İslam, insan icindir. İnsanlığın onurunu korumak, şeref ve haysiyetine değer vermek, onu yuceltmek icindir. İslam, insanın iki dunya saadeti icin Cenab-ı Hak tarafından Sevgili Peygamberimiz ile gonderilen dindir.
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ (Habibim) Biz seni Âlemlere (başka bir şey icin değil) ancak rahmet icin gonderdik. (Enbiya-107)
Yani senin gonderilişin, peygamberliğin, iki dunya icin yaratılan insanların iyiliği, kurtuluşu ve mutluluğuna sahiptir. İnsanlık icin bir rahmettir.
Yaratılmışların tamamına ÂLEM diyoruz. Cennet- cehennem, yeryuzu, gokyuzu, denizi, yıldızı hepsi Âlemdir. Efendimiz (SAV) yalnız insanlara değil butun Âlemlere rahmettir. Yağmura da rahmet diyoruz. Rahmet yağarken, gul ile diken, bulbul ile akrep arasında ayrım yapmadığı gibi, Rahmet Peygamberi de insanlar arasında ayrım yapmadan gece gunduz calışmıştır. Biz de rahmet ummeti olmalıyız.
Musluman, pislikleri kurutan guneş gibi olmalı… Musluman guzellikleri sacan gul gibi olmalı, su gibi; yanmış, catlamış topraklara can katan, hayat katan Rahmet Ummeti olmalıyız.
İslam ideali, insan idealidir. Dinimizde esas olan insandır. İslam’ın gayesi duşunen insanı yuceltmektir.
İnancımıza gore insan; akli, bedeni, ahlaki ve ruhani en mukemmel meleke ve yeteneklerle mucehhezdir. Anasından tertemiz halde maddi ve manevi her ceşit yukselmeye musait olarak doğar.
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ Biz insanı en guzel bicimde yarattık. ( Tin 4)
Biz insan nevini, en mukemmel ve en guzel sıfatlarla nitelenmiş olarak, en guzel bicimde yarattık. Yani şekli guzel, boyu guzel, duzgun, uzuvları birbirine uygun; bilgi, anlayış akıl erdirme, iyi ve kotuyu ayırma, konuşma ve edep sıfatları ile donatılmış olarak yarattık
Mucahit; أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ: En guzel bir bicimde, eşsiz bir şekilde ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ : Sonra onu aşağıların aşağısına gonderdik.Nicin? Kendisini bu şekilde yaratmamızın gereğini yerine getirmediği icin, onun derecesini aşağıların aşağısına indirdik. Cunku O, en guzel yaratma bicimimize şukretmedi. Kendisine verdiğimiz bu guzellikleri bize iteaatta, kullukta kullanmadı. Dolayısıyla biz onu cehenneme indireceğiz.
Âlisi; Ayetin akışında ilk akla gelen kÂfirlerin kıyamet gunundeki haline ve onun en guzel ve eşsiz bir bicimde yaratılmışken, en cirkin ve adi bir şekilde olacağına işarettir. diyor.
İnsan, bir alet, bir vasıta değil; fakat başlı başına bir gayedir. Muhtac olduğu tek şey calışması, kendisine guveni, kişilik sahibi olmasıdır. Kur’an’da;وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى Hakikaten insan icin kendi calışmasından başkası yoktur. (Necm 39)
Hz. Allah (cc) yerde ve gokte olan her şeyi insana tabi kılmış, insanın emrine vermiş ve insanı bunların efendisi yapmıştır. Kur’an insanın mutluluk recetesini, onurunu, şerefini ilk inen ayetlerle ele alıyor.
Oku! Yaratan Rabbin Adına,
O insanı sevgi ve alakadan yarattı.
Oku! Rabbin el-ekremdir. O, bilgiyi kalemle kaydetmeyi oğretti. O, insana bilmediklerini oğretti.
Tum zamanların en buyuk olayı İsa’nın yaratılmasıdır. İnsanlık tarihinin en buyuk olayı ise Kur’an’ın nuzuludur. İşte bu buyuk olay bu ayette başladı.
İlk inen bu ayette Allah’ın kac ikramı sayılmaktadır. “Oku! Zira Rabbin el-ekremdir “ayetine muteallık ikramlardan bazıları:
1- İnsana tenezzul edip onu muhatap alması.
2- İnsanı okuyup oğrenme melekeleriyle donatmış olması.
3- Okumanın Allah’ın Rububiyyetinin tecellisi olması.
4- Okuması halinde bunun artarak devam edecek olması ikramdır.
5- Allah’ın hicbir cıkarı olmadığı halde okumayı emretmesi ikramdır.
6- İnsanın arzusuna bırakması ikramdır.
7- Bu emrin Oku şeklinde olması ikramdır.
8- İnsanı bilgi yoluyla karanlıktan aydınlığa cıkarması ikramdır.
9- Sana okuma emrini veren Rabbinin el-ekrem olması ikramdır.
Allah insandan neyi okumasını istemektedir? Oku emrini veren kim ALLAH, muhatap da İNSANDIR.
Okunacak olan ne? Burada okuma hicbir şeyle sınırlanmıyor.
Yaratanı oku, yaratılanı oku, kÂinatı oku, tabiatı oku, eşyayı oku, okunabilecek her şeyi oku.
Sizin en ekrem olanınız en cok takva sahibi olanınızdır. İnsan takva ile takva sayesinde “EKREM” oluyor, şeref kazanıyor. Her biri emsalsiz bir ikram olan vicdan, akıl, irade ve muhakeme gibi değerler icerisinde insanı insan yapan AKILDIR. Vahyin muhatabı insana mahsustur.
Bir Menkıbe anlatılır.
Allah (cc) Âdem’in tovbesini onu yeryuzune halife tayin ederek odullendirdiği zaman, ona uc şey sunmuştur. Akıl, din, ahlak. Âdem bu ucu icerisinden aklı almış, cunku akıl olmasaydı din olmazdı. Akıl sayesinde hem din hem de ahlak sahibi olmuş. Vicdan, akıl, irade “ikram ettik” fiilinden gelen insan icin en buyuk ikramdır.
وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً Biz hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Yani ilim, akıl, konuşma ve kÂinattaki her şeyi emirlerine vermek suretiyle Âdem’in soyunu butun mahlûkattan ustun kıldık. Onları (ceşitli nakil vasıtalarıyla) karada ve denizde taşıdık, kendilerine guzel guzel rızıklar verdik. Yine onları yarattıklarımızın bircoğundan cidden ustun kıldık.( İsra 70)
Bu ayette Allah (cc) insanoğluna lutuf ve ikramın bir ozetini vermekte ve onun bu Âlemdeki ozel yerine işaret etmektedir.
İnsan başına taş yağdırılması, kasırga gonderilmesi, yerin dibine gecirilmesi icin yaratılmamıştır. Cunku O, yaratanın kudretinden şerefli ve değerli bir varlık olarak dunyaya gelmiştir. Butun kotulukler onun yaptıklarının neticesidir, yaratılıştan mukemmel olan insanın bozulması sonradandır. Biz onun beynine yanlış bilgiler, gonlune yanlış duygular, inanclar ve niyetler enjekte ederek onu, onursuz değersiz ve yaratanına isyan eder hale getiriyoruz.
وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم Onları, karada ve denizde taşıdık. Temiz besinlerle onları rızıklandırdık.
a) Bilgi ve Teknoloji:
İnsan yaratılıştan şereflidir. Bu şerefi hayatında devam ettirebilmesi icin Yuce Allah (cc) ona karada ve denizde hareket edebilecek kabiliyetleri vermiştir. İnsana duşen kara ve denizde hareket edebilecek teknolojiyi uretecek bilgiyi elde etmektir.
Dunyayı kucultecek kadar suratli taşıtların teknolojisini bulmak ve onu projelendirecek nitelikte fen bilgisi uretmek insanı hayvandan farklılaştıran bir niteliktir. Denizde gemileri yuzdurecek kadar bilgi ve teknoloji sahibi olması, insanın doğuştan gelen şerefini ileriye goturmek ve hayata gecirmektir.
Ayette gecen وَحَمَلْنَا Onları taşıdık ifadesi hareketi ifade ettiği gibi, yuruyerek yapılan hareketi, bilgi ile uretilen teknolojik vasıtalarla yapılan hareketi ifade etmektedir.
Bilgi insanın beyninde ve gonlunde bir hareket meydana getirir. Bilgi beyinde doğarken bir hareketle doğar. Hareketle doğan bu bilgi, hareketin kaynağı olur. İşte beyni duşunerek hareket ettiren, orada bilgiyi ureten, bilgiyi teknolojiye ceviren, teknolojiyi insanlığın faydasına, iyiliğine kullanan ve boylece iyi iş ureten insan, şerefini hayata gecirerek onu elde etmektedir.
b) Helal Rızık:
Helalinden kazanmak insanı yuceltir. Aksi yollar duşunun. Hırsızlık, gasp, fuhuş, icki, uyuşturucu gibi yollarla elde edilen kazanclar insan onuru şerefi ile yakından alakalıdır.
İnsanın şerefini alıp goturen nedenlerden biri ve en onemlisi haram lokmadır. Haram lokma, ferdin, ailenin veya toplumun asalet ve erdemini, şerefini curutmekte ve yok etmektedir.
Helal rızık insana asalet ve erdem kazandırmaktadır.
Bilgi ve onu hayata gecirmekle helal lokma toplumlara veya tum insanlığa şeref getirmelidir. Beyinde doğru bilgi (inanc, ibadet, ahlak) midede helal gıda olunca insan Allah katında şeref kazanmakta ve yaratılışından getirdiği şerefi hayata gecirmektedir. Ardından da helal beslenme insan ruhunu yucelere erdirmektedir.
Yine وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً Onları yarattıklarımızın coğundan ustun kıldık. Ayetin birinci bolumunde كَرَّمْنَا yani, şerefli kılma gundeme getirildiği halde son bolumde فَضَّلْنَا ustun kılma anlamına gelen فَضَّلْنَا kelimesi kullanılmıştır. “Şerefli kılma ile ustun kılma arasında bir fark olması gerekiyor. İşte bu farkı şoyle acıklamaktadır. Yuce Allah insana akıl, konuşma, kabiliyet, yazı yazma, guzel bir şekil ve ayakta yurume ozelliklerini vermiş, onu şerefli kılmıştır. Diğer taraftan da, akıl ve anlayış ile doğru inanc, ahlaki guzellikleri elde etmesini teklif etmiştir. Bu da onun ustunluğunu ifade etmektedir. (Fazi XIV, 549)
Genel manada bakınca şerefli olmak da ustun olmak da sonradan kazanılanlarla elde edilmektedir.
1- هُوَ الَّذِي يُصَوِّرُكُمْ فِي الأَرْحَامِ Rahimde size istediği şekli veren O’dur.
(Ali İmran 3/6)
2- وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ Sizi şekillendirdi ve şeklinizi de guzel yaptı
( Tegabun 64/3)
3- لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ Biz insanı en guzel bir bicimde yarattık.
(Tin 95/4)
Bu ayetlerde gecen şekillendirme hem biyolojik yapı denen bedeni, hem de icyapı denen psikolojik yapıyı ifade etmektedir.
Allah TeÂlÂ’nın şan ve şeref sahibi kıldığı insana saygı, insanlara hizmet temel irade olmalıdır. Cunku insanı yeryuzunde HALİFE kılmıştır.
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً
Bakara suresinin ilk ayetlerinde değişik inanc grupları hakkında acıklamalar yaptıktan sonra bu inanc gruplarını oluşturan insanların yaratıcılarının Allah olduğuna ve ona kulluk etmemelerine dikkat cektikten sonra onların tamamını ilgilendiren insanın yaratılış kıssasına dikkat cekmektedir ve şoyle buyurmaktadır. “Rabbin meleklere yeryuzunde bir halife yaratacağım dediği zaman dediler ki: Orada bozgunculuk yapacak, kan dokecek birini mi yaratıyorsun; oysa biz seni overek yuceltip takdir ediyoruz, Rabbim Ben sizin bilmediklerinizi bilirim dedi.
Halife: Kelime olarak bir kimsenin yerine gecen anlamındadır.
Halife ardında başkasını bırakan anlamına da gelir. Aynı kokten gelen خَلِيفً arka, ardında gelen nesiller gibi anlama da gelir. خَلِيفًَ kelimesiyle arkadan gelen kotu nesiller kastedilirken خَلِيفَةً kelimesinde, olumluluk anlamı hatta yoneticilik gibi ustun bir makamı devralma anlamı da vardır.
Bu sebeple devlet başkanlığını yurutene halife denmiştir.
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَكُمْ Sizi yeryuzunun halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek icin kiminizi kiminizden derecelerle ustun kılan O’dur. ( En’am 6/165)
İnsanı Halife diye isimlendirilmesine meleklerle cinlerin insandan once yaratılmış olduğuna bakarak mufessirlerin bircoğu insanın cinlerin halifesi olduğunu soylemektedir. Bununla ilgili olarak İbn-i Abbas’tan şoyle bir rivayet vardır.
İnsanoğlundan once yeryuzunde cinler bulunuyordu. Fesat cıkardılar ve kan doktuler. Bunun uzerine Allah (cc) uzerlerine meleklerden bir topluluk gonderdi. Melekler onlarla savaşarak onları oldurduler, cinlerden geri kalan az bir topluluğu da adalara ve dağ başlarına surduler. Yuce Allah Âdem ve zurriyetini yeryuzunun hÂkimleri kıldı.
Allah’ın emirlerini yeryuzunde hÂkim kılacağından Hz. Âdem’e halife dendiğini soyleyenler olmuştur. Bu goruş bilahare yaygınlık kazanmış ve “Allah’ın halifesidir.” Denmiştir. Bu goruş hem kelimenin sozluk anlamı hem de İslam inancına aykırıdır. Cunku Halife kelimesi yerine gecen insanın yokluğunda kullanılır. Oysa Allah’ın yok olması ve insanın onun yerini alması diye bir durumu soz konusu olmaz. Bu yuzden Allah yerine yahut Allah adına onun emirlerini uygulaması diye bir durum duşunulemez. Allah ile kul arasında bir benzerlik yok ki, insan Allah adına yahut onun yerine hukmetsin.
Allah’ın emirleri uygulanır, bu Allah adına değil, bunu kendi adına yani kul olarak yaparlar. Allah adına yahut onun yerine hukmetmek teokrasiyi gundeme getirir ki İslami yonetimin teokrasi ile bir ilgisi yoktur. Aksi halde İslam adına hukmedenlerin işledikleri ve işleyebilecekleri butun hatalar, aynı zamanda Allah’a da izafe edilmiş olur.
Yuce Rabbimiz meleklere bir halife yaratacağını haber verdiğinde meleklerin yeryuzunde fesat cıkaran ve kan doken birini mi yaratıyorsun demeleri de insanın Allah’ın halifesi olmadığını gosterir. Cunku insanın hukumranlığı devraldığı fesat cıkaran ve kan doken bir varlık olmalı ki, melekler bunu soyluyorlar.
Yuce Allah meleklerin, insanların bozgunculuk yapacakları ve kan dokecekleri sozunu reddetmemektedir. O halde insan yeryuzunde bunu yapacaktır. İlk kan dokme hadisesi Hz. Âdem’in iki oğlu arasında gercekleştirmiş olup o gunden bu yana yine insanlar kan dokmeye devam etmektedir.
Gunumuzde silah sanayisinin gelişmesiyle kan dokuculuk korkunc boyutlara ulaşmıştır. İstatistiklere gore 1. Dunya Savaşında 42 milyon, 2. Dunya Savaşından gunumuze kadar yapılan savaşlarda olen insanları siz tahmin edin.
Kur’an-ı Kerimden insanın yaratılışının iki amaca yonelik olduğunu anlıyoruz. Bunlardan biri,
a) Yeryuzu hilafetidir; yeryuzunu imar etme ve ona hÂkim olmaktır.
b) Allah’a kulluktur, zarifetiyle insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
İslam nazarında her insan Allah’ın kuludur ve hepsi aynı haklara sahiptir. Bunlar yalnız insan olması bakımından doğuştan sahip olduğu haklarıdır. Hayat hakkı, hurriyet, mulk edinme, tasarruf, eşitlik… Bunlar insanın en tabi haklarıdır.
Butun insanlar bir ailenin azalarıdır. Asalet ise, ahlaki faziletle hak ve vazifeye bağlılıktır. Hangi ırka, sınıfa, mesleğe bağlı olursa olsun her insan eşit haklara sahiptir. Hicbir fert mensup olduğu sınıf, meslek, ırk veya cinsiyet dolayısıyla tabi haklarının hic birinden men edilemez. Hak ve soz kuvvetlinin değil, hak sahibinindir. Kuvvetlilerin gucune dayanarak zayıfları eme ve yok etme hakkı yoktur. İslam hukukuna bir insani boyut kazandırmıştır.
İslamda, yaşamanın esaslı prensibi İslam Kardeşliğidir. Cunku insanların hepsi aynı anadan, aynı babadan gelirler. Birbirine eza, cefa ve birbirinin haklarına tecavuz edemezler. Butun insanlar Âdem ile Havva’dan gelen insanlık ailesinin uyesidir.
أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ Ey insanlar! Şuphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız icin sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en cok sakınanınızdır. Şuphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır. ( Hucurat 13)
Bu birliği hicbir şey yok edemez. Hayatta birbirlerine davranışları ne olursa olsun bu asırdaki birliği insanlar yok edip silemez. Kabilelere ve milletlere ayrılışı darılıp darılıp dağılmak, sovuşmek ve dovuşmek icin değildir. Tanışıp, yardımlaşarak sevişmek, birbirlerinin kişiliklerine saygı gostermek, guzel ahlakı yayarak daha guzel toplumlar meydana getirmek icindir. Allah’ın halifesi olmanın mahiyetinde iyilik ve sevgi vardır.
Ebu Musa el-Eşari (ra) Rasulullah (SAV) Efendimizden şoyle buyurdu:
Allah TeÂl Âdem’i, yeryuzunun her tarafından aldığı bir topraktan yaratmıştır. Bu sebeple Âdemoğulları alınan topraklar neticesinde, bir kısmı kırmızı, bir kısmı beyaz ve siyah bir kısmı da ikisi arasında bir renkte; bir kısmı yumuşak, bir kısmı sert, bir kısmı kotu, bir kısmı da temiz ve hoş olarak dunyaya gelmiştir. ( Ebu Davut Cilt-1 Sahife 525 Bk.12, Kader)
Asıl bir, kok bir, ana bir, baba bir ustunluk Allah’ı bilmek, tanımak emirlerine sarılmaktır, takvadadır.
Peygamberimizin veda haccı hutbesi, insan değerini, evrensel insan kardeşliğini, ırk, renk ve sınıf gibi mulahazalara dayanmadan, butun ayrımları kaldırıcı bir kardeşliği savunan prensipleri ihtiva etmektedir. Burada canların, malların mukaddes olduğu ilan edilmiştir. Efendimiz insanlara hitaben “Hepiniz Âdem’in cocuklarısınız, Âdem ise topraktan vucut bulmuştur.
Kur’an iman etmiş olanlara hitap ettiği gibi iman etmeyenlere de hitap eder. Cunku insanlığa gonderilmiş, insanın onurunu, şerefini koruma, insanı yuceltmeyi hedef alır. Henuz iman etmemiş olanların tamamı iman etmeye adaydır. Kur’an insan icindir ve oncelikle insana hitap eder. Kur’an’da Cenab-ı hak 23 kere “Ey İnsanlar!” diye hitap etmiş ve onu muhatap alıp ona değer vermiştir. Kur’an’ın muhatabı olanlar da onun cağrısını tum insanlığa ulaştırmakla gorevli olduğunun bilinci icersinde olmalıdır.
Sonuc olarak diyebiliriz ki, insan mumin olsun olmasın Allah’ın kulu ve guzel emanetidir. Bu bakımdan şahsiyet sahib ve hurmete layıktır. İnsanlar arasında insan olma bakımından herhangi bir fark ve ustunluk gormemek lazımdır. Cunku asıl bir, kok bir, ana bir, baba bir. Hepimiz Âdem’in cocuklarıyız. Bu bakımdan hepimiz insanlıkta kardeşiz.
KAYNAK
__________________