂzim etmesi”
Hamd ile şukur ilişkisi umum husus olarak ozetlenebilir. Yani her şukur aynı zamanda bir hamddir. Ancak her hamd şukur değildir. Hamd, bize ve butun mahlukata yapılan ikram ve izetleri Allaha takdim etmektir. Şukur ise daha hususi olarak bize yapılan ikramlara karşılık gelir. Bu nedenle şukur kelimesi hamdin yerini tutamaz. Hamd daha geniş ve şumulludur.
Kur’an’ın hulÂsası olan Fatiha sûresi, “Âlemlerin Rabbine hamd” ile başlar. Demek ki Âlemlerin terbiye edilmeleri insan icin bir ihsan, bir ikramdır; Ona Rabbinin bir lutfudur.
Guneş bir terbiyeden gecmiş de ziya veriyor, ısı veriyor; gezegenlerini etrafında donduruyor. Onu boylece terbiye eden Allah’ı medih ve sena ederiz. Bir de bu terbiyenin insana bakan ciheti var. Guneşin boylece terbiye gormesi sayesinde insanoğlu ondan istifade edebiliyor. YÂni, bu terbiye insana bir ihsan. Bu ihsana karşı da Rabbimize şukur borcluyuz. İşte hamd, bu medihle bu şukru birlikte ifade eden muhim bir zikir.
Oksijenle hidrojeni ayrı ayrı terbiye eden, sonra bunların ikisini yeni bir terbiyeden gecirerek su hÂline getiren Rabb-ul Âlemin’e hamdederiz. Zira, su yaratmak, nehir, gol, deniz yaratmak Allah’ın azim bir sanatı olduğu gibi insanoğluna da buyuk bir ihsanıdır.
Gozumuzu gormeğe, elimizi tutmağa, ciğerimizi solunuma uygun olarak terbiye eden Rabbimize hamdederiz.
Dunyanın Guneş etrafında, Ay’ın da Dunya etrafında dondurulmesi buyuk bir kudret tecellisi olduğu gibi, insan icin buyuk bir İlÂhî ihsandır ve ikramdır. Onları boylece terbiye eden Allah’a hamdederiz.
Mu’minler icin cenneti, kÂfirler icin cehennemi terbiye eden HÂlıkımıza hamdederiz.
Kur’an-ı Kerim'in “Rabb-ul Âlemin’e” hamd ile başlayıp, “RabbunnÂsa” sığınmakla son bulması ne kadar mÂnidardır. Rabb-ul Âlemin; butun Âlemlerin terbiye edicisi. Rabbunnas da insanı butun organlarıyla ve butun duygularıyla terbiye eden Allah. Âlemlerin terbiyesi, insana baktığı, insanın faydalanmasına en uygun şekilde yapıldığı icin, Âlemleri terbiye eden ancak insanın Rabbidir. Bir diğer ifadeyle insanın Rabbi ancak Âlemleri terbiye eden zÂt olabilir. İşte insan bu tabloyu tefekkur ettiğinde ruh ve kalbi sonsuz bir minnet, medih ve şukur ile dolar. Allah’a sonsuz hamdeder.
Fikrimize kÂinat kitabını okuma gucu veren, kalbimize iman ve marifeti yerleştiren Rabbimize hamdederiz. Kalb gozumuzu hidayetiyle acması ve bize kendini bildirmesi, tanıttırması, sevdirmesi, Allah’ın en buyuk bir ihsanı bir ikramı olduğu kadar, en ince bir san’atıdır da. Dunun nutfesi bugun Rabbini tanıyor, O’nu seviyor, O’nun san’atlarını tefekkur edebiliyor.
San’atkÂrını bilen eser, kÂtibini tanıyan kitap... Bunlar beşer hayÂlinin erişemeyeceği noktalar. İşte hidayetle nurlanan bir mu’minin kalbi, Allah’ın boyle harika bir san’atı.
İnsan kendisinde tecelli eden bu kemal icin hem Rabbini medih ve sena eder, hem de bu buyuk lutuf karşısında O’na sonsuz derecede şukreder.
Hamd sadece insana mahsus değil. Diğer mahlûkların da en azından hÂl diliyle hamdleri vardır. Bir yıldız, Allah’a hamdeder; yok iken var olduğu icin. Zira, yoğu var etmek hem İlÂhî bir san’at, hem de o yıldıza bir ihsandır.
Bir cicek de Allah’a hamdeder. Suyu, toprağı terbiye ederek cicek hÂline getirdiği icin Allah’ı hÂl diliyle medih ve sena ettiği gibi, kendisine cicek olmayı lutfettiği icin de yine Rabbine şukreder. İşte bu medih ve şukur onun hamdidir.
Diğer varlıkları da bunlara kıyas ettiğimizde, her varlığın Allah’ı tesbih ettiği gibi O’na hamd de ettiğini bir derece hissedebiliriz.
Kaynak
__________________
Hamd ve şukur arasındaki fark nedir? [ISLAM TIM]
Dini Bilgiler0 Mesaj
●37 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Hamd ve şukur arasındaki fark nedir? [ISLAM TIM]