
Dinimizde, imandan sonra en kıymetli ibadet, namaz kılmaktır. Namaz dinin direği, ibadetlerin en ustunu ve İslam’ın da ikinci şartıdır. Arabide namaza salat denir. Salat, kelime anlamı itibariyle, dua, rahmet ve istiğfar demektir. Namazda, bu uc mananın hepsi bulunduğu icin, salat denilmiştir.
İbadetlerin hepsini kendinde toplayan ve insanı Allahu teÂlÂya en cok yaklaştıran hayırlı amel, namazdır. Namazı doğru kılmakla şereflenen bir kimse, cirkin, kotu şeyler yapmaktan korunmuş olur. Ankebut suresinin 45. Âyet-i kerimesinde mealen; (Doğru kılınan namaz, insanı pis, cirkin ve yasak işleri işlemekten korur) buyuruldu.
İnsanı kotuluklerden uzaklaştırmayan bir namaz, doğru namaz değildir, gorunuşte namazdır. Bununla beraber, doğrusunu yapıncaya kadar, gorunuşu yapmayı elden bırakmamalıdır. İslam alimleri; “Bir şeyin hepsi yapılamazsa, hepsini de elden kacırmamalıdır” buyurmuşlardır. Sonsuz ihsan sahibi olan Rabbimiz, gorunuşu hakikat olarak kabul edebilir. Namazlarını şartlarına uygun olarak kılmayan kimseye; “Boyle bozuk namaz kılacağına, hic kılma” dememelidir. “Boyle bozuk kılacağına doğru kıl” demeli ve bozuk olan yerleri duzeltmeli ve bu inceliği iyi anlayıp ona gore hareket etmelidir.
Âdet uzere, alışkanlık ile namaz kılan ve oruc tutan coktur. Fakat, İslamiyet’in cizdiği hududu gozeten, haram ve şuphelilere duşmemeye dikkat eden ise, pek azdır. Doğru ve halis ibadet edenleri, Âdet uzere, bozuk ibadet edenlerden ayıran fark, Allahu teÂlÂnın emirlerini gozetmektir. Cunku namaz ve orucun halisi de, bozuğu da gorunuşte beraberdir.
Beş vakit namazı, gevşeklik gostermeyerek, tembellik etmeyerek ve şartlarına uyarak cemaat ile kılmalıdır. Peygamber efendimiz; (Musluman ile kÂfiri birbirinden ayıran namazdır) buyurmuşlardır.
Namazı, şartlarına uyarak, kıymet vererek, doğru ve iyi kılan bir kimse Muslumandır. Namaza ehemmiyet vermeyen, doğru kılmayan veya hic kılmayan kimsenin Muslumanlığı, bu bakımdan şuphelidir. Bir kimse, namazı doğru ve iyi kılınca, İslam ipine yapışmış olur. Cunku namaz, İslam’ın beş şartından ikincisidir.
Namazları, mumkun olduğu kadar, iki kişi ile bile olsa cemaat ile kılmalıdır. Cemaat ile kılmak, yalnız kılmaktan daha cok sevaptır. Namazda her uzvun tevazu gostermesi ve kalbin de, Allahu teÂlÂdan korku uzere olması lazımdır. İnsanı dunyada ve ahirette felaketlerden, sıkıntılardan kurtaracak ancak namazdır. Cunku Allahu teÂlÂ, Mu’minun suresinin başında mealen; (Mu’minler herhalde kurtulacaktır. Onlar, namazlarını huşu ile kılandır) buyurmaktadır.
Tehlike, korku bulunan yerde yapılan ibadetin kıymeti kat kat daha cok olur. Duşman saldırdığı zaman, askerin ufak bir iş gormesi, pek cok kıymetli olur. Genclerin ibadet etmeleri de, bunun icin daha kıymetlidir. Cunku, nefislerinin kotu isteklerini kırmakta ve ibadet yapmama isteğine karşı gelmektedirler.
Genclik cağında, insana musallat olan uc duşman, ona ibadet yaptırmak istemez. Bunlar, şeytan, nefis ve kotu arkadaştır. Genc olan kimse, bunlardan gelen kotu isteklere uymayıp, namazını kılarsa, ibadetlerini terk etmezse cok kıymetli olur. Yaşlı kimsenin yaptığı ibadetten kat kat fazla sevab kazanır. Az ibadetine cok mukafat verilir.
Netice olarak, Allahu teÂlÂnın en cok beğendiği ve tekrar tekrar emrettiği ibadet, beş vakit namazdır. Allahu teÂlÂnın, Muslumanlara iman ettikten sonra en onemli emri, namaz kılmaktır. Dinimizde ilk emredilen farz da namazdır. Kıyamette de, imandan sonra ilk soru namazdan olacaktır. Beş vakit namazın hesabını veren, butun sıkıntı ve imtihanlardan kurtulup, sonsuz kurtuluşa kavuşur. Cehennem ateşinden kurtulmak ve Cennete kavuşmak, namazı doğru kılmaya bağlıdır. Bu sebeple, namazdaki her hareketi en iyi şekilde yapmaya uğraşmalıdır. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(Namaz dinin direğidir. Namaz kılan kimse, dinini kuvvetlendirir. Namaz kılmayan, elbette dinini yıkar.)
Kaynak
__________________