Surelerin ve Ayetlerin Faziletleri, Sırları
Bir sure ve ayet okunduğu zaman okuyan veya dinleyen kişiye bazı manevi armağanlar verilir. Bunlara surelerin ve ayetlerin faziletleri denir. Surelerin ve ayetlerin ceşitli faziletleri pek cok hadis-i şerifte ifade edilmişlerdir.
Surelerin ve ayetlerin faziletlerini konu alan hadis-i şerifleri inceleyince genellikle bunlarla, ilgili surede ve ayette işlenen tema veya konular arasında yakın bir ilginin bulunduğunu goruruz. Orneğin peygamberimiz (s.a.s) bir hadiste Yasin suresini her gun okumaya devam edene şehitliğin nasip olacağını ifade eder. Gercekten surede şehit edilen bir mumin konu olarak işlenir. Vakıa suresini daima okuyanlara dunya zenginliğinin ihsan edileceği hadis-i şerifte mujdelenir. İlgili surede cennet tasviri ve nimetleri bu dunyadaki zenginliğe işaret eder. Kehf suresi ile ilgili hadis-i şerifler daha ziyade Deccaldan, zalim hukumdarlardan, bela ve musibetlerden korunmaları icerir. Gercekten de ilgili surede mağaraya sığınan gencler boyle zalim bir hukumdarın şerrinden kacarlar. Hz. Zulkarneyn (a.s.) de Yecuc Mecuc kavminin şerrinden halkları korumak icin bir set inşa ettirir. Hz. Hızır (a.s) ise ileride bazı kimselere gelecek bela ve musibetlerin daha onceden onunu almak icin akıl almaz ve şeriat dışı bazı icraatlarda bulunur. Bunlarla Kehf suresi adeta okuyana ve dinleyene bir zırh gibi işlev gorur. Her turlu bela ve musibetten onları korur.
Ornekleri coğaltabiliriz. Ama ne kadar coğaltsak da genellikle şunu goruruz: Peygamberimiz (s.a.s) hangi surenin veya ayetin faziletinden bahsetmişse genellikle ilgili fazilet ile surenin, ayetin teması veya konuları arasında bir ilgi ve ilişki vardır. Sure ve ayet faziletini bildiren hadis-i şerif genellikle adeta surenin ve ayetin iceriğinde bir konuya işaret etmekte, o konunun ilahi bir yasaya dayandığını bildirmektedir. Tabii sure ve ayet faziletinden bahseden butun hadisi-i şerifleri bu kategoriye sokamayız. Hadis-i şeriflerin bir kısmında sure ve ayet iceriği arasında bir ilgi ve bağlantı yoktur. Bunlar, Hz. Peygamberin (s.a.s) nubuvvet nuru ile değerlendirdiği sure ve ayetlerdir.
İşte bu ilgilerden dolayı bazı arifler, surelerin ve ayetlerin hadis-i şeriflerce işaret edilmemiş faziletlerinden bahsetmişlerdir. Bu konularda ceşitli hukumlerde bulunmuşlardır. Cunku onlar bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri ile ilgili formulu bulmuşlar; yani surelerin, ayetlerin faziletleri ile tema ve konuları arasındaki bağlantıyı, ilgiliyi anlamışlardır.
Yuce Allah (c.c.) her şeyi ilahi yasalarla yaratmaktadır. İlahi yasalara sunnetullah da denir. Dunyanın hareketleri, mevsimler, gece gunduz, yağmurun ve karın yağması da ilahi birer yasadır. Bunlar da yuce Allahın sunnetullahlarıdır. İsterse yuce Allah (c.c.) bunları bir sozle değiştirebilir.
Allahın sozu olan Kuran-ı Kerim baştan sona değin yaratıcı sozlerle doludur. Yani Kuran-ı Kerimdeki her kelime sihirlidir. Bu sihir, helaldir. Yani surelerin ve ayetlerin faziletleri kısaca helal sihirlerden oluşur. Aslında buna sihir kelimesi pek yakışık almadı, doğrudan doğruya mucize demek daha doğru gorunmektedir. Kişi bir sure veya ayet okur, yuce Allah (c.c.) o okunan surenin veya ayetin faziletini okuyan veya dinleyen kişilerin uzerine yağdırır. Sunnetullahları yaratan yuce Allah (c.c.), isterse Kuran-ı Kerimin mucizesini o kişiye gosterebilir.
Zikir olan kelimeler gucunu Kuran-ı Kerimde gectikleri oranda alırlar. Onun icin en buyuk zikir Allah kelimesi ile yapılır. Cunku bu kelime hem Allahın zatına işaret eder hem de Kuran-ı Kerimde Allahın en cok gecen adıdır.
İnsanlar genellikle suyun kaynamasını, buharlaşmasını, yağmurun ve karın yağmasını birer sunnetullah olarak kabul ediyorlar. Bunda bir sorun yoktur. Ama başlarına gelen bela ve musibetleri, guzellikleri birer sunnetullaha bağlayamıyorlar. Yani hayır ve şerrin Allahtan geldiği yonundeki kader inancında genellikle insanların itikatlarında bir bozukluk vardır. Yuce Allahın kendilerine guc yetiremeyeceklerini, aldıkları tedbirlerle bela ve musibetlerden korunacaklarını sanıyorlar. Dunya hayatına daha cok tamah ederek huzura ve mutluluğa erişeceklerini duşunuyorlar. HÂlbuki bu dunya bir imtihan yurdudur. Başa gelen bela ve musibetler; hayırlar, guzellikler imtihan icindir. Bela ve musibetler genellikle gunahlarımız yuzunden peyda olur. İyilikler, hayırlar yuce Allahın (c.c.) lutfu olarak gorulmelidir. Aslında onlar da bir zamanlar yapılan kucuk iyiliklerin, alınan hayır duaların, tohumlar gibi yuce Allahın lutfu ile neşv u nema bulmasıyla olurlar. İnsanın yaptığı her şey daha ahrete varmadan bu dunyada hayır ve şer olarak onune cıkmaktadır. Ama imtihan sırrı bunları ceşitli perdelerle gizlediği icin bu gozlerden saklı tutulmaktadır. Zengin insanları herkes mutlu ve huzurlu sanır. Oysa nice zenginin daha bu dunyada iken ne cehennemlerde kavrulduğu imtihan sırrıyla insanlardan gizlenmiştir. Kalpler yuce Allahın (c.c.) elindedir. Asıl bu noktalarda insanlar dunyada iken cennet ve cehennem hayatını yaşamaktadırlar. İntihar eden insanların onemli bir kesimi maddi bir sıkıntısı olmayanlardandır. Bu tur insanlar dunyada iken kalp Âleminde yaşadıkları cehennem hayatından kurtulmak icin hayatlarına kendi elleri ile son vermektedirler. Huzur, İslamdadır. Yasaklardan kacınıp bunlardan hemen tovbe ederek yuce Allahın (c.c.) emirlerini hayata uygulamaktadır.
İnsanlar tovbe edip hak yola girince Kuran-ı Kerim; sureler, ayetler, zikirler onların uzerine faziletleri yağdırmaya başlar. Sozun ozu bu hak kitabın mucizeleri İslami bir yaşantıyla tadılır, anlaşılır. Kalplere buyuk bir huzur, nur o zaman dolmaya, insanlar daha bu dunyada iken cennet hayatından esintiler yaşamaya başlarlar.
İşte sure ve ayetlerin okunması ile yuce Allah (c.c.) insanların kaderini tayin etmekte; şerleri, kotulukleri uzerinden almakta ve hayırları, guzellikleri uzerine yağdırmaktadır. Cunku yuce Allah (c.c.) her şeyi sunnetullahla yaratmaktadır. Sunnetullah da yuce Allahın (c.c.) sozlerine dayanmaktadır. Yuce Allahın sozleri de Kuran-ı Kerimde toplanmıştır.
Tabii bu noktada şeytan pek cok vesveseyi fısıldamaktadır: Oyle ise nicin Muslumanlar dunyada ezilmekte, oldurulmekte; kÂfirler ise cennet hayatı yaşamaktadırlar? Cunku Muslumanların buyuk coğunluğu Allahla bile bile dalga gecmekte; Kuran-ı Kerimdeki ilahi emirleri yerine getirmemekte, ilahi yasakları ise kendilerine hayat prensibi olarak gormektedirler. Bunlar, yani bu tur insanlar gece gunduz Kuran-ı Kerim okusalar da bundan elbette bir hayır goremeyeceklerdir. Başlarında da bela ve musibet eksik olmayacaktır.
Ben şahsen Amerikanın zenginliğini ve dunya liderliğini tarihte koleliğin kaldırılmasında en temel adımları atmasında ve bu yolda savaşmasında ve muvaffak olmasında gormekteyim. Bu, dinin en cok sevap getiren emirlerinden biriydi ve Allahın rızasına uygundu. Yuce Allah (c.c.) bir insana veya bir ulusa bir devlet nasip etti mi mutlaka bunun altında bir neden vardır. Bu neden de bir sunnetullaha dayanır. Amerikanın bu hayırlı işi dunyada iken boyle bir nimetle taltif edildi. Ama tabii Amerikanın bu nimetin kadrini bilmesi ve şukrunu eda etmesi mumkun olmadığı icin bu nimet onda zulum ve fesat kaynağı olacaktır. Cunku kÂfirliğin tabiatında Allaha isyan, nankorluk, insanlara zulum vardır. İsyan, nankorluk; zulum ise bir zaman sonra yuce Allah (c.c.) tarafından taltif icin verilen nimetleri ve sermayeyi tuketebilir, bitirebilir.
Biz bu yazımızda bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri hakkında bir formule işaret ettikten sonra kucuk surelerin faziletleri uzerinde kısaca yoğunlaşacağız. Cunku Muslumanların belki yuzde doksanı sadece bu kucuk sureleri ezberlemişler ve namazlarında okumaktadırlar. Bunların da buyuk coğunluğu okuduklarının anlamını bilmemektedirler. Gercekte hadis-i şerife gore anlamını bilmeden okumada sevapta bir eksilme olmadığı gibi ilgili surenin veya ayetin faziletleri de birer manevi armağan olarak o kişiye verilmektedir. Fakat bu konuda bilincli olmak kişiye elbette pek cok şey kazandıracaktır.
Kucuk surelerden kastımız Kuran-ı Kerimin son sayfalarındaki Fil suresinden itibaren başlayan son on suredir. Mahalle hocaları genellikle cocuklara bunları ezberletirler. Muslumanların buyuk coğunluğu da bu ezberledikleriyle yetinirler ve namazlarında sadece bu sureleri okurlar. Tabii bunlara bir de Kuran-ı Kerimin başında yer alan Fatiha suresini eklemek gerekir.
Bu kucuk surelerle namazlarını eda edenlere tavsiyemiz bunları namazlarındaki rekÂtlarda sondan başa doğru sıra ile okumalarıdır. Ağırlığı birkac sureye vermeden eşit dağıtmalarıdır. Cunku her birindeki fazilet bambaşkadır ve hayati bir oneme sahiptir.
Bu kucuk surelerin en belirgin ortak ozelliği muminleri ceşitli bela ve musibetlerden, şerlerden, duşmanlardan, olumsuzluklardan korumalarıdır. Muminler bu kısa surelerle namaz kıldıklarında adeta itibarlı bir devlet adamı gibi, bir cumhurbaşkanı, bir başbakan gibi korunma cemberine alınmaktadır. Nicin? Cunku mumin kıldığı namazla buyuk bir davayı savunmaktadır. Onun gozle gorunen ve gorunmeyen pek cok duşmanının olacağı tabii bir şeydir. Onun bunlardan korunmaya ihtiyacı vardır. İşte bu kucuk surelerin en başlıca faziletleri bunu sağlamaktadır.
Namazda rukû ve secdede soylenilen zikirler ise muminin şerefini artırırlar. Bizzat rukû ve secdenin bedensel hareketinin anlamı bile boyle bir fazilete sahiptir. Allah (c.c.) kendisine tevazu ile yaklaşanı insanlar arasında yuceltir. Bu bir sunnetullahtır. Namaz kılmayan bir fasık, bir munafık, bir kÂfir namaz kılan insana karşı gayri ihtiyari bir hurmet duygusu duyar. Bu, ellerinde olmadan olur. Mumin rukû ve secdede yuce Allahı ululayıp onu kusurdan, eksiklikten tenzih ederken yuce Allah da ona icerisinde yaşadığı muhitte kimsenin calışarak ulaşamayacağı bir itibar verir. Bu şeref bu dunyada kişiye buyuk bir huzur ve ozguven duygusu sağlar. Bunun elden cıkması ancak gunahlarla olur. Leke nasıl beyaz bir elbisede kendisini cok acık bir surette gosterirse gunahlar da muminde oyle acıkca sırıtır durur ve onun şerefini ve itibarını hemen yele verir, ortadan kaldırır. O zaman namaz kılan insan alay konusu da olabilir. Acınacak durumlara duşebilir. Allah (c.c.), bizleri bu durumlara duşmekten muhafaza buyursun. Âmin.
Namazla mumine oyle bir nur verilir ki, bu nur hemen kendisini belli eder. O mumine ulaşılmaz ve gıpta edilecek bir şeref, namus, haysiyet sağlar. Bir de namaz kendisini kılana bir ruhaniyet verir ki bu da muminin adeta elbisesi gibi uzerinde durur. Ona bir derinlik katar. Mana verir. İnsanları kendisine Âşık kılar. Her yerde yıldız gibi parlatır. Asalet ve rutbe verir. Kısacası namaz insana yuce Allahtan (c.c.) gelen bir saygınlık kazandırır. İnsanlara butun servetlerini harcayarak elde edemeyecekleri buyuk bir şan sağlar.
Gunahlar, surelerin faziletlerinin uzerimize duşmesini engellerler. Bu acıdan namazında niyazında olan Muslumanların başlarına gelen bela ve musibetler hep ısrarla işlenen gunahlar yuzundendir. Yoksa bu kucuk surelerin koruyuculuğunun delinmesi oyle kolay değildir.
Fatiha buyuk bir duadır. Allahın engin rahmetine sığınmaktır. Allahtan (c.c.) hidayet istemektir. Doğru yolda yurumeyi, aykırı ve yanlış yollara duşmemeyi talep etmektir. Kuran-ı Kerimin butununu kapsayıcıdır. Kalplerin şifasıdır. Onun icin namazın her rekÂtında okunur. Yuce Allah Fatiha suresinin yuzu suyu hurmetine muminin bu duasını kabul eder. Yuce Allah (c.c.) engin rahmetiyle bu duayı bu surenin icerisine yerleştirmiştir. Yoksa iş bizlerin nefislerine kalsa ne duanın ne de hidayetin, hidayette kalmanın kadrini bilirdik. Dunyada en buyuk nimet, Allahtan hidayet icin, hidayetin devamı icin, son nefeste imanla gitmek icin dua etmektir, dua almaktır.
Fil suresi muminin gonul dunyasını koruyucu surelerdendir. Cunku bir Musluman namaz kılmakla buyuk bir eylem yapar. Bu nimetten mahrum olan herkes hasetten dolayı ona duşman kesilirler. Şeytanlar vesveseleri ile namaz kılan Muslumanları herkese karşı kışkırtırlar. Kim namaz kılan mumine karşı bir duşmanlık yapmayı niyet kılarsa, bunun icin harekete gecerse, yuce Allah (c.c.) onu Fil suresinde anlatıldığı vechi ile Ebrehe ve ordularına yaptığı gibi perişan eder. Uzerine bela ve musibet yağdırır. Kendi derdine duşurtur. Muminin KÂbe gibi olan kalbini ona yıktırmaz.
Hadis-i şeriflerde Fil suresini okuma ile duşmanlara galebe calınacağına işaret edilmiştir.
Kureyş suresi de koruyucu surelerdendir. Ozellikle muminlerin iş, ticaret hayatları, mal ve mulkleri bu surenin faziletleri ile korunur.
İmam-ı Rabbani Hazretleri (k.s) korkulu yerlerde ve duşman karşısında Kureyş suresini on bir kez okumanın insana guven ve huzur telkin edeceğini soylemiştir.
Maun suresi dinin ozunu yanlış kavrayanların, Musluman gecinenlerin, ozellikle zekÂtla namazın arasını ayırıp da nefislerine uyanların yani zekÂt vermeyen Muslumanların ve munafıkların şerlerinden muminleri koruyan bir suredir.
Kevser suresi ilahi rahmetin bir tecellisidir. İcerisinde yer alan Kevser, muminlerin kıyamet gunu suyunu icecekleri bir havuzdur. Ondan icenler kurtuluşa ve nimetlere erişecektir. Cennete kavuşacaktır. Bu kısa surede iki koruyucu dile getirilir. Biri namaz diğeri kurban kesmedir. Namazın koruyuculuğu zaten yazımızın konusu olduğu icin ayrıca değinmeye gerek yoktur sanırım.
Kan akıtma, eti fakir ve fukaraya verme bela ve musibeti insanın uzerinden atmaya vesile olur. Ruyada kurban kesmek bu anlama geldiği gibi eti fakir ve fukaraya dağıtma da bu anlamı karşılar. Uzerimizdeki olan nimetlerin hakkı buyuktur. Bunlar goze de gelebilirler. Onun icin kurban kesme sadece kurban bayramına has olmamalıdır. Bir nimete erişildiğinde de duşunulmelidir. Orneğin bir ev, araba alma, yuksek bir makama gelme, guzel ve kazanclı bir iş elde etme, iş yeri acma gibi durumlarda kurban değerinde bir hayvan kestirip bunun etini fakir ve fukaraya dağıtma bu nimetlere değecek nazarları, gorunmez ve gorunen kazaları, bela ve musibetleri ortadan kaldırıcıdır. Bu, surenin nasihat ve eylem tarafıdır.
Bu surenin en buyuk fazileti, muminlerde olan ceşitli nimetlerin devamlığını sağlama ve onları muhafaza etmedir.
Kafirun suresi, mumini kÂfirlerin tasallutuna karşı korur. Muminin dinini muhafaza eder. KÂfirlere insaf verdirir. Onları azgınlıklarından, anlayışsızlıklarından itidale, anlayışa davet eder.
Hadis-i şerifte Kafirun suresinin gece yatmadan once okunması tavsiye edilmiş olup değişik hadis-i şeriflerde de insanı şirkten muhafaza edeceği ozellikle belirtilmiştir.
Nasr suresi muminin hayatındaki fetihlere vesile olur. Yani bu sure Feth suresine yakın bir fazilete sahiptir.
Muminin ceşitli konularda hayalleri, idealleri, projeleri vardır. Bunları gercekleştirmek ister. O dava adamıdır. Davasını ailesinde, iş hayatında, cevresinde yaşantıya gecirmek emelindedir. Ama cok ceşitli engeller bunlara mani olur. O istiğfara ve tovbeye yonelir. Surede istiğfar ve tovbenin dile getirilmesi bunların maddi ve manevi fetihlere vesile oluşlarındandır. Hayatını İslama uygun olarak duzenler. Bunun icin onu sık sık gozden gecirir. Ondaki eksiklileri giderir. Hayatındaki mÂnialar kalkar. Allahın izniyle ve namazlarda okunan bu surenin fazileti ile muminin ceşitli konulardaki istekleri gercekleşir. Maddi ve manevi fetihler muyesser olur.
Peygamberimiz (s.a.s) bu sureyi okumanın Mekkenin fethinde bulunup şehit olma kadar ecir kazandırdığını mujdelemiştir.
Tebbet suresi ise şerli kişilerden koruyucu surelerdendir. Malıyla mulkuyle, zenginliği ve ceşitli imkÂnlarıyla muminleri ezmek, yok etmek isteyen insanları, kitleleri hedef alır. Onların her turlu guclerini etkisiz kılar.
Tebbet suresinde hem Ebu Leheb hem de eşi yerilmektedir. Cunku her ikisi de peygamberimize (s.a.s) eşi gorulmemiş zulumlerde bulunmuşlardır.
Ebu Leheb peygamberimizin oz amcasıdır. Kendisi ticaretle zengin olmuşlardı. Peygamberimizin (s.a.s) getirdiği yeni dinle Arapların KÂbeye artık gelmeyeceklerini, KÂbedeki putlara saygının azalacağını ve bu yuzden fakirleşeceğini duşunerek hak dine duşman kesilmişti.
Ebu Lehebin karısı bir gun elinde bir taşla Hz. Ebubekirin (r.a) yanına gelmiş, Tebbet suresi ile kendisini hicveden peygamberimizi aradığını ve elindeki taşla peygamberimizin kafasını kıracağını soylemişti. HÂlbuki bu sırada peygamberimiz (s.a.s) Hz. Ebubekirin (r.a.) yanındaydı. Tebbet suresinin bir fazileti ile olsa gerek peygamberimiz (s.a.s) ona gorunmemişti.
İhlÂs suresi kalbi, itikadı, dini muhafaza eden ve derinleştiren, arıtan bir suredir. İnsan kalbi daima harekettedir. Şeytanların ve nefsin vesveseleri ile zaman zaman bulanır, karışır. Munafıklığa, riyaya doğru kayabilir. İman, bir nurdur. Nur, ateş gibi muhafaza edilmediği zaman azalabilir, sonebilir. Onu daima artırmak gerekir. Bu da istiğfarla tovbeyle hayatı ve kalbi daima temizlemekle olur. İstiğfar kalpte geleceğe donuk tasarlanan gunahlardan, tovbe ise gecmişteki gunahlardan pişman olmaktır.
İhlÂs, ibadeti yalnız Allah rızası icin yapmaktır. Bu, bu surenin kalplere ektiği bir tohumdur. Hak dinin ozu ihlÂstır.
Gerek zikir cekmek olsun gerek sureleri okuma olsun ihlÂsla yapılmalı ve anlaşılmalı; bunlarda Allah rızası dışında bir gaye ve beklenti olmamalıdır.
Hadis-i şeriflerde İhlÂs suresinin Kuran-ı Kerimin ucte birlik sevabına denk geldiği belirtilmiş, onu cokca okuma ile cennete, ceşitli cennet nimetlerine nail olunacağı mujdelenmiştir.
Felak ve Nas sureleri gerek insanlardan gerek cinlerden gelebilecek şerlere, kotuluklere karşı korunmada birer zırh gibidirler.
İnsanların bir kısmı sihir ve buyu yaparlar. Bu yolda gelebilecek şerlerin onunu bu iki sure tıkar.
Şeytanların vesveseleri oyle korkunctur ki İnsanlara bu konuda perde verilmiştir. Şayet bu perde uzerlerinden kaldırılsa herkes kafayı yerdi. Cunku size duşman bir insan duşunun. İşte bu insanın belki yuz, belki bin katı daha cok bir kinle size yaklaşan şeytanlar vardır. Mutlaka her Muslumanın uzerinde bu şeytanlar bulunur. Onlara vesvese verirler.
Şeytanlar insanların ic dunyasındaki duşunceleri takip edebildikleri icin herkese zayıf noktalarından yaklaşırlar. Ona gore vesvese verirler. İnsanlar bu vesveseleri kendi duşunceleri sanırlar. Bunalıma girerler. Bunlarda itikada ve dine yonelik olanları ile sucluluk duygusuna duşerler. Dinden diyanetten, namazdan uzaklaşırlar. Boylelikle kendilerini şeytanlara guldururler. Vesveseye tutulan kişiler bu iki sureyi bolca okuyarak Allaha sığınsınlar ve vesveseye hic onem vermesinler. Cunku bu vesvese konusu olan duşunceler kendilerine ait değildir, şeytanlarındır. Bunlara sadece edeben tovbe ve istiğfar etmek gerekir. Yani bu vesveselerde Muslumanların bir gunahları ve iştirakleri soz konusu değildir. Allah (c.c.) bu iki surenin fazileti ile onu cokca okuyanları bu konuda koruyacak ve vesveseyi kısa zamanda gecersiz kılacaktır.
Her turlu gunahın once kalpte yer etmesinde mutlaka şeytanların vesveseleri tohum vazifesi gorur. Nefis yani icguduler, arzular, istekler bu vesveselerden etkilenip gunah tohumunu yeşillendirirler. Kişi gunah işlemeye azm edinceye kadar bu bitki buyur. Gunah işlenince meyvesi yenilmiş olur. Şeytanlar da emeline ulaşarak sevinirler. O kadar ki sevinclerini icki icerek kutlarlar. Bir insanı, hele bir Muslumanı gunah işletmeye muvaffak olma kadar hicbir şey şeytanları sevindirmez. Cunku gunah kufrun habercisidir. Her gunahta kufre giden bir yol vardır. Nasıl basit bir mikrop coğalarak insanı yatağa duşurup olumune sebep olursa kucuk gorulen bir gunah da boyledir. Kişinin imanına hucum ederek onu curutebilir ve insanı imansız ahrete yollayabilir. Şeytanlar bunu cok iyi bildikleri icin kucuk de olsa bir gunahı bir Muslumana işlettiklerinde buyuk bir zevk alırlar, sevinc duyarlar; bundan buyuk bir umide kapılırlar. Onun icin daima bu iki sureyi cok okumak, şeytanların vesveselerinden Allaha sığınmak gerekir.
Ozellikle Felak suresi hasetcinin şerrinden Allaha sığınmayı sağlar. Hasetcinin hem gorunen hem de gorunmeyen şerleri vardır. Goruneni, haset ettiği kişi aleyhinde olur ve konuşur. Ona komplolar kurar veya kurulmasına yardım eder. Gorunmeyeni ise nazarıdır. Nazar hasetle cok yıkıcı bir tesir kazanır.
Arifler sıkıntılı, korkulu, tehlikeli zamanlarda bu iki surenin cokca okunmasını tavsiye etmişlerdir.
Yuce Allah (c.c.), kalplerimize Kuran-ı Kerimin; surelerin, ayetlerin, zikirlerin sevgisini koysun. Onlardan gelecek nura, imana kalplerimizi sevk etsin. Faziletlerini uzerimize daim kılsın. Son nefeste Kuran-ı Kerim okunmayı ve imanla gocmeyi nasip eylesin. Âmin.
Muhsin İyi
__________________
Surelerin ve Ayetlerin Faziletleri, Sırları
Dini Bilgiler0 Mesaj
●35 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Surelerin ve Ayetlerin Faziletleri, Sırları