
Muhabbet; sevgi, aşırı duşkunluk anlamlarına gelmektedir. İnsan, yaratılışı icÂbı, ceşitli şeylere karşı muhabbet, sevgi besler. DunyÂyı ve icindekileri sevebilir, bunlara bağlanabilir. Duny ve icindekilere olan bu sevgi ve bağlılık, insanı Allahu teÂlÂdan uzaklaştırır. Cunku muhabbet, sevgi, Allahu teÂl ve Onun rızÂsı icin olmalıdır. Peygamber efendimiz; (Benim muhabbetim; benim yolumda birbirine muhabbet edenler, hÂlis sevgi gosterenler ve benim sevgim uğrunda harcayanlar icin hak oldu.) (Benim muhabbetim bir kulun kalbine girerse, azîz ve celîl olan Allahu teÂlÂ, onun cesedini ateşe haram kılar) buyurmuşlardır.
Muhabbet, sevgilinin dostlarını sevmeyi, dost olmayanları da sevmemeyi îcÂb ettirir. Bu sevmek ve sevmemek, sevenin elinde ve irÂdesinde değildir. Calışmaksızın, zahmet cekmeksizin kendiliğinden hÂsıl olur. Dostun dostları guzel gorunur ve dost olmayanları da cirkin ve fen gorunur. Seviyorum diyen bir kimse, sevgilisinin sevmeyenlerinden kesilmedikce sozunun eri sayılmaz. Buna munÂfık yani yalancı denir. Allahu teÂlÂyı ve Onun sevdiklerini sevmeyenleri sevmek, insanı Allahu teÂlÂdan uzaklaştırır. Teberrî etmedikce, tevellî olmaz. Yani uzaklaşmadıkca, dostluk olmaz.
İNSAN, SEVDİĞİNİ UNUTMAZ!..
İnsan kimi cok severse hep ondan bahseder. Cunku insan, sevdiğini hic unutmaz. Hadis-i şerifte; (İnsan, sevdiğini cok zikreder) buyuruluyor.
Allahu tealanın veli kullarından mubarek bir zÂt, hep hocasından bahseder ve ondan nakiller yaparmış. Bir gun birisi;
-Efendim siz hocanızı bu kadar cok seviyorsunuz, siz ondan ne oğrendiniz deyince, O mubarek zÂt;
-Bir tek şey oğrendim. O da, kim sevilir, kim sevilmez. Bu da bana yetti buyurmuştur.
Vaktiyle bir kimse, bir gul bahcesinden geciyormuş. Bakmış ki, gullerin arasında dikenler, ayrık otları, yabancı otlar var. Duşunmuş ki, bu gullerin arasında bu otların, dikenlerin ne işi var! Bunlar olmasaydı daha iyi olurdu derken, otlardan birisi dile gelmiş;
-Efendi efendi, biz hÂlimizden memnunuz, sen bize karışma, bizim ne otu olduğumuz onemli değil, nerede ve nelerin arasında olduğumuz onemli, bizim kıymetimiz bu gullerin yanında olmakladır, hic kimseye sen kimsin demezler, sen kiminle idin derler der.
Âhirette de nerede ve kimlerle beraber olmak istiyorsak, buna dunyÂda karar verip tercihimizi yapmalıyız. Cunku burada kimlerle berabersek, kimleri seviyorsak, Âhirette de onlarla beraber olacağımız kesindir. Bu bir tercih meselesidir.
Vaktiyle birisi, bir ceşmede yuzunu yıkarken, ceşmeden su ile birlikte biraz camur gelmiş. O kimse bakmış ki bu camur cok guzel kokuyor. Camura sormuş;
-Sendeki bu koku nedir diye. Camur da demiş ki:
-Ben bir gul ağacının yanında kaldım, gulun yaprakları benim uzerime duştukce, o yapraklarla bir muddet hemhÂl oldum, onların kokusu bana da bulaştı demiş.
Demek ki nerede ve kimlerle beraber isek muhakkak onlardan etkileniriz, onlardan bize bir koku gecer. Bu sebeple kim olduğumuz değil kiminle olduğumuz onemlidir. HÂris el-MuhÂsibî hazretleri buyuruyor ki:
“Şu uc muhabbet cok muhimdir:
Birincisi, Allahu teÂlÂyı sevmektir. Bunun alÂmeti, ibÂdeti gunaha tercih etmektir.
İkincisi, kuvvetli bir îmÂn ile Resûlullah efendimizi sevmektir. Bunun alÂmeti, Resûlullah efendimizin sunnetine yapışmaktır.
Ucuncusu ise Allah icin mu’minleri sevmektir. Bunun alÂmeti, mu’minlere eziyet etmemek ve onlara faydalı olmaktır.”
“MUHABBETİM VACİPTİR!..”
Amr bin Osman Mekkî hazretleri; “Muhabbet rızÂya yani Allahu teÂlÂdan gelen her şeyi beğenmeye, rız da muhabbete dÂhildir. RızÂsız muhabbet, muhabbetsiz rız olmaz. Cunku insan, ancak sevdiğine rÂzı olur ve rÂzı olduğunu sever” buyurmuştur.
Netice olarak muhabbet, sevmek, hep berÂber olmayı istemek, berÂber olmaktan zevk, lezzet duymak demektir. Kalb, muhabbet, sevgi yeridir. Muhabbet bulunmayan kalb olmuş demektir. Kalbde, y duny sevgisi, yÂhut Allahu teÂlÂnın sevgisi bulunur. Kim, neyi, kimi severse, onunla beraber olur. Allahu teÂlÂnın bir hadîs-i kudsîde buyurduğu gibi:
(Benim icin birbirini sevenlere, benim icin bir araya gelip oturanlara, benim icin birbirini ziyÂret edenlere, benim icin birbirine verenlere muhabbetim vaciptir.)
Kaynak
__________________