Hz. İbrahim'in KÂbe'yi inşa ederken bina ve inşaatı kontrol etmek maksadıyla uzerine cıktığı yerden hafif yuksek bir taş ve taşın bulunduğu yer.
İbn Abbas (r.a)'ın anlattığına gore; Hz. İbrahim (a.s), Mekke'ye geldiğinde Allah'tan KÂbe'yi inşa konusunda emir almıştı. Daha onceki ziyaretlerinin aksine bu sefer gorevli olarak gelmişti. Durumu oğlu İsmail'e anlattı. Ondan kendisine yardım etmesini istedi. Beraberce Beytullah'ın temellerini kazmaya başladılar. Kur'anın ifadesine gore temelleri kazarken şoyle dua ediyorlardı: "Ey Rabbimiz, senin rızan icin yaptığımız bu işimizi sen kabul buyur. Şuphesiz ki, daima işiten ve daima bilen sensin, ancak sen" (el-Bakara, 2/127).
Temelleri kazınca hemen duvarların yapımına başladılar. Hz. İsmail (a.s), taş taşıyor; ihtiyar babası Hz. İbrahim (a.s) da duvar oruyordu. Temel duvarları yukselip Hz. İbrahim icin duvarlara yetişmek gucleşince Hz. İsmail babasına merdiven vazifesi gormek uzere uzunca bir taş getirdi. Hz. İbrahim de taş uzerinde durarak Beytullah'ın duvarlarını tamamlamaya calıştı. İşte bu taş "MakÂm-ı İbrahîm"dir. İbn Abbas diyor ki: "Hz. İbrahim (a.s), bu taş uzerinde durarak yapıya devam ettiği icin ona İbrahim'in uzerinde durduğu taş, manasında "MakÂm-ı İbrahim" adı verilmiştir. Sonradan bu taş ozel bir itina ile koruma altına alınarak gunumuze kadar muhafaza edilmiştir.
Kur'Ân-ı Kerîm bize bu taştan bir mûcize olarak bahsetmektedir. Allah, Beytullah'ı overken şoyle buyuruyor:
"Onda apacık ayetler var. İbrahim'in makamı var. Ona giren her turlu tecavuzden emin olur" (Âl-i İmrÂn, 3/97).
Başka bir rivayete gore MakÂm-ı İbrahim Hz. İbrahim (a.s)'ın oğlu İsmail ile hanımı HÂcer'i gormek icin geldiğinde inip binerken uzerine bastığı taştır. KÂbenin yapıldığı sırada da duvarları yukselip iskele kullanma ihtiyacı doğunca onu iskele yerine kullanmıştı.
"MakÂm-ı İbrahim'in boyu bir arşındır. Taş dort koşe olup ust tarafının genişliği 14 parmağa 14 parmak, alttan da aynı olcudedir. Hem alt kısmında, hem de ust kısmında altından birer halka vardır. Taşın iki halkası arası altınla kaplı olmayıp acıktır. Butun cephesi boyunca uzunluğu 9 parmak, eni ise 10 parmağa 10 parmaktır. Bu ebatlar, Halife Mutevekkil Alellah onu bugun uzerinde bulunan altınla kaplatmadan onceki boyutları idi. Esasen taşın her taraftan eni 21 parmak olup ortası dort koşe şeklindedir. Hz. İbrahim (a.s)'ın ayak izleri taşın icine 7 parmak gomulmuş olup biraz meyillidir. Taş uzerindeki. iki ayak arasında 2 parmak mesafe vardır. Ortası ona el surulmesinden oturu aşınmıştır.
MakÂm-ı İbrahim, etrafı gumuşle kaplı sÂc ağacından yapılma bir havuz icinde olup havuzun etrafı kalay madeni ile kaplanmıştır. MakÂm-ı İbrahim ile icine yerleştirildiği canak arasında 2 parmaklık mesafe vardır. Uzerinde, sÂc ağacından yapılmış ustu kapalı bir sandık vardır. Arka kısmında da yine sÂc ağacından yapılma bir eşik bulunmaktadır ki, bu eşik yere dayanmakta ve iki tarafından zincirlerle sandığın alt kısmına bağlı bulunmaktadır. Bu zincirler, iki taraftan da sandukaya asma kilit vasıtasıyla kilitlenmektedir.
Abdullah b. Amr b. Âs (r.a)'dan şoyle dediği nakledilmiştir: Haceru'l-Esved ile MakÂm-ı İbrahim Cennetten cıkmadırlar" İbn Abbas (r.a) demiştir ki: "Dunyada, Haceru'l-Esved ile MakÂm-ı İbrahim'den başka Cennet varlığı yoktur. Zira onlar Cennet cevherlerinden iki cevherdir. Eğer onlara muşrikler ellerini dokundurmuş olmasalardı, ona dokunan dert sahiplerine Allah mutlaka şifa verirdi". MucÂhid'den şoyle dediği nakledilmiştir: "MakÂm-ı İbrahim'e dokunulmaz. Zira o, Allah'ın mûcizelerinden bir mûcizedir". Yine ondan nakledildiğine gore, KÂbe'de acık mûcizeler (ayetler) vardır, MakÂm-ı İbrahim vardır" ayetinin tefsirinde şoyle denilmiştir: "MakÂm-ı İbrahim'deki mûcize, Hz. İbrahim'in uzerindeki ayak izleridir". Ayrıca MucÂhid'in şoyle dediği de nakledilmiştir: "Hz. İbrahim (a.s), "Bu makam uzerine selÂm olsun, dedikten sonra şoyle devam etti: "Ey insanlar! Rabbinizin davetine icÂbet edin. Bu sesi duyan insanlar da: Lebbeyk Allahumme Lebbeyk, dediler." MucÂhid devamla bunu naklettikten sonra "Bugune kadar kim Beytullah'ı ziyaret etmişse, Hz. İbrahim (a.s)'ın o davetine icÂbet etmiştir". Bu hususa Kur'Ânda şoyle işaret edilmiştir: Hani biz KÂbe'yi vaktiyle insanlara bir sevap yeri ve her turlu duşman taarruzunda emin bir sığınak yapmıştık. Siz de MakÂm-ı İbrahim'den namaz kılacak bir yer edinin. İbrahim ve İsmail'e şoyle ahid verdik: "Beytimi hem tavaf edenler, hem ibadete kapananlar, hem de rukû ve secde edenler icin tertemiz bulundurun" (el-Bakara, 2/125).
KatÂde bu ayetin tefsirinde şoyle demiştir: "Hacılar, sadece MakÂm-ı İbrahim onunde namaz kılmakla emredilmiş olup, ona dokunmakla emredilmemişlerdir. Bu ummet oyle bir iş yapmaya zorlandı ki, bu şekilde ona dokunmaya devam ettiler. Nihayet yıpranıp kuculmuştur".
Nevfel b. MuÂviye ed-Deylî şoyle demiştir: "Abdulmuttalib zamanında MakÂm-ı İbrahim'i gormuştum. O zaman billur (kristal) gibi parlaktı."
Ebû Saîd el-Hudrî (o. 64/638) bu konuda şunları anlatmıştır: "Abdullah b. SelÂm'a, MakÂm-ı İbrahim'in uzerindeki izi sordum. Bu taş gunumuzde olduğu gibi kalmıştır. Ancak Allah, MakÂm-ı İbrahim'i bir mucize yapmak istemiştir. Hz. İbrahim'e insanları hacca gelmeye davet etmesini emredince, Hz. İbrahim taşın uzerine cıktı. Uzerine cıkınca taş butun dağlardan daha yuksek oldu. Hz. İbrahim şoyle seslendi: "Ey insanlar! Rabbinizin davetine icabet edin,." Bu cağrı uzerine insanlarda ona cevap vererek: "Lebbeyk Allahumme Lebbeyk" dediler. Bu esnada Allah'ın dilemesi ile Hz. İbrahim'in ayaklarının izleri taşın uzerinde kalmış oldu. Hz. İbrahim taşın uzerine cıkınca sağa, sola donerek: "Rabbinizin davetine icabet edin", diyordu. Cağrısını tamamlayınca MakÂm-ı İbrahim'i kıble yaptı. Hz. İbrahim kapı cihetinde oraya doğru namaz kıldı. MakÂm-ı İbrahim, Allah'ın dilediği zamana kadar kıble olarak kaldı. Hz. İbrahim'den sonra oğlu Hz. İsmail (a.s)da KÂbe'nin kapısı yonunde ona doğru namazını kılıyordu.
Bu durum Hz. Peygamber (s.a.s)'in zamanına kadar devam etti. Daha sonra Cenab-ı Hakk, Hz. Peygamber'e Beyt-i Makdise doğru namaz kılmasını emretti. Bu emirden sonra Hz. Peygamber, gerek hicretten once, gerekse hicretten sonra oraya doğru namazlarını kıldı. Sonra Yuce Allah, Peygamberi razı olacağı kıbleye dondurdu. Bundan sonra Hz. Peygamber (s.a.s), Medine'de bulunduğu surece KÂbe'nin oluğunun bulunduğu yone doğru namaz kıldı. Mekke'ye gelince orada bulunduğu zaman zarfında MakÂm-ı İbrahim'e doğru namaz kıldı.
http://www.sorularlaislamiyet.com/ar...i-ibrahim.html
__________________
MakÂm-ı ibrahîm islam tim
Dini Bilgiler0 Mesaj
●23 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaþam & Danýþman
- Eðitim Öðretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- MakÂm-ı ibrahîm islam tim