Allahu teÂl kullarına ve butun yarattıklarına karşı cok merhametlidir. Bilhassa kullarının gunahlarını affetmeyi cok sever. Bunun icin, tekrar tekrar, kÂfirlerin ve Muslumanların dunyada iken şartlarına uygun olarak yapacakları tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Allahu teÂl buyuruyor ki:
(Eğer kulum, gokteki bulutlara kadar yukselecek gunah işlese fakat benden umidini kesmeyip, affını, mağfiret olunmasını dilese, onu affederim.)

Bir gun Peygamber efendimiz Eshab-ı kirama hitaben;
-Kul, bir gunah işlediği zaman, işlediği bu gunah amel defterine yazılır buyurdu. Orada hazır bulunanlardan birisi;
-Ya Resulallah, o kimse tevbe ederse ne olur? diye sordu. Resulullah efendimiz;
-Defterinden silinir buyurdu. O kimse;
-Peki tekrar gunah işlerse ne olur diye sorunca;
-Tekrar yazılır buyurdular. Soruyu soran kimse;
-Tekrar tevbe ederse ne olur diye sorunca da;
-Tekrar silinir cevabını verdiler. Bunun uzerine o kimse;
-O gunahın amel defterinden silinmesi ne zamana kadar devam eder? diye tekrar sordular. Bunun uzerine Resulullah efendimiz:
-O kimse, gunahtan tamamen tevbe edip Allahu teÂlÂya yonelinceye kadar devam eder. Kul, istiğfardan usanmadıkca, Allahu teÂl da mağfiret etmekten, affetmekten usanmaz buyurdular.

Bir Mecusi, İbrahim aleyhisselama misafir olmak ister. İbrahim aleyhisselam da;
-Seni misafir eder, ağırlarım ama Musluman olman şartıyla cevabını verir. Mecusi, Musluman olma şartını kabul etmez ve geri donup gider. Bunun uzerine Allahu teÂl vahyederek; (Neden o Mecusiyi misafir etmek icin Musluman olmasını şart koştun? Benim kullarıma yaptığım muameleye bakmadın mı? Yetmiş senedir bana iman etmediği halde, onun rızkını verdiğimi gormedin mi? Onu misafir etseydin hayırlı olurdu) buyurur. Cenab-ı Hakkın bu emri uzerine İbrahim aleyhisselam, Mecusiyi arar bulur, evine getirir ve misafir eder. Mecusi bu hÂle hayret eder ve;
-Bu nasıl oldu, beni misafirliğe nasıl kabul ettin, Musluman olmam şartından nicin vazgectin diye sorar. İbrahim aleyhisselam da cenab-ı Hakkın emrini bildirir. Bunları dinleyen Mecusi;
-Demek Allahu teÂl benim hakkımda boyle emretti oyle mi! O halde bana İslamiyet’i oğret, ben Musluman olacağım der ve Musluman olur.

Bir bedevi Resulullah efendimizin huzuruna gelerek;
-Ya Resulallah, ahirette insanların hesabını kim gorecek? diye sorar. Peygamber efendimiz;
-Allahu teÂl gorecektir buyururlar. O kimse;
-Bizzat kendisi mi diye sual edince, Resulullah efendimiz;
-Evet bizzat kendisi gorecektir buyururlar. Bu cevabı alan o kimse guler. Resulullah efendimiz, gulmesinin sebebini sorunca da;
-Ya Resulallah, Kerem sahibi, gucu yettiği zaman affeder, hesap gorduğu zaman da musamaha gosterir bu sebeple guldum diye arz eder. Bunun uzerine Peygamber efendimiz; (Bu bedevi doğru soyledi. Allahu teÂlÂdan daha keremli kimse yoktur. O kerem sahiplerinin en keremlisidir) buyurdular.

İsrailoğullarından bir kimse 40 sene eşkıyalık yapmıştı. Bir gun, yanında havarilerinden birisi ile yurumekte olan hazret-i İsa ile karşılaşır ve;
-Bu gelen İsa aleyhisselam, yanındaki de havarilerinden bir zat. Ben artık bunlara katılayım diyerek arkalarından yurumeye başlar. Fakat İsa aleyhisselamın yanındaki havari;
-Bu eşkıya da nereden cıktı, benim yanımda yuruyecek adam mıdır ki diyerek, ondan uzaklaşmaya calışır. Eşkıyalık yapmış kimse de;
-Benim gibi adi, gunahkÂr bir kimse, boyle mubarek kimselerle beraber olabilir mi hic diyerek kendi kendini yerer, zemmeder.

Havari durumunda olan kendini buyuk, eşkıyalık yapmış olan da kendini hakir, zelil gorur. Onların bu halini bilmekte ve gormekte olan Allahu teÂlÂ, İsa aleyhisselama vahyederek; (Arkandan gelmekte olan o iki kimseye soyle, ikisinin de gecmişte yaptıklarını sildim. Yeniden amel etmeye başlasınlar!) buyurur.

Kendini buyuk bildiği, kibirlendiği icin havarinin ibadetleri, kendini hakir, zelil gorduğu icin de eşkıyanın gunahları silinmiştir. İsa aleyhisselam durumu her ikisine de bildirir ve daha sonra eşkıyalıktan tevbe eden o kimseyi havarilerinin arasına alır.

Mutarrif bin Abdullah hazretleri, sık sık, Allahu teÂlÂya; “Allah’ım, bizden razı olmasan da, bizi affet. Cunku efendi, kolesinden razı olmasa da onu affeder” diye yalvarırdı.

Netice olarak Allahu teÂlÂ, affedicidir ve affetmeyi sever. Şartlarına uygun olarak yapılan dua ve tevbeleri kabul eder ve gunahları da affeder. Peygamber efendimizin Kadir Gecesinde okunmasını tavsiye ettiği şu duayı cok okumalıdır: (Allahumme inneke afuvvun kerimun tuhıbbul afve fa’fu anni)
Anlamı:
(Ya Rabbi, sen affedicisin, kerimsin, affı seversin, beni de affeyle!)


Kaynak
__________________