Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret ettiğinde devesi Kasv‘yı kendi haline bırakmış ve deve Ebû Eyyûb el-Ensari Hazretleri’nin evinin onune cokmuştur.Daha sonra tekrar kalkarak az ilerideki boş araziye yerleşmiştir. Devenin ilk coktuğu yerde Efendimiz tam yedi ay misafir olmuştur. İkinci coktuğu araziyi ise Hz. Ebûbekir, yetim sahiplerinden satın almış ve oraya Mescid-i Nebevi ile Efendimiz’in eşlerine ait odacıklar yaptırılmıştır.
Mescid-i Nebevi’nin ilk şekli etrafı duvarlarla cevrili boş bir avlu halindeydi. Bu avlu uc bolumden oluşmaktaydı. Kıble duvarı boyunca iki sıra halinde hurma ağacı govdelerinden sutunlar dikilmiş ve uzerleri hurma dalı ve yaprakları ile ortulmuştu.
Burası Efendimiz’in sahabelerle cemaat halinde namazlarını eda ettikleri yerdi.
Caminin tam arka koşesinde kucuk bir golgelim hazırlanmıştı ki burası da AshÂb-ı Suffa’nın kaldıkları golgelikti.
Mescidin arka koşesine de iki adet kucuk oda inşa edilmişti. Bu kısım da Hz. Sevde, ve Hz. Âişe‘ye ait odalardır.
Ravzai mutahhara
Hz. Âişe bu odalardan bahsederken, ” Efendimiz benim odama ziyarete geldiğinde -ki o her gece teheccut namazını kılardı- namaza duracağı zaman ben uzandığım yerden ayaklarımı kıvırmak zorundan kalırdım” der.
Cunku bu oda, bir kişi uzandığında diğeri namaz kılamayacak kadar dar ve namaz kılan kişi doğrulduğunda başı neredeyse tavana değecek kadar alcak bir yapıdaymış.
Hicretin yedinci yılında mescit artık muslumanlara dar gelmeye başlar ve Efendimiz’in emri ile yana doğru birkac metre daha genişletilir.
Efendimiz zamanında Mescid-i Nebevi’de en onemli değişiklik kıblenin değişmesi vesilesiyle olur.
Mescid-i AksÂ’dan Mescid-i Haram’a doğru yonelmeleri sırasında kıble tam 180 derece donduğu icin caminin arka duvarı kıble duvarı haline getirilir. Bu değişiklik sırasında Ashab-ı Suffa’nın golgeliği onden arkaya alınır ama burada Efendimiz’in eşlerine ait odalara dokunulmaz. Onlar mescidin yeni kıble duvarına bitişik olarak kalır.
Efendimiz’den sonra mescit Hz. Omer doneminde on, yan ve arkaya doğru biraz daha genişletilecektir. Hz. Osman doneminde ise one ve yana doğru geniştletme yapılır ve bir mihrap daha eklenir. Bundan sonra Mescid-i Nebevi bir daha kıble istikametinde genişletilmez, zamanla yanlara ve arkaya doğru devasa boyutlarda genişleyecek ve ileride eski Medine şehrinin kapladığı tum alanı kaplar hale gelecektir. Bununla beraber kıble duvarı Hz. Osman donemindeki gibi aynen kalacaktır. Bugun de yine bu sınır korunmaktadır.
Emevi halifesi Velid, Mescid-i Nebevi’yi esaslı bir şekilde tamir ettirir ve genişletir. Bu genişletme sırasında Efendimiz’in eşlerine ait hucre-i saadetler yıktırılır. Bu sırada hayatta olan sahabe ve tabiinden bazıları bir kısmı ağlayarak “Keşke, bu hucrelerden birkacını bıraksaydınız da ileride gelecek insanlar, Kainatın Efendisi‘nin nasıl bir yerde yaşadığını gorselerdi” diyeceklerdir.
Ravza
Emeviler donemindeki bu genişletme sırasında, ortadaki boş avlunun etrafı mermer sutunlarla taşınan kapalı bolumler haline getirilir.
En onde son kısımda kalan Efendimiz’e ait kısım hala hurma ağacı govdeleri ile taşınmaktadır.
Bu kısımda bulunan dokulmeye tuz tutmuş hurma ağaclarını kaldırma teklifi yapılır.
Sahabeden hayatta olanlar buna karşı cıkar ve “Efendimiz’in mescidine dokundurtmayız” derler.
bunun uzerine, her bir hurma ağacının yeri sabit bırakılarak her ağacın olduğu yere aynı kalınlıkta mermer sutunlar konulur. Bugun Efendimiz’in mescidinde gorulecek her bir sutunun olduğu yerde aslında zamanında bir hurma ağacının govdesi bulunmaktaydı. Sahabeler bu hurma govdelerine dayanır ve birbirlerini ile hasbihal ederlerdi. Abbasi Halifesi Mehdi’nin Mescid-i Nebevi’yi arkaya doğru genişlettiği bilinmektedir.
Osmanlılar doneminde Mescid-i Nebevi’nin asıl cekirdek kısmı son halini almıştır.
Arkasına birtakım gorevli odaları eklenmiş ve Mescid-i Nebevi’nin uzeri tamamen kubbelerle suslenmiştir. Bugun
Hz Peygamberin Mezarı
“Cennet Bahcesi” denilen mekanın uzerinde Osmanlı Kubbeleri, altlarındaki bin bir gul deseni ile hala durmaktadır. Mescid-i Nebevi’yi son kez ciddi anlamda restore eden kişi Sultan Abdulmecid Han‘dır. Onun hatırası olarak bugun ilk avluya girilen kapılardan birinin adı BÂb-ı Mecîd’tir. Bu kapı varlığıyla o hizmetleri yapan Osmanlı sultanını hatırlatmaya devam etmektedir.
İlk Suud Kralı Abdulaziz doneminde Mescid-i Nebevi’ye ikinci bir avlu eklenmiş, 2005 yılında vefat eden Kral Fahd doneminde ise Mescit devasa boyutlara genişletilerek bugunku gorunumunu kazanmıştır.
NOT: Talha UĞURLUEL’in Efendimiz’in İzinde Mekke – Medine isimli kitabından alıntıdır, Hac veya Umre yapacak kardeşlerimizin gitmeden once bu kitabı okumaları onemle rica olunur, selam ve dua ile …
__________________
Mescid-i Nebevi ve Gelişim aşamaları
Dini Bilgiler0 Mesaj
●14 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Mescid-i Nebevi ve Gelişim aşamaları