Sus!
Oturamadığı dairelerin pencerelerine hasretle bakan, asla gidemeyeceği tatil mekanları icin ic geciren, birlikte gorunemediği guzeller icin yanıp tutuşan sen; haberin var mı "Senden once gelenler geride neler bıraktılar, neler!"

Arabasının kaportası cizildi diye ofkelenen, havalimanında VIP salonuna alınmayışına icerleyen, tuttuğu takımın buyuk transferi gol kacırınca kahrolan, sevdiği adam "tek taş" almadı diye kusen, unlu olduğu halde herkesce tanınmayışına bozulan sen; yuru git;"Senden once gelenler geride neler bıraktılar, neler!"

Gozlerini vitrinlerin parıltısına kaptırmışsın, gonlune şaşaalı hayatların albenisi taht kurmuş, senin kadar kulturlu olmadıkları halde senden daha konforlu yaşayanları kınamaya ayırmışsın ruyalarını bile, dar geliyor hırslarına evin, odan,işyerin, dişlerini gıcırdatıyorsan uykularında. Artık uyan ve hatırla ki"Senden once gelenler geride neler bıraktılar, neler!"

Cemaatinin azlığına bakıp yazıklanan şeyh efendi, "beni televizyoncular cok arıyor, cıkınca reyting yapıyorum" diye diye kendisini kıymete bindiren h.efendi, tweetter’de follower’ım cok değil diye dovunen araştırmacı, ‘face’de "beğendi"lerini artırmak icin atraksiyonlar yapan hanımefendi, yazısı cok tıklansın diye olmadık başlıklar atan, kitabı ‘cok satanlar’ listesine alınsın diye yırtınan yazar, her sozu alıntılansın, dilden dile dolaşsın diye bekleyen "kanaat onderi"; yuru git, "Senden once gelenler geride neler bıraktılar, neler!"



Şohretine, reytingine aldanma! Her gun bir parca daha unutulmaya doğru gidiyorsun. Gunu gelince zaten busbutun unutulacaksın. Kısa bir sure icin morgda ağırlanacaksın, en fazla genişce bir cenaze ilanında, buyukce puntolarla yazılacak adın, başına guneş gozluklu ama gonulsuz adamlar yığılacak, "anahaber"lerde ilk sırayı alacak, manşetleri işgal edeceksin ama hic care yok, bir yığın toprağın altına gireceksin! En fazla bir ansiklopedide, oğrencilerin zoraki baktığı soğuk bir madde olabilirsin. Onu duşun de, bir daha tekrar et: "Senden once gelenler geride neler bıraktılar, neler!"

Nerede o kalabalıklara pervasızca sunduğun, billboard’larda yağmalatmaya heveslendiğin guzel yuzun? Nerede o bir bakışıyla yurekler hoplatan, kremlerle cevrili, farlara, rimellere, surmelere lÂyık gozlerin? Nerede kameralara son saniyede gonderdiğin o işveli bakışlar? Nerede o ele avuca sığmamalar, ruzgÂrda saclarını savurmalar, ıslak dudaklı şuh fısıltılar? Nerede o benlikler, o kendini herkesten ustun gormeler? Beden curuyup dağılmış; o guzel gozlerin oyuklarına toprak dolmuş. Aklını başına al; fırsatın varken oku:"Senden once gelenler geride neler bıraktılar, neler!"



Yanağını guzellerin yanağına koymakla ovunme. Goz ucuyla bakıp dudak buktuğun o garipleri kucumseme. Semtine uğramaktan korktuğun, yanında gozukmekten utandığın fukarayı aşağılama. Sonunu duşun. Akıbetin hic surpriz olmayacak ki. Gun gelecek, onların sıcacık yureğinden cıkıveren bir dua sevindirecek seni. Gun gelecek, karda kışta, kucumsediğin, kapında bile gormek istemediğin o adamlar sana Fatiha okumak uzere saf durur cenazende. Dost bildiklerin ise yureksiz ve yakarışsız dikelmekle yetinirler cesedinin yanında. "Bu defa yırttık!" diye sevinirler en fazla. Bari o gun, senin olmen hatırına bilselerdi: "Senden once gelenler geride neler bıraktılar, neler!"

İsterse cok zengin ol, hesabın kabarık, kredi kartların limitsiz olsun. İsterse en luks rezidansı mekan tutasın, borsada hızla yukselen bolca kÂğıtların olsun. İsterse hayatın sigortalı olsun, kolundaki saat zamanı değil serveti gostersin, gerdanını paha bicilmez mucevherlerin sıcağı sarsın, teninde eşsiz inciler yeniden değer kazansın. İsterse eşarbından marka sarksın, ayağının altında otomatik şanzımanlı cip olsun. Bunlar olume karşı nedir ki! Bunlara sığınabilir, bunlarla olumu yenebilir misin? Hele bir bak ki, "Senden once gelenler geride neler bıraktılar, neler!"

Nerede gol kralı olup omuzlarda gezdirilenler, bir kez olsun dokunulmak icin milyonlarcasını ardından koşturanlar? Nerede superstarlar, divalar, virtuozler? Nerede bir duğmeye basıp yuz binlerce insanı bir kac dakika kavuran pilotlar? Nerede "en ustun" bildiği ırkı hatırına milyonlarıbir cırpıda evinden yurdundan kovanlar, kurşuna dizenler, soğuğa terk edenler? Nerede o bir emriyleolum, bir emriyle hayat verdiğini sanan krallar? Aklını başına devşir de, bi’daha hatırla:
"Senden once gelenler geride neler bıraktılar, neler!"


Başka insanların olumlerini haber yapıp kanlı sayfalar hazırlayan, yangını ve depremi, erozyonu ve trafik kazasını ilk haber veren olup haber atlatan sen, kameraların kaydettiği cinayet videolarına youtube’larda rekor kırdıran, olenin ardından en duygulu yazıyı yazmakla ovunen, cenazede bile olumlu olduğunu unutup klişe sloganlar atan, omru boyunca hep başkalarını olurken gorerek guln zavallı, ac gozlerini, bir bak hele ne yazıyor:"Senden once gelenler geride neler bıraktılar, neler!"

Yeter artık, soz soyleme bundan boyle; sozden ne diye care ararsın? Ey ruzgÂrı olcmeye calışan! Ey suyu parmak aralarında tutacağını sanan? Ey gerceğin yerine suslu laflar koymaya kalkışan! Ey "olum" diye diye olumu de eskiten talihsiz! Ey olenlere ağız yakmayı olmenin kendisi sayan caresiz! Hic oldun mu sen? Oldun mu ki! Kolaysa, bir soz bul da, son sozun olsun. Olum gibi, sonrasında başka soze hÂcet bırakmasın! Yoksa, sus, sus da,"Senden once gelenler geride neler bıraktılar, neler!" diyen Rabbin konuşsun. [Duhan, 25]

[DivÂn-ı Kebîr’in 1872. gazeline nazire olarak yazılmıştır.]

Senaidemirci

__________________