
Namaz vakitlerinin donuşumlu olması sebebiyle¸ dunyanın dort bir yanında surekli olarak ezan okunur. Bir ezan biter¸ bir başka ezan başlar. Bu uygulama "Yeryuzu bana mescid kılındı." buyuran Peygamberimizin yeryuzu mescidine ne guzel yakışmaktadır!
Sozlukte ezan¸ "bildirmek¸ duyurmak¸ cağırmak¸ ilan etmek ve bildirim" gibi anlamlara gelir. Namaz vakitlerini bildirmek ve Muslumanları cemaatle namaz kılmaya cağırmak amacıyla okunan ezan cumleleri aslında tevhîd dininin temellerini ozetler. Şoyle ki; ezan cumlelerinde Yuce Allah'ın varlığı¸ birliği¸ tekliği ve buyukluğu tekrarlanır. İkinci olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Allah'ın peygamberi olduğuna vurgu yapılır. Daha sonra Muslumanlar İslÂm'ın en temel ibadeti olan namaza ve kurtuluşa cağrılır.
Ezanın en temel cumlesi tekbir¸ mu'minlerin surûr gunlerinde dillerinden duşurmedikleri fetih¸ bayram¸ kurban sloganıdır. Tekbirle başlayan namaz ibadeti¸ tekbirlerle devam eder. Namazı tekbir duzenler¸ mu'minlerin gunluk hayatını da ezan duzene koyar. Sabah ezanı ile başlayan gun¸ yatsı ezanıyla kapanır¸ bu iki vakit arasındaki vakitlerde de ezanlar hep okunur. Gunun beş vaktinde okunan ezanla¸ mu'minler tevhîdi yeniden hatırlar ve tevhîdden kopmadan bereketli bir hayat yaşarlar.
"Ey iman edenler! Cuma gunu namaza cağırıldığı (ezan okunduğu) zaman¸ hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız¸ elbette bu¸ sizin icin daha hayırlıdır."[1] Âyeti yanında¸ "Namaza cağırdığınızda onu alay ve eğlenceye alırlar."[2] Âyeti ezana işaret eden Âyetlerdir. Ezanın ve muezzinliğin fazîletine dair pek cok hadis gelmiştir. Bunlardan bir kacı şoyledir: "Ezan okunduğunda şeytan¸ ezanı işitemeyeceği yere kadar kacar. Muezzini işiten cin¸ insan¸ ağac taş her şey onun lehine tanıklık eder. Kuru-yaş her şey muezzinin bağışlanması icin du eder. İnsanlar ezan okumanın ve ilk safta bulunmanın faziletini bilselerdi bu konuda birbirleriyle yarışırlardı."
Yurdumun Ustunde İnleyen Ezan
Ezan¸ İslÂm'ın en temel ibadetinin vakitlerini duyuran ozel bir cağrıdır. O¸ İslÂm'ın şiÂrlarının en onemlisi¸ Muslumanlık gostergesi ve Muslumanlık hatırlatmasıdır. Zira savaş ortamında ezan okunan topluma saldırılmaz. Hz. Ebu Bekir¸ dinden donenler uzerine gonderdiği ordusuna¸ "Ezan sesini işittiğiniz yerlerde geceleyin¸ zira ezan imanın alÂmetidir." diye tavsiyede bulunmuştur. Şairimiz;
Bu ezanlar ki şahÂdetleri dinin temeli
Ebedî yurdumun ustunde benim inlemeli
derken ezanın Muslumanlık şiÂrı olduğunu ne guzel ifade eder.
Yeni doğan cocukların sağ kulağına hafif sesle ezan¸ sol kulağına da kÂmet okunur. Bu uygulama ile cocuğun¸ İslÂm'ı ozetleyen cumlelerle hayata merhaba demesi sağlanır. Nitekim bilimsel araştırmalar¸ cocuğun dunyaya gelir gelmez ilk duyduğu seslerin onun kişiliğine etki edeceğini soylemektedir. Aynı zamanda bu uygulama¸ anne babanın Musluman olduklarını doğum gibi buyuk bir nimetle bir kez daha hatırlayıp şukretmelerini sağlar.
Ezanla doğarız dunyaya. Ezan okunur kulaklarımıza¸ ama bu ezan ve kÂmetin namazı kılınmaz. Doğduğumuzda kulaklarımıza okunan bu ezanın namazı¸ olduğumuzde¸ du niyetiyle uzerimize kılınacak cenaze namazıdır. Doğduğumuzda kulaklarımıza ezan¸ bizim irÂdemiz dışında okundu; olduğumuzde uzerimize kılınacak namaz da irÂdemiz dışında olacaktır. Onemli olan ise¸ irÂdemizle ezan okuyabilmek ve ezan ruhuyla yaşayabilmektir. Unutmayalım ki¸ ne kadar uzun gibi gorunurse gorunsun omur dediğimiz¸ ezanla namaz arası bir vakittir.
Ezan¸ aynı zamanda Muslumanın zamanını ayarlayan¸ disiplinize eden onemli bir uyarıcıdır. Zamanın butun anlarının onemli olduğunu hatırlatan bir bildiridir. Eskiden calışma¸ buluşma¸ tanışma saatleri namaz vakitlerine ve ezan saatlerine gore ayarlanırdı. "Sabah namazında sonra"¸ "oğle namazından once"¸ "ikindiden once"¸ "akşam vakti"¸ "yatsıdan sonra"gibi cumleler konuşma dilinde sıkca kullanılırdı. Bu uygulama ile namaz ve ezan merkezli bir hayat yaşanırdı. Cunku ezanlı-namazlı vakitler mubarek vakitlerdi¸ o vakitler gunah işlemeye alet edilemezdi.
Eskiler¸ saatlerine baktıklarında saatin ucune beşine bakmaz¸ namaz vakitlerini kastederek¸ "vakit tamam"¸ "vaktin cıkmasına ceyrek var"¸ "yarım saat sonra vakit giriyor" gibi cumlelerle saati oğrenmekten asıl amacın ne olduğunu ozetleyiverirlerdi. Kısaca onları¸ ezan ve namaz yonetirdi.
Medine'de İlk Ezan
Bugun dunyanın dort bir yanında okunan ezan¸ hicretin ilk senesinde meşru kılınmıştır. Muslumanların namaza cağrılması icin izlenecek yontemle ilgili olarak Peygamberimiz Muslumanlarla istişarede bulunmuş¸ namaz vaktinin bilinmesi icin yuksek bir yere bayrak dikilmesi yahut Mecusilerin yaptığı gibi ateş yakılması¸ Rumların yaptığı gibi def-davul calınması¸ Yahudilerin yaptığı gibi boru calınması¸ Hıristiyanların yaptığı gibi can calınması gibi teklifler başkalarının uygulaması olduğu icin kabul edilmemiştir.Herkes gibi mesele uzerine derin duşuncelere dalarak uyuyan Abdullah b. Zeyd ruyasında kendisine bugun okunan lafızlarıyla ezanın oğretildiğini Peygamberimize anlatır¸ Peygamberimiz de "Bu hak ve doğru bir ruyadır." buyurarak yuksek sesli olan Bilal'e bu cumlelerle ezan okumasını emreder. Bunu işiten Hz. Omer¸ Peygamberimize gelerek benzer ruyayı kendisinin de gorduğunu soyler. Daha sonra sabah ezanına Hz. Bilal¸ "Es-salÂtu hayrun minen nevm" ifadesini ilave eder¸ Peygamberimiz de bunu onaylar. İşte ezan o gunden sonra gunde beş vakit olmak uzere dunyanın dort bir yanında namaz vakitlerini bildirme ve Muslumanları cemaate cağırma amacına yonelik olarak kesintisiz olarak okunmaya devam eder.
Namaz vakitlerinin donuşumlu olması sebebiyle¸ dunyanın dort bir yanında surekli olarak ezan okunur. Bir ezan biter¸ bir başka ezan başlar. Bu uygulama "Yeryuzu bana mescid kılındı."[3]buyuran Peygamberimizin yeryuzu mescidine ne guzel yakışmaktadır!
Bu uygulama ile Muslumanlar¸ hem kulaklara¸ hem akıllara ve hem gonullere hitap eden mesaj dolu bir cağrı ile insanlığı gercek kulluğa ve kurtuluşa daveti surdurmektedirler. Tarih boyunca en guzel/yanık sesli muezzinlerce dinmeden okunan ezanlar Muslumanların tevhîd coşkularını artırıp harekete gecirdiği gibi¸ Musluman olmayan pek cok insanın da ilgisini cekmiş ve hatta onların Musluman olmalarına vesîle olmuştur. Artık ezan¸ Muslumanlar icin gunluk hayatın olmazsa olmazı bir tutku haline gelmiştir. Nitekim ezansız beldelerde yaşamak zorunda kalan Muslumanlarda bu ozlem¸ cok canlı ve huzunlu bir şekilde kendini gosterir. Sozgelimi Avrupa'da yaşayan Muslumanlar¸ mescidlerin icinde okunsa da ezanın alenî olarak okunmayışının burukluğunu yaşarlar.
Şerefli Meslek Muezzinlik
Ezan¸ İslÂm'ın onemli gostergelerinden biri olduğu icin en guzel ve en gur sedÂlarla okunmalıdır. Nitekim Peygamberimiz bunun icin sesi gur ve guzel olanları secerdi. Onun Bilal-i Habeşî¸ Abdullah b. Ummi Mektûm¸ Ebû Mahzûre¸ Sa'd b. Aizbaşta olmak uzere birden fazla muezzini vardı. Peygamberimizin bu muezzinlerinden Hz. Bilal¸ ilk Muslumanlardandır. İbn Ummu Mektûm ise¸ Peygamberimizin defalarca (13 kere) Medine'de kendi yerine vekil bıraktığı seckin sahÂbîlerdendir. Demek ki Peygamber muezzinleri¸ seslerinin gur ve guzel olmaları yanında erdem ve meziyet sahibi şahsiyetlerdi.
Muhammedî ezan sunnete uygun tarzda okunmalı¸ aşırı lahn ve tegannîye kacmadan¸ olcuyu kacırmadan¸ kimseyi urkutmeden ve incitmeden okunmalıdır. Nitekim Peygamberimiz ezan cumlelerinin ağır ağır¸ cumle cumle okunmasını emir buyurmuştur. Ezanda sesi guzelleştirmek ve sesin gur cıkması icin parmakları kulaklara koymak ve ezanı ayakta okumak matluptur. Hem ezan okuyanın hem ezanı dinleyenin¸ ezandan sonra Peygamberimize salavÂt ve vesîle duÂsını okuması menduptur.
Muezzinlik¸ Muslumanları camiye¸ cemaate cağıran¸ onları namaza hazırlayan şerefli bir gorevdir. Bazen okunan ezanlar insanın hucrelerine işler¸ coşkunluğunu artırır¸ en miskin insanı bile harekete gecirir. Bazı zamanlar da okunan ezan¸ "Boyle de ezan mı okunur?" diye insanları cami ve cemaatten soğutur. Ama burada onemli olan¸ okuyan ve dinleyenin ezan cumlelerini anlayarak okuyup dinlemeleri¸ ezandaki mesajlarla imanlarını yenilemeleridir.
"Kıyamet gunu insanların en uzun boylusu/en şereflisi muezzinlerdir."buyuran Peygamberimiz¸ cemaat arasında kargaşa ve karışıklığa meydan vermemek icin¸ insanları en guzel bir şekilde namaza cağırmak ve namazı sevdirmek icin seckin ve ehil kişileri muezzinliğe atamıştır. Hz. Omer¸ "Uzerimde yoneticilik gorevi olmasaydı¸ muezzin olmayı tercih ederdim."diyerek muezzinlik gorevinin şerefine işaret etmiştir.
İlmihal kitaplarımızda¸ ezanın "namaz vakitlerini bildirip insanları namaz kılmaya ve cemaate cağırma"demek olduğu gerekcesiyle muezzinlik yapacak olan kimsede Musluman olma¸ fÂsık olmama¸ buyuk gunahlardan kacınan adalet sahibi kimse olma şartlarının bulunmasını ozellikle zikredilmiştir. Buna gore muezzinlik yapacak olan kimse¸ ozu sozu bir¸ ornek¸ guvenilir bir kimse olmalıdır ki inandırıcılığı olsun¸ cağrısı dinleyenlere tesir etsin.
Sonuc
Doğar doğmaz kulaklarımıza okunan ezan ve kÂmet cumleleri¸ İslÂm'ı en guzel şekilde ozetleyen cumlelerdir. Onları doğru bir şekilde anlamlarıyla birlikte oğrenmeli ve okumalıyız. Gunun en onemli vakitlerinde beş kez tekrarlanan bu cumlelerle imanımızı yenilemeli ve Muslumanlığımızı diri tutmalıyız. Sahabeden bazıları¸ korkan cocuklarına korkmamaları icin sesli ezan okumalarını tavsiye ederlermiş. Cunku ezanı işiten şeytan¸ duyamayacağı yere kadar kacar. Buna gore¸ bilincli okuyup dinleyeceğimiz ezanlarla¸ tum korkularımızı yenmeliyiz.
Her Musluman¸ muezzinlik yapabilecek kapasitede kendini yetiştirmeli ve ihtiyac anında muezzinlik yapabilmelidir.
Okunan ezanları muezzinin peşinden tekrarlamalıyız. Peygamberimiz "Ezanı işittiğiniz zaman muezzinin soylediklerini siz de soyleyiniz."[4] buyurur.
Ezana icabet¸ ezanı dinlemek¸ ezan cumlelerini tekrarlamak ve cağrıya uyup cemaate katılmaktır. Cemaate katılma imkÂnı bulamayanlar ise yine cağrıya uyup bulundukları yerde namazlarını kılmalıdırlar. Ezandan sonra da vesîle duÂsını okunmalıdır. Ezanın ruhunu kavrayan insanımız¸ ezan sesini duyar duymaz dunyalık işlerine¸ konuşmalarına ara verirler ve cağrıya icabet ederek cemaate koşarlardı.
Her anne baba cocuğuna ezan okuma ve muezzinlik icin gereken duÂları oğretmelidir.
İmamlarımız ve cemaatimiz muezzinliğe heves eden mumeyyiz cocuk ve genclerin onunu acmalı¸ guzel ezanımızı en guzel şekilde okuyabilmeleri icin onları teşvik etmelidir.
Her Musluman muezzinlik sevabına nÂil olmak icin birbiriyle yarışmalıdır. Cunku Peygamberimiz "İlk safta durmanın ve muezzinlik yapmanın faziletini bilseydiniz birbirinizle yarışırdınız."buyurmuştur. Ama daha liyÂkatli insanların olduğu yer ve meclislerde ise acele etmemeli¸ en liyÂkatli olanların bu gorevi yerine getirmesine fırsat tanımalıdır. Unutmayalım ki¸ okuyacağımız ezan ve kamet¸ bir kısım insanın cami ve cemaati sevmesine sebep olabileceği gibi¸ bir kısım insanın cami ve cemaatten soğumasına da neden olabilir.
Ezanla geldiğimiz şu dunyada ezan cumleleri doğrultusunda bir hayat yaşayalım ki¸ Muhammedî ezanlarımız minarelerde mahzun kalmasın.
Ali AKPINAR
__________________