Allah (c.c) nerede diyenlere guzel bir cevap buyrun..
Bir kayanın uzerinde oturuyor ve akan suya bakıyorduk. Konuşmuyordu, ozel dunyasına dalıp gitmişti. Bir ara goz ucuyla ona bakarken, "Ne duşunuyor acaba?" sorusu gecti aklımdan.
Bir sure, suda parlayıp sonen kabarcıkları seyrettikten sonra, başını kaldırdı, bana dondu. Baktım, yuzunde Âşina olduğum anlam yuklu bir ifade belirmişti: Soracaktı... Merakının butun derinliğini sesine yukleyerek:
"Soyler misin," dedi, "Allah nerde?"
Bu iki kelimelik buyuk soru karşısında hayli zaman sustum ve duşundum. Suskunluğumu saygıyla karşıladı, merakının şiddetini kaybetmeden bekledi. Butun bilgilerimi gozden gecirmem ve muhakeme gucumu olabildiğince iyi kullanmam gerektiğini biliyordu.
"Sen," dedim, " suali sorarken yanlış bir noktadan yola cıkıyorsun."
"Nasıl?"
"Nerde, sorusu bir mekÂn'ı, yani yer'i hatıra getirir. MekÂn ise, maddî varlıklar icin soz konusudur. Allah nerde, suali, Allah da diğer varlıklar gibidir, onların bir mekÂnı vardır, şu hÂlde Allahın da bir mekÂnı olmalı, muhakemesinin urunudur. Eğer Rabbimizi bir maddî varlık gibi duşunursek, daha baştan yanlış yapar ve cıkmaza gireriz."
Endişeli ve tedirgin bir tavırla, "Umarım beni yanlış anlamazsın," dedi. "Ben, Ona inanıyorum. Merakım da bu yuzden. insan, inandığını tanımak istiyor. Onu hayalimde canlandırmaya calışıyorum, olmuyor."
"Hayaline gelen her ne olursa olsun, o, Allah değildir. Cunku, senin hayalin sınırlı. Sınırlı olan sınırsızı icine alamaz. Sen ancak yaradılanları tasavvur edebilirsin. Allah ise, yarattıklarına benzemez. Butun varlıklar sonradan var edilmiştir. Oysa Allah ezelîdir, yani varlığının başlangıcı yoktur. Bir kudsî hadîste, Allah vardı ve beraberinde başka şey yoktu, deniliyor. Ne madde, ne cisim, ne hareket, ne zaman, ne mekÂn... Maddî ve cismanî olmayan icin yer tasavvuru anlamsızdır."
"KÂinatın bir sınırı var değil mi ?"
"Elbette."
"Peki, kÂinatın bittiği sınırın otesinde ne var ?"
"Hicbir şey... O sınırdan otede ne madde var, ne zaman, ne de mekÂn..."
"Allah kÂinatın icinde mi ?"
"Hayır. Ustayı eserin icinde aramamalı. Yaradan, yaratılanın icinde olamaz."
"Şu hÂlde Allah sınırın otesinde bir yerde olmalı..."
"Hayır. Allah ne kÂinatın icindedir, ne de sınırın otesinde bir yerde..."
"Ama bu nasıl olabilir! Bir turlu anlayamıyorum. Hem Allah var diyorsun, hem de ne kÂinatın icinde, ne de dışında olmadığını soyluyorsun!"
"Evet, oyle. Cunku, icinde veya dışında tabirleri maddeler, cisimler, yer tutanlar, bir mekÂnı olanlar icin soz konusudur. Halbuki, Allah ne maddedir, ne cisimdir ve ne de yer tutar. Bizi yanıltan nokta şu: Aklımız her varlığın mutlaka bir mekÂnda olması gerektiğini duşunuyor. Cunku, daima bir mekÂnda olan, yer tutan varlıklarla karşılaşmış. MekÂnı olmayan bir varlığı tasavvur edemiyor. Allah tasavvurunda da bildiklerinden yola cıkıyor, mekÂndan munezzeh olan Allahın da bir mekÂnı olması gerektiğini duşunuyor. Bu sebeple, kÂinatın icinde veya dışında bir yer arıyor. KÂinatın icinde veya dışında olmak yaratılanlar icin soz konusudur. Nerde? diye sorduğun zaman, daha suali sorarken, Allahın bir yeri olmalı, diye bir kabulle yola cıkıyorsun. Allah mekÂndan munezzeh olmakla beraber, isimlerinin ve sıfatlarının tecellileri, yani gorunumleriyle her yerdedir. Akıl, Onun zÂtını kavrayamaz, ancak varlığını anlayabilir. isimlerini, sıfatlarını ve şuunatını kuşatamaz, fakat onların var olduğunu bilebilir."
"Nasıl bilecek?"
"Eserlerinden... Her varlık sanatlı bir eserdir. Her eser gibi sanatkÂrını gosterir. KÂinat da bir buyuk eserdir ve o da ustasının şahididir. Cevremizde gorduğumuz her varlık olculu, duzenli ve suslu hÂliyle bize Rabbimizi anlatan birer mektuptur. Yeter ki okumayı bilelim... Şu hÂlde biz, bu eserlere bakarak Onun isimlerini ve sıfatlarını istediğimiz kadar duşunebiliriz, ama zÂtını, asla..!"
"ZÂtının duşunulmesinin yasak oluşu bir dogma değil mi ?"
"Ne munasebet! Terazisine, tartı kapasitesinin uzerinde bir yuk yuklemeye calışan bir adama, sakın yapma, bu terazi bu kadar sıkleti cekmez, demek ona iyilik etmektir. Kavranması mumkun olmayanı duşunmek, imkÂnsızın peşinden koşmaktır. Akıl bir mahluktur, Hàlıkını ihata edemez. Her organımız gibi aklımızda sınırlıdır. Ondan yapamayacağını istemek, ona zulmetmektir. Sonsuz olan bir'e sığar mı hic! Eğer Rabbimiz, zÂtını da anlamamızı bizden isteseydi, bu, altından kalkılamaz bir teklif olurdu. Allah, sonsuz merhameti sebebiyle bize kaldıramıyacağımız yuku yuklememiştir.
Başını kaldırdı, gokyuzundeki parca parca bulutlara baktı, "Biz" dedi, "galiba aklımıza fazla guveniyoruz."
"Haklısın... Oysa akıl da sınırlı. Sınırlı olduğu icin de Âciz. Aklın her şeyi kuşatamayacağını anlamak da yine makul bir davranıştır. Nasıl goz her varlığı goremiyor, kulak her sesi işitemiyorsa , akıl da her şeyi kavrayamaz. Akıllı insan, akla kaldıramayacağı yuku yuklemez. imkÂnsızın peşinden koşmak da bir tur akılsızlıktır."
Omer SEVİNCGUL
__________________
Allah Nerede?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●35 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Allah Nerede?